Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bir kişinin adı, haklı nedenlerin varlığı halinde değiştirilebilir ise de onun yerine uygun yeni bir ad konulmadıkça her ne sebeple olursa olsun doğrudan değiştirilmesi istenemez. 2525 Sayılı Soyadı Yasası'nın 3. maddesinde " Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmıyan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz" hükmü belirtildikten sonra bu kanuna göre çıkartılmış bulunan 2891 Sayılı Soyadı Nizamnamenin 5.maddesinde de “yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır”, 7.maddesinde “yabancı ırk ve ulus adları soyadı olarak kullanılamaz”, yine aynı Nizamnamenin 8. Maddesinde "Bir aşirete veya kabileye ilişik anlatan soyadları kullanılamaz ve yeniden takılamaz. " hükümlerine yer verilmiştir....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Ad ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık nüfus kaydında ad ve cinsiyet tashihine ilişkin bulunduğuna göre, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi hükmü gereğince, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (18.) Hukuk Dairesine ait olmakla, gereği için, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 17.01.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Somut olayda; davacı "Amurak" olan soyadının, çevrede "Devvasoğlu" olarak bilindiğini ve küçüklüğünden bu yana çevresinde alay konusu edildiğini ileri sürerek soyadının değiştirilmesini talep etmektedir. 6100 Sayılı HMK'nun 382/2-a-2 maddesinde ad ve soyadının değiştirilmesi çekişmesiz yargı işlerinden sayılmış, 383. maddede ise, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesine ait olduğu belirtilmiştir. TMK'nun 27. maddesinde; "Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir." hükmü yer almaktadır. Davacının talebine konu soyadı değişikliği de, hukuki niteliği itibariyle TMK'nın 27. maddesinde bahsi geçen haklı nedenle ad değişikliği davasıdır ve bu dava türü HMK'nun 383/2-a-2 maddesine göre çekişmesiz yargı işlerinden sayılır. Buna göre çekişmesiz yargı niteliğinde olan haklı nedenle adın değiştirilmesi davasının sulh hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekir....

      Somut olayda; davacı "Sancılı" olan soyadının küçüklüğünden bu yana çevresinde alay konusu edildiğini ileri sürerek soyadının değiştirilmesini talep etmektedir. 6100 Sayılı HMK'nun 382/2-a-2 maddesinde ad ve soyadının değiştirilmesi çekişmesiz yargı işlerinden sayılmış, 383. maddede ise, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesine ait olduğu belirtilmiştir. TMK'nun 27. maddesinde; "Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir." hükmü yer almaktadır. Davacıların talebine konu soyadı değişikliği de, hukuki niteliği itibariyle TMK'nın 27. maddesinde bahsi geçen haklı nedenle ad değişikliği davasıdır ve bu dava türü HMK'nun 383/2-a-2 maddesine göre çekişmesiz yargı işlerinden sayılır. Buna göre çekişmesiz yargı niteliğinde olan haklı nedenle adın değiştirilmesi davasının sulh hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekir....

        Asliye Hukuk ve Marmaris Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, soyadının değiştirilmesi istemine ilişkindir. Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; 6100 Sayılı HMK'nın 382. maddesinde ad ve soyadı değişikliğinin çekişmesiz yargı işlerinden sayıldığı, aynı yasanın 383. maddesi gereğince bu tür işlere bakmakla sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 5940 Sayılı Yasanın 36/a maddesine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07.10.2021 NUMARASI : 2021/230 ESAS, 2021/247 KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Ad Ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı ilk derece mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; soyisminin Huddamoğlu olduğunu, hem alay konusu olduğunu, hem de telaffuz edilirken yanlış anlaşıldığından yazım hatasına neden olduğunu, bu durumun resmi dairelerde işlemler yaparken sorun yaşamasına neden olduğunu, babasının maddi ve manevi hiçbir katkısı olmadığı gibi hiçbir iletişimi de olmadığını ileri sürerek, Huddamoğlu olan soyisminin annesinin kızlık soyadı olan Karaali olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, nüfus kaydındaki soyadı değişikliği istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kanuni gerektirici nedenler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi hükmüne göre ad ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak mahkemeden istenebilir. Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere özel hukuk açısından ad, kişiyi belirleyen ve tanıtan onu diğer bireylerden ayırmaya yarayan bir kavramdır. Kişinin toplum içinde belirlenmesinin ve bu konuda gerekli düzenin sağlanmasının önemli bir aracıdır. Bu nedenle her kişinin bir adının olması ve bu adın yöntemince nüfus siciline yazılması yasa ile zorunlu kılınmıştır. Bu zorunluluk aynı zamanda kişinin yaşamı ile özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir öğesini oluşturan adını özgürce seçmesi ve taşıması için kendisine tanınmış bir temel kişilik hakkıdır....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, nüfus kaydındaki soyadı değişikliği istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kanuni gerektirici nedenler dikkate alınarak yapılan değerlendirmede, Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesi hükmüne göre ad ve soyadın düzeltilmesi haklı nedenlere dayanılarak mahkemeden istenebilir. Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere özel hukuk açısından ad, kişiyi belirleyen ve tanıtan onu diğer bireylerden ayırmaya yarayan bir kavramdır. Kişinin toplum içinde belirlenmesinin ve bu konuda gerekli düzenin sağlanmasının önemli bir aracıdır. Bu nedenle her kişinin bir adının olması ve bu adın yöntemince nüfus siciline yazılması yasa ile zorunlu kılınmıştır. Bu zorunluluk aynı zamanda kişinin yaşamı ile özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir öğesini oluşturan adını özgürce seçmesi ve taşıması için kendisine tanınmış bir temel kişilik hakkıdır....

          Ayrıca, bu davanın sonucunda verilen kararlar kesin hüküm sayılmamakta, kararın yersiz veya hatalı görülmesi halinde, ileri sürülen delillere ve duruma göre yeniden ad değişikliği talebinde bulunulabilmesi mümkün olmaktadır. Bu değerlendirmelere göre, ad ve soyadı değişikliği davaları da 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382. maddesinde belirtilen çekişmesiz yargı işlerinden sayılmalıdır. Kaldı ki, 382. maddenin 382/II-a,2 fıkrasında “Ad ve soyadın değiştirilmesi”, çekişmesiz yargı işlerinden sayılmıştır. Aynı yasanın 383. maddesinde de, çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi olacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, 6100 sayılı HMK.nın yürürlüğe girmesinden sonra açılan dava yönünden uyuşmazlık, çekişmesiz yargı işi niteliğinde olup Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.'...

            Kişinin adı ve soyadı üzerindeki hak, kişilik haklarının bütün özelliklerini taşır ve mutlaktır; şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup bir başkasına devredilemez. Soyadı, nesilden nesile intikal eden ve bir kişinin bir soya bir aileye bağlılığını ifade eden addır ve ya nesep bağı ile ya evlenme ile ya da evlat edinme yolu ile yahut da idari kararla kazanılır. 24 Haziran 1934 tarihinde kabul edilen, 2 Temmuz 1934 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 2525 sayılı Soyadı Kanunu ile kişiye seçerek soyadı kazanma hakkı tanınmıştır. Soyadı, nüfus kütüğüne yazılmakla belirlenmiş olur. Bir kimse zorunlu olarak taşıdığı soyadını dilediği gibi ve dilediği zaman değiştiremez. Çarpışmakta olan toplumsal yararla kişisel yararın bağdaştırılması için soyadının değiştirilmesi ancak haklı bir sebep bulunması halinde mümkündür....

            UYAP Entegrasyonu