Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda ise boşanma davası sırasında verilen tedbir nafakasının cebri icra yolu ile tahsilini takiben, boşanma davasının devamı sırasında tedbir nafakasının kaldırılması nedeniyle, nafaka borçlusu erkek tarafında da bu hususta istirdat davası açılarak ödemiş olduğu miktarın nafaka alacaklısı kadından alınarak kendisine iadesi talep edilmiştir. Yapılan yargılama neticesinde ... 9. Aile Mahkemesinin 08.04.2010 tarihli ve 2009/1598 esas, 2010/497 sayılı kararı ile dava konusu edilen tedbir nafakasının koruma kararı ile verildiği, koruma kararının süresinin belirlenmediği, buna karşın 6 ay geçerlilik süresi bulunduğu, ayrıca müşterek hanenin giderlerinin erkek tarafından karşılanmaya devam olunmasına ilişkin 4320 sayılı Kanun kapsamında verilen koruma kararında açıklık bulunmadığı gerekçeleri ile 4 aylık tedbir nafakasının icraya konulmasında usul ve yasaya aykırı yön bulunmadığından bahisle istardat davasının reddine karar verilmiştir....

    Dairemizin 29/03/2017 tarihli ve 15266 Esas ve 2017/4244 Kararıyla; “davacının talebinin yoksulluk nafakasının kaldırılması olarak nitelendirilerek, gerekçeli kararda da davalı kadın aleyhine yoksulluk nafakasının kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak sonucuna göre karar verildiği, o halde mahkemece; davanın müşterek çocuk lehine daha evvel hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması talebine ilişkin olduğu göz önünde bulundurularak, TMK'nın 182. ve 330. maddeleri çerçevesinde iştirak nafakasının kaldırılması için gerekli şartların oluşup oluşmadığı hususunda taraf delilleri de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden” kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası Mahkemece; Davanın kısmen kabulü ile, müşterek çocuk için ... 1....

      İlk Derece Mahkemesince bu sefer 2020/203 E-2020/392 K.sayısı ile özetle"...kadının davasında tarafların boşanmalarına-velayetin anneye verilmesine-baba ile kişisel ilişki tesisine-çocuk için takdir edilen aylık 500 TL.tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına,kesinleştikten sonra aynı miktarın iştirak nafakası olarak devamına-iştirak nafakasının karar kesinleştikten sonra her yıl üfe oranında artırılmasına-kadın için belirlenen aylık 500 TL.tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına-karar kesinleştikten sonra aylık 200 TL.yoksulluk nafakasının 3 yıllık toplu olarak değerlendirilerek toplam 7.200 TL.yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,kadın lehine 7.000 TL.maddi ve 4.000 TL.manevi tazminata,tazminatlara kararın kesinleşmesinden itibaren yasal faiz işletilmesine,tüm fazla taleplerin reddine,birleşen davanın reddine"karar verilmiş,yeniden verilen bu karara karşı sadece davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....

      ödediğini, talep edilen iştirak nafakasının hakkaniyete uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini, bu nedenle davacının talep ettiği aylık iştirak nafakasının afaki olduğunu beyan ile, açılan davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise aylık verilecek nafaka miktarının hakkaniyete uygun bir şekilde belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Dosya kapsamından, birleşen dava yönünden kabul edilen iştirak nafakasının miktarının, bir yıllık toplam tutarının 400x12= 4.800 TL olduğu, reddedilen yoksulluk nafakasının bir yıllık tutarı 350x12=4.200 TL, reddedilen iştirak nafakasının ise 300x12=3.600 TL olduğu, kararı davacı- davalı istinaf ettiğinden kararın kabul ve ret edilen kısım itibariyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341/2. maddesi gereğince miktar itibariyle kesin nitelikte olduğu, bu durumda davacı- davalı tarafın kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşıldığından, davacı-davalının istinaf başvuru dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, bu doğrultuda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; bu haliyle boşanmanın 13/12/2021 tarihinde, nafaka ve sair hususların 13/04/2022 tarihinde kesinleştiği, iş bu davanın 06/12/2021 tarihinde açıldığı, mahkemece boşanma ile birlikte müşterek çocuk lehine takdir olunan iştirak nafakasının istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği, iştirak nafakasının boşanmanın kesinleşme tarihi olan 13/12/2021 tarihinden itibaren geçerli olduğu, iş bu dava tarihinin ise kısa bir süre önce 06/12/2021 olduğu, kaldı ki takdir olunan iştirak nafakasının istinaf denetiminden geçerek 13/04/2022 tarihinde kesinleştiği, geçen sürenin çok kısa olması ve iştirak nafakasının iş bu dava tarihinden sonra kesinleşmesi nedeniyle nafakanın arttırım şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmiştir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Açılan dava yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması ya da azaltılması isteminden ibarettir. Tarafların Aksaray 1. Aile Mahkemesinin 2012/553 Esas 2012/953 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, davacı lehine 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, aynı ilamla iştirak nafakasının 150,00 TL olarak belirlendiği, Aksaray 4. Aile Mahkemesinin 2019/38 Esas - 2020/234 karar sayılı ilamı ile yoksulluk nafakasının 450 TL ye, iştirak nafakasının 350,00 TL'ye yükseltilmesine ve her yıl ÜFE oranında artırılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmediği anlaşılmaktadır. Davacının dava dilekçesi ile Aksaray 4....

      Davacı kadın vekili dava dilekçesinde iştirak nafakasının aylık 1.000,00 TL'ye yükseltilmesine hükmedilmesini talep etmiş, iştirak nafakasının gelecek yıllarda artış oranının belirlenmesi (Üretici Fiyat Endeksi) talebinde bulunmamıştır. Davalı tarafın da bu talebe yönelik açık muvafakati bulunmamaktadır. O halde; mahkemece talep aşılarak iştirak nafakasının her yıl TÜİK'in yayınlandığı ÜFE artış oranında artırılmasına hükmedilmesi hatalı olmuştur. Ne var ki bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile "Nafakanın hükmün kesinleşmesini takip eden yıllarda kesinleşme tarihi itibariyle her yıl TÜİK'in yayınlandığı ÜFE artış oranında artırılmasına" şeklindeki düzenlemenin hükümden çıkarılarak kararın bu yönden düzeltilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....

      Anılan bu karar ile boşanma kararı ile birlikte 1.000 TL olarak belirlenen iştirak nafakalarının 750'şer TL'ye, boşanma kararı ile birlikte 1.000 TL olarak belirlenen yoksulluk nafakasının 1.000 TL'ye indirildiği anlaşılmaktadır.Mahkemece yoksulluk nafakasının indirilmesi talebi kısmen kabul edildiğinden; yoksulluk nafakasının 1.000 TL'den 1.000 TL'ye indirilmesine karar verilmesinin maddi hata içerip içermediği anlaşılamamış; bu talep kabul edildiğinden yeni yoksulluk nafakasının 1.000 TL'den az takdir edilmesi gerektiği, aksi takdirde bu talep reddedilecek ise mahkeme kararındaki gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişeceği, bu karışıklığın çözülmesi gerektiği anlaşılmıştır. İlk takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı ile bu dava ile indirilen yoksulluk nafakası miktarı aynı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.Mahkemece; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir....

        Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak işin; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasının kaldırılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

          UYAP Entegrasyonu