Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; Türk Medeni Yasasının 27’ inci maddesi uyarınca haklı sebebin varlığı halinde adın ve soyadının değiştirilmesi her zaman mümkündür. Yargıtay uygulamalarında kişinin toplum içinde bilinip tanındığı adını kayden de taşımasının haklı neden teşkil edeceği kabul edilmektedir. Bu davada dinlenen tanıklar davacıların kızının adının “Bermal” olduğunu ve bu adla toplum içinde tanınıp bilindiğini açıklamışlardır. Bu durum karşısında kullanılması istenilen adın yasal bir sakınca da taşımadığı dikkate alınarak toplanan delillere göre davacının adın değiştirilmesine ilişkin istemi yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir....

    Aynı Kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi uyarınca ''Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.'' Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır....

      ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/02/2020 NUMARASI : 2019/572 ESAS, 2020/165 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Doğum Yerinin Düzeltilmesi İstemli) KARAR : İstinaf yoluna başvuran davalı nüfus idaresi temsilcisinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/572 Esas dosyası ve dava dosyasında verilen 27/02/2020 tarih ve 2020/165 Karar sayılı gerekçeli kararı incelendi. Ön inceleme raporunda belirtildiği üzere dosyada ön inceleme sonucu karar verilecek nitelikte bir eksikliğin bulunmadığı ve HMK 353. maddesi uyarınca duruşma yapılmaksızın usul yönünden incelenebileceği anlaşılmakla, dosya ve HMK 354. maddesi uyarınca yapılan görevlendirme gereği sunulan inceleme raporu incelendi....

      Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382. maddesinde ad ve soyadı düzeltilmesi işlerinin çekişmesiz yargı kapsamında bulunduğu; aynı Kanunun 383.maddesinde ise çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olduğu düzenlenmekle birlikte, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesinde de nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlandığından mahkemece, adın düzeltilmesi istemine ilişkin davanın görevli asliye hukuk mahkemesinde açılması gerektiği dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek davanın esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

        nın adının sonuna "Asia" eklenerek ... olarak değiştirilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. 29.04.2006 tarih ve 26153 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun "Nüfus davaları" kenar başlığını taşıyan 36. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde: "Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir." hükmüne yer verilmiştir. Ancak; Davacılar, müşterek çocukları ...'nın yeni bir ad almasını istemeyip, salt her iki adın yer değiştirmesini talep etmişlerdir. Mahkemece de bu doğrultuda karar verilmiştir. Bu tür bir talep 5490 sayılı Kanunun 36. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine aykırılık teşkil etmemektedir. Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinin REDDİNE ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 17.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesine göre, haklı nedene dayalı adın ve soyadın değiştirilmesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK’nın 27. maddesinde; adın değiştirilmesinin, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebileceği, adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve ilan olunacağı, adın değişmekle kişisel durumda değişme olamayacağı, adın değiştirilmesinden zarar görenlerin, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebileceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece, davacının dava dilekçesinde dayandığı nedenler ile tarafların göstereceği deliller toplanıp, tanıklar dinlendikten sonra davacının isteminin haklı nedene dayanıp dayanmadığının denetime elverişli biçimde dosyaya yansıtılması ile oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine uygun görülmeyen gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....

            Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” anlaşılır. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi”dir. Bu davalar kişisel durum sicilinde değişiklik istemi yada yanlış kaydın düzeltilmesi istemi şeklinde olabilir ve her iki halde de davanın niteliği “nüfus kaydının düzeltilmesi"dir. Ad ve soyadının değiştirilmesi ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir. Adın değiştirildiği nüfus siciline kayıt ve tescil olunur. 2525 sayılı Soyadı Kanununa göre taşınması zorunlu önad ve soyadı, Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmünün kapsamındadır. Kanun, bu hükümde görevli mahkemeyi göstermemiştir. TMK 187.maddesinde "Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir....

            Türkoğlu Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a-b fıkraları gereğince asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesinin 1/a bendinde, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahısların yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlanmıştır. Aynı maddesinin b fıkrasında ise ad ve soyada İlişkin düzenleme bulunmaktadır. Davacılar nüfus kaydında anneleri olarak görünen ...'nin gerçekte anneleri olmadığı, gerçek annenin babalarının gayriresmi eşi olan Güvel olduğunu belirterek nüfus kayıtlarında ... olan anne adının Güvel olarak değiştirilmesine ilişkin talebin adın ve soyadının değiştiril- mesi değil, yanlış kaydedilen anne adınının düzeltilmesi olduğu anlaşılmıştır....

              Adın değiştirilmesi davasında davacı taraf, örfi yahut çevresel nitelikteki sebep yahut başka sebeplere dayanıp, kendisini haklı gösterecek olguları ispat ederek, nüfus sicilinde değişiklik yapılmasını talep etmekte olup, esasen bu tür davalarda hasım gösterilen Nüfus Müdürlüğü ile aralarında bir uyuşmazlık olmayıp, nüfus müdürlüğü davada sadece yasal hasım olarak yer almaktadır. Gerçekte, davada taraf değil, sadece ilgilidir. İlgililerin uzlaşması halinde çekişmenin ortadan kalktığından söz edilemez veya bu davalarda ilgili tarafın davayı kabulü sonuç doğurmaz. Taraflar arasında bu anlamda gerçek bir çekişmenin varlığı da söz konusu değildir. Davacının, yukarıda belirtildiği gibi kendisini haklı gösterecek vakıaların varlığını ispat ederek, ad veya soyadının uygun biçimde düzeltilmesi dışında ileri sürebileceği herhangi bir ... da bulunmamaktadır....

                Adın değiştirilmesi davasında davacı taraf, örfi yahut çevresel nitelikteki sebep yahut başka sebeplere dayanıp, kendisini haklı gösterecek olguları ispat ederek, nüfus sicilinde değişiklik yapılmasını talep etmekte olup, esasen bu tür davalarda hasım gösterilen Nüfus Müdürlüğü ile aralarında bir uyuşmazlık olmayıp, nüfus müdürlüğü davada sadece yasal hasım olarak yer almaktadır. Gerçekte, davada taraf değil, sadece ilgilidir. İlgililerin uzlaşması halinde çekişmenin ortadan kalktığından söz edilemez veya bu davalarda ilgili tarafın davayı kabulü sonuç doğurmaz. Taraflar arasında bu anlamda gerçek bir çekişmenin varlığı da söz konusu değildir. Davacının, yukarıda belirtildiği gibi kendisini haklı gösterecek vakıaların varlığını ispat ederek, ad veya soyadının uygun biçimde düzeltilmesi dışında ileri sürebileceği herhangi bir hakkı da bulunmamaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu