Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2019 NUMARASI : 2018/176 ESAS - 2019/462 KARAR DAVA KONUSU : Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Sebebiyle KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Tarafların 1991 yılında evlendiklerini, müşterek iki çocuklarının olduğunu ve reşit olduklarını, taraflar daha evvel de Nazilli 1....

Tefhim edilen kısa kararda, boşanmaya sebep olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları sebebiyle, davacı-karşı davalının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiş ise de; gerekçeli kararın hüküm kısmında, boşanmaya sebep olaylarda eşit kusurlu olan tarafların maddi manevi tazminat taleplerinin reddine, karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı...." gerekçesi ile karar bozulmuş, bozma sebebine göre davacı -karşı davalı kadının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dairemizin bu bozma kararı ile ilk verilen hüküm tamamen ortadan kalkmıştır. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiş, her iki boşanma davasında verilen boşanma ve fer'ilerine yönelik hükümler kesinleşmediği halde, bozma sonrası verilen 23.02.2017 tarihli ikinci kararda; her iki tarafın boşanma davaları ve fer'i talepleri hakkında hüküm kurulmaması doğru olmamıştır....

    Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı erkek, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı, davalı-karşı davacı kadın ise hem Türk Medeni Kanununun 166/son, hem de 166/1 maddesine dayalı boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının kabulüne (TMK. md. 166/1 ve son), davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının ise daha ziyade kusurlu olduğundan bahisle reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeniyle açılan davada boşanmaya karar verebilmek için; herhangi bir boşanma sebebiyle açılmış ve reddedilerek kesinleşmiş bir boşanma davasının bulunması; bu kararın kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Yasa hükmünden de anlaşıldığı gibi; boşanma kararı verilebilmesi için herhangi bir kusur araştırması yapılması gerekmemektedir....

      Mahkemece "dinlenen tanık beyanlarına göre red ile sonuçlanan davanın ilgili hükmünün kesinleşmesinden sonra üç yıllık süre geçtiği halde ortak hayatın yeniden kurulamadığı, dolayısıyla TMK.nun 166/4. maddesi koşullarının oluştuğu" gerekçesiyle taraflara kusur izafe edilmeden boşanmalarına karar verilmiştir. Dosya kapsamından; davalı kadına boşanma dava dilekçesinin 07.06.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kadının vekili vasıtasıyla süresinden sonra 22.06.2018 tarihinde cevap dilekçesi sunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı kadının cevap dilekçesinde belirttiği vakıalara ve bu vakıaların ispatına yönelik delilere usulünce dayandığı kabul edilemez. Ne var ki; erkek dava dilekçesinde, daha önce açılan ve ret ile sonuçlanan Antalya 2. Aile Mahkemesinin 2013/864 esas ve 2015/61 karar sayılı dava dosyasına delil olarak dayanmıştır....

      Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Davalı kadının iştirak nafakasına yönelik ileriki yıllarla ilgili artış talebi hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmaması bozmayı gerektirmiştir. 4-Davacı erkeğin maddi ve manevi tazminata yönelik faiz isteği hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmaması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.10.2018 (Çrş.)...

        Kararın 26/10/2008 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında TMK'nın 166/4. maddesi gereğince boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davada; somut olayımızda kararın kesinleşesinden itibaren 3 yıllık süre içerisinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı, iş bu davanın, Şebinkarahisar Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıllık süre geçtikten sonra açıldığı, bu tarihten itibaren başlayarak 3 yıl içinde tarafların bir araya gelmedikleri ve ortak hayatın yeniden kurulamadığının tarafların beyanları ve tanık beyanları ile de tartışmasız olduğu anlaşılmış olup taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşıldığından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir." şeklindeki gerekçe ile "Davanın kabulü ile; Giresun İli, Şebinkarahisar...

        Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın tarafından, zina davası yönünden hüküm kurulmaması, erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur. 2. Dairenin 29.06.2015 tarihli kararı ile kadının zinaya dayalı davası hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmaması nedeniyle hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların asıl ve karşı boşanma davaları ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. B....

          O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52 ) dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak bu talebin reddi doğru görülmemiştir. 4- Velayeti davalı-karşı davacı anneye bırakılan ortak çocuk 01.07.2012 doğumlu Aybüke ile davacı-karşı davalı baba arasında her ayın ilk ve son haftası yatılı kişisel ilişki kurulmaması, okulların yarıyıl tatilinde kişisel ilişki kurulmaması sebebiyle kurulan kişisel ilişki babalık duygusunun tatminini sağlamaktan uzak olduğu gibi, dini bayramlar ve her yıl Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında kurulan kişisel ilişkide başlayış ve bitiş tarihlerinin ve saatlerinin gösterilmemesi infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. Ayrıca her yıl Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında birer hafta kişisel ilişki düzenlenmesi de annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacaktır....

            yükletilecek bir kusurun bulunmaması sebebiyle TMK 166/1 maddesi kapsamında açılan boşanma davasının da ispat edilememesi nedeni reddine " ilişkin karar verilmiştir....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet kendisine verilmeyen taraf ile ortak çocuklar arasında kurulacak kişisel ilişkide çocukların üstün yararı yanında analık ve babalık duygularının da tatmin edilmesi gerekmektedir. Davacı-karşı davalı babayla 04.07.2014 doğumlu ortak çocuk Karahan arasında yarıyıl ve yaz tatillerinde de kişisel ilişki kurulmaması babalık duygularını tatmin etmekten uzaktır....

              UYAP Entegrasyonu