Dava, tedbir nafakası istemine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 166. maddesinin ikinci fıkrası ayrı yerlerde açılan ve aralarında bağlantı bulunan davaların birleştirilmesini düzenlemiştir. Buna göre aralarında bağlantı olan davalar ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise, bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. Bu durumda, ilk mahkemenin ikinci mahkemede birleştirme kararı usul ve yasaya aykırıdır. Ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması (Md.195-201) hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 166. maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır....
(TMK md. 197) Yapılan incelemede; dinlenen davacı tanık beyanları ile davalı erkeğin, davacı kadının ve müşterek konutun ihtiyaçlarını karşılamadığı, üçüncü bir kişi ile birlikte Yalova'da yaklaşık 20 yıldır evlilik dışı birliktelik yaşadığı, bu suretle birlik görevlerini yerine getirmediği, bu sebeplerle TMK'nın 197. maddesi gereğince tedbir nafakası koşullarının oluştuğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md. 4) birlikte değerlendirildiğinde davacı kadın lehine aylık 1000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle karar usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Mahkemece; tanık anlatımları ile davacının ayrı yaşamakta haklı olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı yönünden tedbir nafakası isteminin reddine, müşterek çocuk yönünden ise tedbir nafakası isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayrı yaşamda haklılık nedenine dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir (TMK. md. 197). Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda; dava dilekçesi ile davalı hakkında Kale Sulh Ceza Mahkemesinde dava açıldığı ileri sürülmüş, ayrıca bu dava dosyası davacı tarafça delil olarak bildirilmiştir. Ne var ki mahkemece, delil olarak bildirilen dava dosyası celbedilip incelenmemiş, eksik inceleme ile karar verilmiştir....
Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına (TMK 175 md.) hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 2-Davalı-davacı kadın eş, Türk Medeni Kanununun 197/1. maddesi uyarınca açtığı birleşen bağımsız tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta haklılığını ispatlaması gerekir. Yukarıda birinci bentte açıklandığı üzere; davalı-davacı kadın eş müşterek konutu kendiliğinden terk etmiş ve ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayamamıştır. O halde tedbir nafakası davasının reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.04.03.2015(Çrş.)...
Boşanma davasında (TMK. 169. md. gereğince) hükmedilen tedbir nafakası red kararının kesinleşmesi ile sona ereceğinden davacı eşin ayrı yaşamaya dayalı açtığı tedbir nafakası davasında ayrı yaşama olgusunun kanıtlanması halinde mükerrer olmayacak şekilde mahkemece; davacı lehine "hakkaniyet" ölçüsünde bir miktar tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu istemin tümüyle reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Tedbir nafakasında eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK md. 186/son) Davacı eşin ekonomik durumunun davalı (kocadan) daha iyi olması ya da aynı olması, davalı kocayı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece "hakkaniyet" ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir ( TMK. md. 4 ). Tüm bu hükümler ışığında, eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir ve birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır....
TMK 197 maddesi gereğince tayin edilen tedbir nafakası, evlilik birliğinin korunmasına ilişkin önlemlerden olup koşulların değişmesi halinde eşlerden birinin talebi üzerine kararda gerekli değişiklik yapılabilir. (TMK m.200) Bu nafakanın açıklanan niteliği gereği gelecek yıllarda artış miktarının karara bağlanacağına ilişkin bir düzenlemeye bu maddede yer verilmemiştir. Talep halinde gelecek yıllarda artış miktarı belirlenecek olan nafakalar iştirak (TMK m.182/3), yoksulluk (TMK m.176/4) ve yardım nafakası (TMK m.365/son)dır. Tedbir nafakası için bu mümkün değildir. Bu husus nazara alınmadan gelecek yıllarda artış miktarının karara bağlanması doğru bulunmadığından davalının bu yöne ilişkin istinaf isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir....
Davacı-karşı davalı kadının tedbir nafakası davasında; mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen duruma göre ayrı yaşamakta haklı olmadığı ve lehine Türk Medeni Kanununun 197. madde koşulları gerçekleşmediği halde; kadın yararına tedbir nafakasına karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. 3- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m. 169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı (koca) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı (kadın) ve müşterek çocuk ... için takdir edilen nafakaların, dava tarihinden boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar tedbir nafakası (TMK md. 169), boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren ise davacı (kadın) için yoksulluk nafakası (TMK md. 175), müşterek çocuk için ise iştirak nafakası (TMK md. 182/2) olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına...
Davacı kadın yararına TMK m.174/1-2 koşulları oluşmuştur. O halde, davacı kadın lehine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilmesi (TMK m.4, TBK m. 50 ve 52) dikkate alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği de sabit olduğuna göre, davacı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına (TMK m.175) hükmedilmesi gerekirken bu isteğin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 4-Davacı kadın tarafından 24.10.2014 tarihinde açılan Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası, davacı kadın tarafından 26.11.2014 tarihinde açılan boşanma davası ile birleştirilmiştir....