Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK'nin 11.02.1998 tarihli ve 2- 87/77 sayılı kararı).Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Kanife ve Katife'nin aynı kişiler olduğuna dair dayanak belgenin mevcut olmadığını, Ali ve Hüseyin Öztürk'ün hangisinin birinci hangisinin ikinci eş olduğuna ilişkin olarak Şalpazarı İlçe Nüfus Müdürlüğünden idarece kayıt düzeltme ve tamamlama işlemlerinin yapılabileceğini, Trabzon ili Şalpazarı ilçesi Kasımağzı mahallesi C:20 H:46 BSN: 3'de nüfusa kayıtlı Hasan ve Fatma oğlu Şarlı 01/07/1900 doğumlu ölüm tespiti nedeniyle kapalı Hüseyin Öztürk'ün ölüm tarihinin ilgili yönetmelik uyarınca Şalpazarı Nüfus Müdürlüğünce yapılacak kolluk araştırması sonucunda nüfus kaydına işlenebileceğini, ilgili kişiler hakkında Şalpazarı İlçe Nüfus Müdürlüğünden daha fazla bilgi alınabileceğini belirtmiştir. Mahkemece; " Dava, nüfus kayıtlarının gerçeği yansıtmadığı iddiasına dayalı 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesi kapsamında nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ölüm Tarihinin Düzeltilmesi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davanamede ölüm tarihinin düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. 1-Dava Cumhuriyet Savcısı tarafından açıldığı halde davaya katılımı sağlanmadan yokluğunda karar verilmesi, 2- Ölüm tarihi düzeltilecek ...'ın nüfus kaydı ve mirasçılık belgesine göre mirasçılarının tamamının davaya katılımının sağlanmaması, 3-29.12.2007 olan ölüm tarihinin 01.01.1960 olarak düzeltilmesine karar verilen ...'ın nüfus kaydına göre 1961 ila 1981 tarihleri arasında doğmuş çocukları bulunmaktadır. Bir kimsenin ölümünden sonra doğum yapması mümkün değildir....
Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur, ayrıca, kısaca af kanunları olarak nitelendirilen bir evlenme aktine dayanmayan birleşmelerden doğan çocukların neseplerinin düzeltilmesine ilişkin kanunlara göre de soybağı düzeltilebilir (HGK'nin 30.01.2008 tarihli ve 2008/2-36-47 sayılı kararı). Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK'nin 11.02.1998 tarihli ve 2-87/77 sayılı kararı)....
Bu açık hükümler karşısında; ölen kişinin nüfusta kayıtlı bulunmaması durumunda, önce doğum, sonrada ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işlenebileceği kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle; tapuda isim düzeltilmesi davalarında, nüfusta kaydı bulunmayan kişinin doğum ve ölüm bilgilerinin ancak nüfusa kaydedilmesinin sağlanmasından sonra, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün olabileceğinden; bu koşul gerçekleştikten sonra, yukarıda sıralanan diğer şartların da varlığı halinde davanın kabulü yoluna gidilebilecektir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.07.2009 tarihli ve 2009/14-279 Esas, 2009/354 sayılı kararı) Dosya içerisindeki Nüfus Müdürlüğü yazısından, isminin düzeltilmesi istenen malikler “... ...” ve “... ...’nın” nüfusta kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bir kimsenin tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilebilmesi için nüfusta kayıtlı olması gereklidir....
Bu açık hükümler karşısında; ölen kişinin nüfusta kayıtlı bulunmaması durumunda, önce doğum, sonrada ölüm olayının nüfus aile kütüğüne işlenebileceği kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle; tapuda isim düzeltilmesi davalarında, nüfusta kaydı bulunmayan kişinin doğum ve ölüm bilgilerinin ancak nüfusa kaydedilmesinin sağlanmasından sonra, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması mümkün olabileceğinden; bu koşul gerçekleştikten sonra, yukarıda sıralanan diğer şartların da varlığı halinde davanın kabulü yoluna gidilebilecektir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.07.2009 tarihli ve 2009/14-279 Esas, 2009/354 sayılı kararı) Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, kayıt düzeltilmesi istenen “... ... Hayırlı’nın” doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacılara önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra hasıl olacak sunuca göre karar verilmesi gerekir. Karar açıklanan bu nedenle bozulmalıdır....
Anne ile çocuk arasında soybağı doğum ile kurulacağından ve Maşallah, Zeynep, Muhammed Resul, Merve ve Mete'nin gerçek annesinin Nelea olup, Ganime ve Birgül olmadığı gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olduğundan, sözkonusu talepler bakımından dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....
Anne ile çocuk arasında soybağı doğum ile kurulacağından ve Maşallah, Zeynep, Muhammed Resul, Merve ve Mete'nin gerçek annesinin Nelea olup, Ganime ve Birgül olmadığı gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olduğundan, sözkonusu talepler bakımından dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır....
Somut olaya gelince; dava konusu muhdesatın üzerinde yer aldığı 403 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kesinleşen kadastro sonucu oluştuğu ve kadastro tutanağının beyanlar hanesinde, üzerinde bulunan üç katlı kargir binanın Mehmet oğlu Erğin'in mirasçılarına ait olduğunun gösterildiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf muhdesatın zemin katının müştereken meydana getirildiğini öne sürerek beyanlar hanesinin düzeltilmesi istemiyle görülen davayı açmıştır. Davanın açıklanan bu niteliği ve dava konusu muhdesatın kadastro tespit gününden önce meydana getirildiği gözetildiğinde davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunduğu ve davanın da hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kuşkusuzdur. Davanın niteliğinde yanılgıya düşülerek, deliller tam olarak toplanmadan, eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez....
Aynı Kanun'un 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddeleri uyarınca, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiç bir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz, ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne işlenmiş kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının dedesi Mustafa'nın babası olduğunu iddia ettiği Süleyman'ın nüfus kayıtlarında kaydı bulunmamaktadır. Yeniden nüfus kaydı oluşturma işlemleri idari işlem niteliğindedir. Nüfusta kaydı bulunmayan bir kimsenin nüfusta kaydının düzeltilmesi ve mahkeme kararıyla nüfusa tescili mümkün değildir....