nın 121.maddesine göre “Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir”. Nişanın bozulmasının, taraflarda üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır....
O halde mahkemece; davalının veya ana ve babasının ya da onlar gibi davrananların nişanda verdikleri mutad dışı hediyeler tespit edilerek, bu hediyeler yönünden davanın reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu talebin kabulü doğru görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir. 3-) Davalının manevi tazminat yönünden temyizinin incelenmesinde; Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir. Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur....
Dava, nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar-karşı davalı vekilinin sair temyiz nedenleri yerinde değildir. 2-) Ancak; karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin manevi tazminat davalarında ücret başlıklı 10 maddesinin 3.fıkrası "Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur" hükmünü ihtiva etmektedir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi - manevi tazminat ve evlendikten sonra oturmak için alınan taşınmaza yönelik davacıların yaptığı katkının tazmini istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davacı ... ile davalı ... arasındaki nişanın bozulması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrayan davacıların tazminat talep ettiği, davanın niteliğine göre davaya bakma görevinin aile mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Aile Mahkemesince ise, taşınmaz alımı ve taşınmaza davacı tarafından maddî katkı sağlandığı iddiası taraflar arasında evlilik bağı kurulmadan önce gerçekleştirilmiş bulunduğundan davanın bu kısmına yönelik tefrik edilerek asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
Hastalıkları bölümünden davacının tedavisine ilişkin tüm evrak istenildiğinde bu durum ortaya çıkacağını, nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratacağını ve menfaat ihlaline neden olacağını ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli olmadığını, haksız ve kötü niyetle açılan davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasını talep etmiştir....
un ... ile ilgilenmediğini, nişanın sona ermesinde kusurlarının bulunmadığını, davacının gider olarak belirttği harcamaların bir kısmının hiç yapılmadığını bir kısmının ise fahiş olduğunu, mutad olmayan hediyelerin aynen mevcut olması halinde istenebileceğini, talebin ayrı ayrı değilde müştereken ve müteselsilen yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişlerdir. Davalı ... davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; nişan bozulmasında davalılardan ...'nun kusurlu olduğu, davacılar ... ve ... yönünden; ibraz edilen fatura içeriklerine göre herhangi bir maddi zararları bulunmadığından bu davacıların açtığı maddi tazminat davasının ve yine aynı davacılar tarafından açılan manevi tazminat davasının ise nişanın bozulmasından kaynaklımanevi tazminat talep hakları bulunmadığından reddine karar verilmiş; davacı ... yönünden ise; fatura bedeli toplamı olan 3.196,50 TL'nin ve 15.000,00 TL'nin manevi tazminatın davalı ...'...
Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğramış olma manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınamaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir. Bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerekir. Somut olayda, tarafların birbirlerine karşı kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyacak bir eylemlerinin varlığı iddia ve ispat edilememiştir. Bu halde mahkemece, tarafların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur....
GEREKÇE : Dava, nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi-manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı erkek istinafında, davanın ispatı yokken, kabul kararı vermesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Davacı kadın dilekçesinde, nişanın haksız bozulması nedeniyle erkeğin kiralık evde bulunan çeyiz eşyaları ve kendisinin satın aldığı eşyaları kullanılmaz şekilde iade ettiğini, nişanın bozulması nedeniyle maddi zararının doğduğunu belirterek 6.343 TL maddi tazminat, 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup, kadın istinafa gelmediğinden bu yönden verilen kararın erkek lehine usuli kazanılmış hak olduğu mahkemece yeniden verilecek kararda göz önünde tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (m. 141/3)....
DAVA TÜRÜ : Tazminat DOSYANIN DAİREYE GELİŞ TARİHİ:04.10.2016 K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK'nın 120 ve 121. maddelerine dayanılarak açılan nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarih 2016/263 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 05.08.2016 tarih ve 29792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 14.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Medeni Kanun'un 121. maddesi gereğince nişanın bozulması nedeniyle kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın nişanı bozan taraf tazminatı gerektirecek nitelikte kusurlu sayılır.Nişanın bozulmasının, taraflarda üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Ancak bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata hükmedilmesini gerektirmez. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Somut olayda davacı; davalının nişanlılıkları süresince kendisine karşı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ailesi ve arkadaşları ile tanıştırmadığını, önceki yaşantısı ve evlilikleri hakkında kendisine açıklama yapmaktan kaçındığını, gece evinden kovmak suretiyle hiçbir açıklama yapmadan nişanı bozduğunu iddia etmiştir....