Somut olayda, davacı arsa sahibi, mahkemece verilen yetki üzerine yapı kullanma izin belgesi alınması için gerekli iş ve işlemleri yapmak üzere, dava dışı İlke..Ltd. Şti. ile sözleşme imzalamış, bu sözleşme uyarınca anılan şirket lehine senet düzenlemiş, mahkemece, bu senet miktarının ödenmesi amacıyla, nama ifaya izin talebi kabul edilmiş ve 15 numaralı dairenin satışına izin verilmiştir. Dosya kapsamındaki beyan ve bilgilerden, bu senet bedelinin içinde, davalı yüklenicinin, dava dışı anılan şirkete olan ve 2005 yılında çizilen projelerden kaynaklanan bakiye bedelin de olduğu iddia edilmiştir. Mahkemece, davalı ile dava dışı şirket arasında olduğu iddia edilen bu alacağın da, nama ifa talebi kapsamında kabul edildiği anlaşılmıştır....
Bu yasa hükmüne göre, alacaklının masrafı borçluya ait olmak üzere, borcun kendisi tarafından ifasına, yani nama ifaya izin verilmesi isteminin mahkemece kabul edilebilmesi için şu koşulların birlikte gerçekleşmesi zorunludur: a-Öncelikle yanlar arasındaki sözleşmenin yürürlükte olması gerekir. b-Yüklenici, ediminin ifasında borçlu temerrüdüne düşmüş olmalıdır (BK'nın md. 101/107) c-Nama ifaya izin, yanlar arasındaki sözleşmeye dayanılarak istenebileceğinden, borçlunun “yapma borcu” için nama ifa talep edilebilir. Yapma borcu olmayan işler için nama ifa istenemez. Nama ifaya izin istemi değerlendirilip hükümle sonuçlandırılırken mutlaka sözleşme hükümleri gözetilmeli ve karşı yanın da hakları korunmalıdır. Mahkemece, açıklanan bu yasal koşulların gerçekleşmiş olduğu saptanır ve nama ifaya izin talebi kabul edilirse; kurulacak hükümde, iznin hangi eksiklikler için verildiği ve bunların avans niteliğindeki tahmini tamamlama giderlerinin ne olduğu, tek tek açıklanıp gösterilmelidir....
Davacının nama ifaya izin talebi yönünden deliller değerlendirildiğinde; Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda yüklenicinin süresi içinde işin tamamlanmaması ya da ayıplı olarak yapması halinde eksik ve kusurlu işlerin yüklenici namına arsa sahibince infazına izin verilmesi mümkündür.Yargıtayın yerleşik içtihat ve uygulamalarında nama ifaya izin verilirken giderilmesi gereken eksikler, ayıpların nelerden ibaret olduğu ve bunların avans niteliğindeki giderim bedellerinin hüküm fıkrasında infazı mümkün olacak şekilde gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Gerçekten, yapma borcu, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı, (arsa sahibi) masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir. İstemin hukuki dayanağını sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 97. maddesi oluşturmaktadır....
Hakim bu talep üzerine konusunda uzman bilirkişi yardımı ile keşif yaparak eksik bırakılan iş kalemlerini ve bunların tamamlanması ve giderilmesi masraflarını tahminen saptayarak, izin kararını verir. İzin kararının hüküm fıkrasında da eksik ve ayıplı iş kalemleri ile her birinin tahmini masrafları tek tek gösterilir. Genel nitelikli yetki ve izin verilemez. Nama ifaya izin verilen işlerin tamamlanma bedelinin avans olarak, nama ifa kapsamı dışında kalan imalatlara ait nefaset farklarının ise normal bir alacak olarak hüküm altına alınması gerekir. Her iki alacağın hukuki sonuçları birbirinden farklıdır....
Nama ifaya izin verilmesi halinde bunun bedelinin karşılamasını temin için talep üzerine yükleniciye ait bağımsız bölümlerin satışı için arsa sahibine yetki ve izin verilebilirse de bunun için talep edilen bağımsız bölüm ya da bölümlerin yükleniciye bırakılan ve onun adına kayıtlı bağımsız bölüm ya da bölümler olması ve eksik ve kusurlu işler ile gecikme tazminatı miktarını karşılayacak sayıdaki bağımsız bölümün satışıyla ilgili izin ve yetki verilmesi gerekmektedir....
Hüküm yerinde de arsa sahiplerine ait kısımlar ve ortak yerlerde bulunan eksik ve ayıplı işler için verildiği belirtilmeksizin bazı bölümlerdeki eksik ve ayıplı işlerin giderilmesi için nama ifaya izin verilmesi de mahkeme kararında beninmsenen tarz itibari ile denetlenen ve usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılacak bilirkişi raporunun karara eklenerek bu raporda belirtilen imalatın yine raporda belirtilen yöntemle giderilmesi hususunda bağımsız bölüm satışına izin verilmek suretiyle nama ifaya izin kararı verilmesi gerekirken, HMK'nın 294. maddesi aykırı ve infazı kabil olmayacak şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykrı olmuştur....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2020/219 Esas KARAR NO : 2021/810 DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 06/03/2020 KARAR TARİHİ : 16/09/2021 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/09/2021 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı yanın müvekkili şirketin sözleşmesini sonuçsuz bırakabilmek ve iflasını engellemek amacı ile her türlü gayri yasal yola başvurduğu ve müvekkili şirketin tüm taleplerini cevapsız bıraktığının sabit olduğunu, Beşiktaş .......
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/467 esas sayılı dosyasında açılan nama ifa davası sonucunda, o tarihte bilirkişi incelemesi ile tespit edilen masrafların yükleniciye ait 5 ve 10 no’lu bağımsız bölümün satışına izin verilmek suretiyle arsa sahiplerince giderilmesine karar verilmiş, eldeki davada ise bağımsız bölümler satılıp masraflar yapıldıktan sonra kalan bedelin yüklenici tarafından tahsili de istenmiştir. Bilindiği üzere nama ifa davalarında belirlenen masraf tutarı ve bunları karşılamak için satışına izin verilen değerler avans niteliğinde olup, kesin miktar değillerdir....
Bu durumda mahkemece mahallinde yeniden uzman bilirkişi yardımıyla keşif yapılarak, eksik ve kusurlu işlerin olup olmadığının araştırılması, -varsa- eksik ve kusurlu işlerin neler olduğunun ve bunların giderilmesi masraflarının teker teker saptanması ve hüküm fıkrasında gösterilmek suretiyle, bu işlerin masrafı davalıya ait olmak üzere, davacı arsa sahibi tarafından yapılmasına izin verilmesi, böylece infaza olanaklı hüküm tesis edilmesi gerekir. Zira, mahkemece nama ifaya izin talebi kabul edildiğinde, kurulacak hükümde yapılacak iş kalemleri ve bunların muhtemel yapım giderleri gösterilmelidir. Bütün bu hususlar üzerinde durulmadan, davacının nama ifaya izin talebi kabul edildiği halde, iznin hangi eksiklikler için verildiği ve bunların avans niteliğindeki tamamlama giderlerinin ne olduğu hüküm yerinde tek tek açıklanıp gösterilmeden HUMK'nın 388-389. maddelerine aykırı olarak hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar re'sen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Asıl dava, arsa payı karşığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı nama ifaya izin, birleşen dava ise ceza koşulu, eksik ve ayıplı iş bedeli ile gecikme tazminatı talebine ilişkindir. Asıl dava açısından; Taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin bulunduğu tartışmasız olup, bu sözleşme feshedilmemiştir. Davacı yüklenicinin inşaatı anahtar teslimi bitirme yükümlülüğü olduğundan, bu edimini yerine getirmek üzere kurulması gereken kat irtifakının yapılabilmesi için nam ve ifaya izin talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince nama ifaya izin talebinin kabulüne karar verilmesi yerindedir. Ancak, verilecek izin yüklenicinin talebiyle bağlı ve talebe uygun şekilde olmalıdır....