Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı ... cevap dilekçesinde; Nişan masraflarını karşılamak için davacıdan 3.000,00 TL aldığını ancak parayı nişan merasiminde kullandıklarını, davacının ana sütlüğü olarak verdiğini iddia ettiği bedelin alınan 3.000,00 TL içinde olduğunu, davacının kızına taktığı bilezikleri ise davacının kızı ile birlikte yaşamalarından sonra geri alarak bozdurduğunu ve kredi kartı borcunu ödediğini belirterek, davanın reddini istemiştir....

    İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı- karşı davalılar, kendi davasının reddedilen kısmı, kendi tazminat isteminin reddi, kadının davasının kabul edilen kısmı ve kadın yararına hükmedilen manevi tazminat yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 1- Davacı-karşı davalıların, kadına 2 adet saatin aynen iadesi, mümkün olmaması halinde 600,00TL bedelinin verilmesine yönelik istinaf itirazının incelenmesinde; Dava konusunun nişan hediyelerinin iadesine ilişkin olduğu; Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve anılan hükme karşı davacı-karşı davalılar tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. 6763 sayılı yasa ile değişik HMK. 341. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2022 tarihinden itibaren 8.000,00 TL'ye çıkarılmış olup, karar tarihinde kesinlik sınırı 8.000,00 TL. dir....

    masrafı, nişan salon kirası masrafı talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir....

      Borç olmadığı hâlde ödenmiş olan edimin geri istenmesine ilişkin diğer kanun hükümleri saklıdır. MADDE 79- Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür. Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür. Somut olayda sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlü olması nedeni ile İDM tarafından maddi tazminat yönünden davanın reddine karar verilmesi yerinde değildi....

      Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; nişan ilişkisinin 2016 yılı Şubat ayının 2. haftasında bozulduğunu, takibin dayanağını oluşturan faturaların nişan ilişkisinin bozulmasından sonra alındığını, davalıya nişan yüzüğü dışında başkaca ziynet eşyası verilmediğini, ziynet eşyalarının davalıya verilmemiş olduğunu beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %20'den az olmayan kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece; "......

      Kural olarak nişan, evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. (TMK m.122) Hediyelerin geri istenebilmesi için alışılmışın dışında hediyelerden olması gerekir. Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır. Giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyaların iadesine karar verilemez. Nişan dolayısıyla verilen hediye, olağan bir hediye ise geri istenemez. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir....

        Uyuşmazlık ve hüküm nişan bozmadan doğan hediyelerin geri verilmesi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 25.04.2011 (Pzt.)...

          "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki nişan hediyelerinin iadesi-manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, karşı davanın kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Asıl davada; nişan bozulması nedeniyle davalı tarafa takılan ziynet eşyalarının aynen iadesi, mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 11.600 TL ile kişilik hakları zarar gördüğünden 10.000 TL manevi tazminatın tahsili istenilmiş, Karşı davada ise; nişanın davacı-k.davalının kusuru nedeniyle sona ermesi nedeniyle 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece; nişanın davalı-karşı davacının kusurundan kaynaklanarak bozulduğu yolunda olumlu kanaat oluşmadığı gerekçesi ile davacının takıların iadesi ve manevi tazminat...

            Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm asıl dava yönünden nişan bozma nedeniyle hediyelerin geri alınması, karşı dava yönünden nişan bozma nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarihli 2014/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 30.06.2014 (Pzt.) .......

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, nişanın bozulması nedeniyle davalıya verilen nişan hediyelerinin iadesi istemiyle açılmıştır. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; TMK'nın 122.maddesi; "Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir" hükmüne amirdir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun “İspat Yükü” başlıklı 6.maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ifadesine yer verilmiştir. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....

              UYAP Entegrasyonu