Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/105 ESAS, 2020/130 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Ad Ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda ilk derece mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından yasal süre içerisinde istinaf edilmiş olmakla Dairemizce HMK'nın 353. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tarafların İddia ve Savunmalarının Özeti: Davacı dava dilekçesinde özetle; Gerçek ve bilinen adı T1 olduğu halde isim ve soyadının Ez Bekes olarak değiştirmek istediğini, ismi ve soy isminin kendi arzu ve isteği ile aile bağından gelen ve nüfus idaresine yazılan T1 isim ve soy ismini tamamen değiştirmek istediğini, sülalesinin soy isminden ve kendi isminden rahatsız olduğunu belirterek davanın kabulü ile T1 yazılmış bulunan ad ve...

Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Yasasının öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. Mahkemece küçük .......

Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Yasasının öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. Mahkemece küçük .......

Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen, kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2020 NUMARASI : 2020/11 ESAS, 2020/110 KARAR DAVA KONUSU : 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesine göre, haklı nedene dayalı adın ve soyadın değiştirilmesi KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı nüfus temsilcisi istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; isminin ve soyisminin nüfus kayıtlarında T1 olarak geçtiğini, bu ismin karışıklıklara yol açmamak ve mağduriyetler yaşamamak için Nida olan isminin Eda olarak değiştirilmesine, soy isminin ise babası ile görüşmemekte olduğu, anne ve babasının boşandığı, babasının soyadını taşımaktan utandığı gerekçesiyle Gürsoy olan soyadının, annesinin soyadı olan Tekin olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

    TMK'nın öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hâkimin bu konudaki takdiri ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad ve soyadın toplum değerlerini ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına ve çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunu saptanmasıyla sınırlı olacağı kuşkusuzdur. Uygulamada adın yetersizliği, elverişsizliği, karışıklığa yol açması, kötü, iğrenç, gülünç, itici, küçük düşürücü bir anlam taşıması, alay ve utanç konusu olması ya da bazı yeni durumlarla oluşan bir zorunluluk bulunması veya nüfusta yazılı adından başka bir ad ile bilinip tanınması gibi nedenler adın değiştirilmesi için haklı neden olarak kabul edilmektedir....

    Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad ve soyadı değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Yasasının öngördüğü "Haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hâkimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. Öte yandan, tanık beyanlarından davacının çevresinde Seyyidoğlu soyadı ile tanındığı anlaşılmaktadır....

    Dosyada toplanan bilgi ve belgelerden özellikle nüfus kayıt tablosu içeriğinden; davacının Ulubey Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.4.1986 gün ve 1986/103-91 sayılı kararı ile nüfus kütüğündeki "..." adının "..." ve "..." olan soyadının "..." olarak düzeltildiği, 25.11.1950 doğumlu olan davacının sözü edilen mahkeme kararı ile ad ve soyadının düzeltilmesi sırasında 36 yaşında olmasına karşın ... adına "..." adının eklenmesini istemediği ve o tarihlerde "..." adı ile çağrılıp tanındığına ilişkin herhangi bir savının bulunmadığı anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Yasası'nın 27. maddesi hükmüne göre; Ancak haklı nedenlere dayanılarak adın düzeltilmesi ya da değiştirilmesi hakimden istenebilir. Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar adın değiştirilmesi (nüfus kaydındaki adına "..." adının eklenmesi) için haklı bir neden olmadığı gibi bu savını doğrulayan herhangi bir kanıt da gösterememiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, Nüfus Kaydındaki Soyadın Tashihi(Düzeltilmesi) istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Yasası'nın 27. maddesi hükmüne göre ad ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin yerleşik içtihatlarına göre; hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır....

      Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Yasasının öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. Bir kişinin adı, haklı nedenlerin varlığı halinde değiştirilebilir ise de onun yerine uygun yeni bir ad konulmadıkça her ne sebeple olursa olsun doğrudan değiştirilmesi istenemez. Somut olayda, davacı Hatice'ni kayden annne ve babasının Ömer Saraçoğlu, annesinin Fatma Saraçoğlu olduğu, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesinden Evlat Edinme konulu davası hakkındaki evlat edinme müsaade ilamı ve Ankara 16....

      UYAP Entegrasyonu