Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin 2014/19887 E. 2015/7785 K.sayılı ilamında; "Davacı vekili dava dilekçesinde, anneannesi olup nüfusa hiç kaydedilmeyen Emine Bülbül’ün nüfus kaydına tescili ve ölümünün tespiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Dava, davacının anneannesi Emine Bülbül’ün yaşadığının ve ölümünün tesbiti ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemine ilişkindir.Davacı, anneannesi Emine’nin doğup yaşadığı ve daha sonra öldüğü nüfusa kayıtlı olduğu Suşehri’nde hükümet konağının birçok kez yangına maruz kaldığı, nüfus kaydının bu yangınlardan birinde yok olmuş olabileceğini, bu nedenlerle nüfus kaydının olmadığını ileri sürdüğüne göre çoğun içinde azda vardır prensibinden hareketle davacının göstereceği deliller toplandıktan sonra, böyle birinin yaşadığının tespiti halinde, mirasçılarının davaya dahili ile taraf teşkili sağlanıp, gösterilecek ve mahkemece re'sen tüm deliller toplanarak iddianın kanıtlanması durumunda yaşadığının ve öldüğünün tespiti...

nin davacının annesi olduğunun tespiti ile nüfusa tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, dava dilekçesinde, nüfusta kaydı olmadan yaşayıp ölen annesi ...'nin ... kızı olarak nüfusa tescil edilebilmesi için gerekli tespitin yapılmasını ve kaydının gerçekleştirilmesini istemiştir. Mahkemece, tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 114/d bendinde sayılan dava ehliyetine sahip olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile davacı ve tanık anlatımından davacının annesi ...'nin nüfus kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi ve duruşmadaki beyan ile nüfus kaydı bulunmayan ...'nin ...'ın çocuğu olduğunun tespiti istenilmiştir....

    Davacı baba adının "..." olduğu halde kadastro tespiti sırasında "..." yazıldığını belirterek düzeltme istemiştir. Mahkemece tanık dinlenmiş, ayrıca nüfus müdürlüğünden ... oğlu ... kaydının bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Nüfus müdürlüğüne yazılan yazıya yanıt verildiğine dair belgeye dosya içerisinde rastlanmamış, mahkemece tapu kaydı, tutanak ve tanık anlatımlarına göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Yukarıda da açıklandığı gibi, tapu kaydında isim düzeltilmesi davalarında mülkiyet nakline sebebiyet vermemek için kayıt maliki ile düzeltilen ismin aynı kişiye ait olduğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması zorunludur. Dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağında malik olarak tespit edilen "... oğlu ..."in 1930 doğumlu olduğu yazılı olduğu halde nüfus kaydına göre 1955 doğumludur. Mahkemece doğum tarihleri arasındaki çelişki giderilmemiş, Nüfus müdürlüğüne yazılan yazının yanıtı beklenmemiştir....

      Bu nedenle davacıların birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur. Davacıların çocuğun gerçek ana babası üzerine kayıt istemi ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi olmadığından baba yönünden soybağının düzeltilmesi davasıdır. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir....

        Yanlışlıkla ya da bilerek çocuğun ana yerine bir başka kadından doğmuş gibi nüfusa geçirilmesi halinde, nüfus kaydının düzeltilmesi (başka bir ifade ile ananın tespiti) istenebilir. Ama bu dava, bir soybağının reddi davası olmayıp, bir "kişisel durum sicilinin" düzeltilmesi davasıdır. Ana yönünden ancak doğuran kadının tespiti istenebilir. Davacılar annelerinin babalarının resmi nikahlı eşi olmayıp, ... olduğunu ileri sürdüklerine göre kayden anne görünen ... ile davacılar arasında genetik inceleme yaptırılarak davacıların annelerinin ... olup olmadığının tespiti ile tüm deliller birlikte değerlendirilip anne ile soybağının reddi olamayacağı gözetilerek sadece tespit hükmü verilmesiyle yetinilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir....

          Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur (HGK'nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı). Bu sebeple davacıların ... ...’in anne adının ... olarak düzeltilerek nüfus kaydına tesciline ilişkin talebi nüfus kayıt düzeltme davası olup 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesindeki düzenleme gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi görev alanında kalmaktadır. İkinci talep olan ... ...’in babasının nüfusta görünen ... değil de ... olduğunun tespiti talebi ise, biyolojik anne olduğu iddia edilen ... ... ile ... ...’in nüfusta babası olarak görünen ... arasında evlilik ilişkisi olmadığından Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi kapsamında babalığın hükmen tespiti niteliğindedir. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup Aile Mahkemelerinin görevi kapsamındadır....

            in, bu hatalı kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu, babalığın hükmen tespiti davasından nüfus kaydının düzeltilmesi davasının tefrik edilerek asliye hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi ve biyolojik baba olduğu iddia olunan ... yönünden açılan babalığın tespiti davasında ise kayıt düzeltme davasının sonucu beklenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak kayıt düzeltme davası yönünden görevsizlik kararı verilmiş, ancak kayıt düzeltme davasının kesinleşmesi beklenmeksizin ...'in babalığına hükmedilmesi üzerine; hüküm, yasal mirasçı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi kapsamında ergin çocuk tarafından açılan babalığın tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece Dairemizin 18.05.2017 tarihli ve 2017/12018-7299 sayılı bozma ilamına uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur....

              HD'nin 2013/15948 E. - 2014/175 K. sayılı ilâmı). 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda istek niteliği itibarıyla bir nesep davası olmayıp, yanlış ve yanıltıcı beyanla nüfus kütüğüne hatalı yazılan ana adının eş söyleyişle nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medenî Kanununun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgisi bulunmayan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; ... 27....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mirasçılığın ve nüfus kaydının tespiti istemine ilişkin davada Tuzla 2. Asliye Hukuk ve Tuzla Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının Türk Vatandaşı olmadan ölen babasının kızı olduğunun nüfus kayıtlarında tespiti ile mirasçılığın tespiti istemine ilişkindir. Tuzla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, davanın veraset ilamı verilmesi talebinden ibaret olduğu, bu haliyle davaya bakmakla sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı vermiştir. Tuzla Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davacının babası olduğunu iddia ettiği İran uyruklu ... oğlu ...'...

                  Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur (HGK 30.01.2008 gün 2008/2- 36- 47 sayılı kararı). Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre davacının annesi Zehra Adıgözel'in 1909 Yunanistan Ahiçelebi doğumlu olduğu 22.05.1934 tarihinde nüfusa tescil edildiği baba adının Fehmi, anne adının Zatiye olarak kaydedildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda dava, davacının annesi Zehra'nın babasının T4 olduğunun tespiti ve buna uygun olarak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında davacının eksik olarak oluşturulan dede isminin düzeltilerek nüfus kaydına tesciline ilişkin talep nüfus kayıt düzeltme davası olup asliye hukuk mahkemesi görev alanında kalmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu