Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

olarak tescil edildiğini bildirerek, adı geçenin nüfus kaydındaki anne ve baba adının iptali ile gerçek anne ve babası olan ... ve ... olarak düzeltilmesini istediğinden, davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki mevcut nüfus kaydındaki anne ve baba kaydının iptali, ikincisi ise gerçek anne ve baba üzerine kayıt istemidir. Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez....

    İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2- 87/77 sayılı kararı) Soybağının reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Soybağının reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru olarak meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiştir. Ancak bu doğru daha sonra soybağının reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....

    Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu taleplerinin davalının müvekkilinin anne ve babası üzerine olan nüfus kaydının iptaline ilişkin olup, müvekkilinin babası muris Ahmet ve annesi Duriye üzerine olan T3 ait nüfus kayıtlarının işbu hali ile gerçeği yansıtmamasına istinaden yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.md. kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğunu, Yargıtay kararlarında katileşmiş olduğu üzere çocuğun gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi olması halinde dahi dava anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davası olduğunu, ancak çocuğun gerçek anne babası üzerine kayıt istemi anne ve baba arasında evlilik ilişkisi olmadığında, baba yönünden soybağının düzeltilmesi davası olarak görülebildiğini, baba ile kurulacak soybağına ilişkin yargılamanın 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olduğundan aile mahkemesinde görülmesi gerektiği kabulünde dosyanın...

    Buna karşılık, nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur (TKM 39. md, Nüfus Hizmetleri Kanunu 11.md). İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları dava açma süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunmaktadır. Analık yönünden doğuran kadın anadır ve çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kendiliğinden kurulur. Ancak, anne yönünden doğuran kadının kim olduğunun tespitine ilişkin dava gündeme gelebilir....

    Davacının davası soybağı ve babalık davası ile ilişkili olmayıp, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinden kaynaklanan nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Bu davalara ise asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun .... maddesi uyarınca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Vesayet” başlıklı üçüncü kısımı hariç olmak üzere “Aile Hukuku” başlıklı ikinci kitabından (m.118 ilâ 395 arası) kaynaklanan davalara bakmak görevi aile mahkemelerine aittir. Bu nedenle, TMK'nın “Hısımlık” başlıklı 282 ilâ 363. maddeleri arasında yer alan soybağına ilişkin davalar, aile mahkemeleri tarafından çözümlenmelidir. Diğer taraftan, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/...-a maddesi gereğince, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi istemlerine ilişkin davalara bakmak görevi ise asliye hukuk mahkemelerine ait bulunmaktadır....

      Bu da, kamu davası açıldıktan sonra (kovuşturma evresinde) mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde ceza mahkemesinin ilgili kanundaki usule göre bu sorunu çözeceğine ilişkindir. Bunun dışında bir düzenleme anılan Kanunda bulunmamaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36'ncı maddesinin (1) fırkasının (a) bendinde yer alan hükme göre ise, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları, düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından açılır. Şu halde, Cumhuriyet savcısının, nüfus kaydının düzeltilmesi için dava açabilmesi, ilgili resmi dairenin "dava açılması lüzumuna ilişkin" bir yazısının varlığı halinde mümkündür. İlgili resmi dairenin dava açılması lüzumuna ilişkin bir yazısı veya bildirimi bulunmadıkça Cumhuriyet savcısı, kendiliğinden (re'sen) nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davası açamaz....

        İşte bu noktada, nüfus kütüğündeki hatalı kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup, zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2- 87/77). Şu durumda; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık da dinlenebilir. Nesebin reddi davası ile kayıt düzeltme davası, sonuçları (hane dışına çıkarmak) bakımından benzerlik göstermekte ise de, içerik ve yargılama kuralları açısından kendi özel hükümlerine bağlıdır. Nesebin reddinde, kişisel duruma ilişkin nüfus kaydında yer alan bilgi doğru meydana gelmiş ve kütüğe tescil edilmiş, ancak bu doğru daha sonra nesebin reddi davası ile teknik anlamda bir yanlışlığa dönüştürülmüştür....

        Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2- 36- 47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Somut olayda dava; baba ile herhangi bir soy bağı ile bağlı olmayan çocuğun nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkindir. Nüfus kaydının düzeltilmesi talep edilen küçüğün evlilik dışı doğduğu, biyolojik baba ile tanıma veya babalık davası ile soybağının kurulmadığı anlaşılmaktadır....

        İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan "doğru olmayan kayıtlar", ilgilileri veya Cumhuriyet Savcısı tarafından açılacak olan "kayıt düzeltme davası" ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada "nüfus kaydının düzeltilmesi davası" olarak adlandırılmaktadır. Nüfus Kanunu'nun 46. maddesinde "yaş, ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davaları..." ibaresi yer aldığından, herhangi bir sınırlama olmaksızın nüfus kütüğünde mevcut her kaydın düzeltilmesinin istenebileceği kuşkusuzdur. Önemle vurgulanmalıdır ki; zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK 11.02.1998, 2-87/77). Şu durumda; nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi, tanık da dinlenebilecektir (Özsunay, age., s: 244; Bilge Öztan, Şahsın Hukuku Hakiki Şahıslar, Ankara 1997, s: 210)....

          Dava, bu niteliğiyle bir nesep davası olmayıp, hatalı yapılan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkindir. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36.maddesi uyarınca nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik olan ve Türk Medeni Kanunu- nun 282 ve devamı maddelerinde düzenlenen soybağı kurulmasıyla ilgili bulunmayan davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Nazilli Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 25.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            UYAP Entegrasyonu