Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soyisim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....

    Mahkemece, kaydında düzeltme yapılması istenen 6226 parsel sayılı taşınmazın tapulama tutanağında tapu kayıt maliki adına 07.03.1969 tarihli ve 9 sıra no'lu tapu kaydına isitinaden tescil edildiği belirtilmesine rağmen buna 2010/8298-9492 ilişkin belgeler getirtilmemiş, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin nüfus kaydının bulunup bulunmadığı yukarıda belirtilen şekle uygun olarak nüfus Müdürlüğünden araştırılmamıştır....

      Mahkemece davacının dosya içerisindeki nüfus kaydında vatandaşlıktan çıkarılma nedeni ile nüfus kaydının kapalı olduğu, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 14. maddesine göre kaydın kapatılması halinde soybağında düzeltme yapılamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesine göre; ilgililer nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme ve tespit davası açmak hak ve yetkisine sahiptirler. Bir kimsenin vatandaşlıktan çıkması sonucu kaydı kapalı hale geleceğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği Yargıtay uygulamaları ile kabul edilmiştir. Davacılar hernekadar davacının annesinin değiştirilerek tescili suretiyle nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş ise de, çoğun içinde azın da bulunacağı ilkesi gözetilerek, düzeltme davası içinde tespit istemi de mevcuttur. Nüfus kayıt düzeltme davaları diğer bir kısım davalarda olduğu gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunmaktadır....

        Nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda...ı'nın biyolojik anne ve babası olduğu iddia edilen ... ve ...'ün...'nin doğum tarihinden önce evli oldukları ve halen de evliliklerinin sürdüğü anlaşılmış olup, ....'...

          Tapu Kayıtlarının düzgün tutulmasında kamu yararı bulunup, kayıt düzeltme davalarında mülkiyet nakline meydan vermemek için tapu maliki ile adının düzeltilmesi istenen kişinin aynı şahıs olup olmadığının saptanması gerekir. Tapu Sicil Müdürlüğüne yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır....

            Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Sicil Müdürlüğü de yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; Davacılar yetki belgesine istinaden açmış oldukları davada tapu kayıt malikleri ... ve ...'in "..." olarak yazan soyisimlerinin nüfus kayıtlarına göre "..." olarak düzeltilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Mahkemece dava konusu taşınmaza ait tapu kaydı ve tutanak getirtilmiş ise de, kayıt maliklerine ait nüfus kayıtları getirtilmemiş nüfus müdürlüğünden, kayıtta geçen kişiler ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmamış, taşınmazın kayıt maliklerine ait olup olmadığı hususunda araştırma yapılmadığı gibi tanık da dinlenmemiştir....

              Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; Dava konusu taşınmazların tapulama tutanaklarında malikin doğum tarihi 1328 ve 1336 olarak belirtilmiş, davacının murisi ...'in ise dosyadaki nüfus kaydından 1899 (1315) doğumlu olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca tutanaklarında, kayıt maliki ile davacının murisi arasında nüfus kayıtlarıyla bağlantı kurulacak bilgiye de rastlanmamıştır. Bu haliyle; kayıt maliki ile kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenen şahsın aynı kişi olduğu yönündeki tüm tereddütlerin giderildiği söylenemez....

                İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2-87/77 sayılı kararı). Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....

                  Hâl böyle olunca; mahkemece davacı tarafından açılan davanın nüfus kayıt düzeltim davası olarak kabul edilmesi gerektiği ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde yer verilen kayıt düzeltme davalarının, nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülüp karara bağlanması hükmü gereği davaya nüfus müdürlüğünün de katılımıyla taraf teşkilinin sağlanması, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılması gerektiği, bu yer mahkemesinin yetkisinin itiraza tabi olmayıp kamu düzenine ilişkin kesin yetki olacağı ve bu hususun mahkemece re'sen gözetileceği hükmü karşısında yazılı gerekçeyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. (bknz....

                  Ancak, olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar, nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Buna karşılık, nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur (TKM m.38, Nüfus Kanunu m.11). İşte bu noktalarda, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır (HGK 13.04.2016 gün 2014/18-717 sayılı kararından). Somut olayda, .... ve ...'in kendi çocuğu olmadığını bildiği halde davalı ...'i yanlış ve yanıltıcı beyan ve işlemlerle yasaya aykırı olarak kendi hanesine kayıt ettirdiği iddia edilmektedir....

                    UYAP Entegrasyonu