Tic Ltd Şirketi olduğu, davanın eser sözleşmesinden kaynaklı olarak 06/07/2020 tarihinde açıldığı, davanın, feragat sebebiyle 17/12/2020 tarihinde reddine karar verildiği anlaşılmıştır. GEREKÇE :Dava, nama ifa istemine ilişkindir. Bilindiği gibi derdestlik (Mülga) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMUK)’nda ilk itiraz olarak düzenlendiği hâlde, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-(ı) maddesi ile dava şartı olarak kabul edilmiştir. Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan koşullardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup; bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki nama ifaya izin davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 20.07.2005 tarihinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 100.000,00 TL civarında eksik ve ayıplı imalatın mevcut olduğunu ileri sürerek, davalı yüklenicinin yükümlülüğünde olan bina inşaası ile ilgili eksik ve ayıplı iş bedelleri, iskân belgesinin alınabilmesi, SGK, Vergi Dairesi ve Yapı Denetim şirketine borçların ödenmesi amacıyla davalı namına işlem yapılabilmesi için sözleşme gereği yükleniciye isabet eden 2 no'lu dairenin satışına izin verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yanlar arasında 2000/171 Esas sayılı davada, arsa sahibince havuzun yapımı için nama ifa talebinde bulunulduğu ve mahkemece bu istemin kabul edilerek nama ifaya izin verilmesinin yanında; ifanın sağlanabilmesi için avans niteliğinde 54.891.00 TL'nin arsa sahibine ödenmesine karar verilmiştir. Hüküm altına alınan bu bedelin avans niteliğinde olması nedeniyle arsa sahibince bedeli nama ifaya konu iş veya işlerin yapımında yetersiz kalması halinde bakiye kısmın bedelinin tahsili isteyebileceği açıktır....
Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; "davacının işi sürümcemede bırakıp kötü niyetli davrandığını, edimlerini yerine getirmediğini, şartları gerçekleşmediği halde aynen ifaya karar verildiğini, denetime elverişsiz rapor düzenlendiğini" savunarak ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi isteği ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. DEĞERLENDİRME: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda aşağıdaki değerlendirmeler yapılmıştır: Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan yüklenici lehine nama ifa izni verilmesi ve tazminat isteğine ilişkindir....
A.Ş'ne ayni sermaye olarak konulduğunu ve taşınmazın devredildiğini ve Ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini fesih talepli olarak... ...Ticaret Mahkemesinin 2018/132 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını nama ifaya izin talep etseler dahi bu taleplerinin ilgili mahkeme tarafından reddedildiğinden huzurdaki davayı açtıklarını ve yargılamanın halen devam ettiğinden haksız davanın reddine nama ifaya izne yönelik talebin reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Asıl dava, kat karşılığı inşaat sözlşemesinden kaynaklanan sözleşmenin geriye etkili fesih terditli olarak tazminat, iskan ruhsatı alınması için davacıya yetki verilmesi , tapu sicilindeki inşaat sözleşmesi şerhinin kaldırılması talebine , birleşen dava, nama ifaya izin verilmesi ve eksik ve ayıplı işler için tazminat talebine ilişkindir....
Davalı arsa sahibi, davacının sözleşmeye uygun ve onaylanabilecek nitelikte bir proje hazırlamadığını, bunun için sözleşme ekindeki basit krokinin imar ve sözleşme hükümlerine uygun olarak projelendirilmesi gerektiğini, ayrıca hazırlanacak projenin %50 paylaşım koşuluna aykırı olamayacağını, ortada belirli ve muaccel bir borç bulunmadığından davacının Borçlar Kanunu'nun 97. maddesine göre nama ifaya izin talebinde bulunamayacağını, imar ve sözleşme hükümlerine, %50 paylaşım koşuluna uygun projenin hazırlanması halinde davalının tüm yükümlülüklerini yerine getirmeye hazır olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Diğer taraftan yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişi Borçlar Kanununun 81. maddesinden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz. Burada yüklenicinin eser sözleşmesinden kaynaklanan borçlarının neler olduğuna ilişkin bazı açıklamaların yapılması gerekmektedir. Genel olarak eser sözleşmelerinde yüklenici, belli bir sonucu meydana çıkararak onu iş sahibine teslim etmeyi taahhüt eder. Eser sözleşmelerinde yüklenicinin "eseri meydana getirme borcu" dayanağını Borçlar Kanununun 355. maddesinden alır. Anılan hükme göre; "İstisna bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibinin) vermeyi taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder." Yasada “şey” olarak ifade edilen "eser"dir....
Mahkemece, iddia, savunma, Dairemizin uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılamada, delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamına göre; davacılar ile davalı ... ... arasındaki sözleşme yönünden, tarafların ortak kabulü ile davacılar ile şirket arasında ikinci bir sözleşmenin yapıldığı, böylelikle tarafların yapılan ilk sözleşme yönünden fesih konusunda iradelerinin birleştiği, geriye etkili fesih için mahkeme kararına gerek bulunmadığı, ikinci sözleşme yönünden ise, davalılarca yapılan imalatlar yönünden, inşaatın tamamlama oranının, iskân alınmama durumu da dikkate alındığında %90 olduğu, buna göre geriye etkili feshe karar verilemeyeceği, ayrıca karardan sonra inşaatın tümü ile tamamlandığı ve iskân belgesinin alındığı, iskân belgesi alınmış olmakla sözleşme konusu eser tamamlanmış olduğundan sözleşmenin ileriye ya da geriye etkili olarak feshine karar verilmesinin mümkün olmadığı, davacı tarafça inşaat tamamlanmış ise de, nama ifaya izin kararı olmadığından sözleşmenin...
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesi nedeniyle BK’nın 97. maddesine göre ifaya izin ve satış yetkisi verilmesi istemlerine ilişkindir. Davacı arsa sahipleri; dava konusu taşınmazda eksiklikler bulunduğunu ve davalı yüklenici tarafından bu eksikliklerin tamamlanmadığını ileri sürerek, BK’nın 97. maddesi uyarınca ifaya izin verilmesini ve davalı yükleniciye düşen 4 adet daireden birinin, yapılacak masrafları karşılamak üzere kendilerine satış yetkisi verilmesini talep etmişlerdir. Davalı yüklenici ise, inşaatta eksiklikler bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporlarına göre, inşaatta eksiklikler bulunduğu ve bu eksiklikler bedelinin de 15.627.387.000 TL. olduğu saptanarak, bu meblağın tahsiline; ancak, ifaya izin ve satış yetkisi istemlerinin reddine hükmedilmiştir. Kararı taraflar temyiz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasında görülen tespit davası sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 29.03.2013 gün ve 2012/6974 Esas, 2013/2013 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü: - KARAR - Davacı vekili, davalı arsa sahiplerinin 15.08.2007 tarihli düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince verdikleri vekaletten haksız olarak davacıyı azlettiklerini ileri sürerek, Borçlar Kanunu'nun 97. maddesi gereğince nama ifaya izin verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalılar vekili, sözleşmenin imzalanmasından sonra yirmi ay geçmesine rağmen hiçbir işlem yapmadığı için davalıların yükleniciye güvenlerinin kalmadığını, bu nedenle sözleşmeyi tek taraflı feshettiklerini savunarak, davanın reddini istemişlerdir ....