Davalı vekili; müvekkilinin okuduğunu ve abisinin askerde olması nedeniyle düğünün 2 sene sonra yapılması talebinde bulunulduğunu, ancak davacının ihtar çekerek nişanı bozduğunu, nişan akşamı bir kısım ziynet eşyalarının bilezik yaptırmak için davacının kardeşi ...'e teslim edildiğini, davalı da giyim eşyası ile 1 adet yüzük, 1 adet saat, 1 çift küpe kaldığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tarafların sadece düğün tarihinde anlaşamamaları nedeni ile davalı tarafın ailesi tarafından nişanın bozulduğu, nişanda davacının bir set ve bir alyans taktığı, diğer takıların davacının akrabaları tarafından takıldığı ve nişandan sonra erkek tarafına bilezik yaptırmak için verildiği anlaşılmakla, nişan hediyelerini veren kişiler isteyebileceğinden, davanın bir set ve bir alyans için kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir....
Davacı, davalı apartman yöneticisinin kapıcı dairesinin imara aykırı kısmını yıkarken kendisine ait olan duvarın da davalının talimatıyla yıkıldığını, oluşan maddi zarar ile yıkım sırasında eşinin evde tek başına olması ve yıkımı gören çevre sakinleri karşısında düştükleri durum nedeniyle manevi tazminat ödetilmesini istemiştir. Davalı, apartman yöneticisi olduğunu kendisine husumet düşmediğini, davalının ortak alana müdahalesinin olduğunu manevi tazminat istenemeyeceğini ileri sürerek, istemin reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Yerel mahkemece, maddi tazminat yanında olay nedeniyle davacının duvarının yıkılmasının aile mahremiyetini bozacak nitelikte oduğu gerekçesiyle manevi tazminat da takdir edilmiştir. Dosyadaki belgelerden, davalının talimatıyla yapılan yıkım esnasında davacının duvarının zarar gördüğü anlaşılmaktadır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir....
Nişan dolayısıyla verilen hediye, olağan bir hediye ise geri istenemez. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Nişan yüzüğü mutad hediye olup, iadesi istenemez. Nişanının bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz. Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delille de ispat edilebilir. TMK'nın 6.maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer....
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (Medeni Yasa 24), isme saldırı (Medeni Yasa 26), nişan bozulması (Medeni Yasa 121), evlenmenin feshi (Medeni Yasa 158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (Borçlar Yasası 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (Borçlar Yasası 49). Bunlardan Medeni Yasa'nın 24. maddesi ile Borçlar Yasası'nın 49. maddesi daha kapsamlıdır....
Davacı, davalı ile düğün yaparak gayri resmi olarak evlendiklerini, aradan geçen sürede davalının resmi nikah yapmadığı gibi başka biri ile evli olup çocuğu bulunduğunu öğrendiğini, kendisini evden kovduğunu, evlilik vaadi ile kandırıp kızlığının bozulması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi ile birlikte çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen olmazsa bedellerinin tazmini isteminde bulunmuştur. Bir kişinin fiziki, sosyal ve duygusal kişilik değerlerine iradesi dışı saldırma sonucu meydana gelen eksilme ve kayıplar manevi zararı oluşturur. Bu tür kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse, manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Yasalarımız manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir....
Davalı; davaya konu binanın göçen kısmının binaya sonradan ilave edilmiş kaçak bir yapı olduğunu, göçüğün ise yağmur nedeniyle meydana geldiğini, evin kullanılabilir hale getirilmesinin kolay olduğunu, eşyaların ekonomik ömürlerini tamamlamış hurda mahiyetinde eşyalar oluğunu, davacıların meydana gelen göçük sonucu taşınmaları nedeniyle manevi bir ızdırap içine düştükleri iddiasını da kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; maddi tazminata ve oturdukları binanın yıkılmasıyla evsiz kaldıkları, ölüm tehlikesi atlattıkları, çok sayıda eşyanın telef olması nedeniyle manen zarar gördükleri, can ve mal güvenliklerinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilmiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir....
Oysa, nişan törenlerinde takılan takıların bizzat davacı nişanlı tarafından takılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ana-babanın ya da onlar gibi davrananların nişanlı adına taktıkları takılar, davacı nişanlı tarafından takılmış sayılır ve nişanın bozulması durumunda da bizzat talep edilebilir. Örf ve adete göre, nişan törenlerinde, takıların, nişanlıların birbirine bizzat takmalarından çok, genelde bir aile büyüğü veya ana-baba veya kardeşlerden biri tarafından takıldığı bir gerçekliktir. O halde, mahkemece; davacı (nişanlı) veya davacı adına hareket eden ana-baba veya kardeşleri tarafından takılan takıların saptanarak, hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....) Gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına karşı, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dava, nişanın bozulması nedeniyle, davalıya verilen nişan hediyeleri ile paranın iadesi istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nişan hediyelerinin iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının nişan bozulmasından sonra söz ve nişanda takılan hediyeleri davacıya iade etmediğini belirterek, hediyelerin aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.390 TL'nin nişan bozulma tarihinden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Davacılar, kiralamak suretiyle işlettikleri barda davalıların kepçe ile yıkım yaparak zarar verdikleri, davalıların bu eylemi nedeniyle ....Mahkemesince cezalandırılmalarına karar verildiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 7.053,90 TL maddi tazminat ile 2.000 TL manevi tazminatın 02/06/2010 tarihinden itibaren faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Dosya arasında bulunan .... Asliye Ceza Mahkemesinin ....karar sayılı kararı ile davalılar hakkında mala zarar verme suçundan adli para cezası ile cezalandırılmalarına kesin olarak karar verildiği anlaşılmaktadır. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir....
Mahkemece; nişanın bozulmasında, davacının somut bir kusurunun bulunmadığı; davalının, nişan yüzüğünü annesi aracılığıyla davacının annesine teslim ettiği, bu durumu, telefonla davacıya bildirdiği, davalının nişanın bozulmasında kusurlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 3000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dava, nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir. Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur....