ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 30/09/2015 NUMARASI : 2014/17-2015/355 Uyuşmazlık ve hüküm; TMK.'nun 199. maddesi uyarınca davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması ve TMK.'nun 197. maddesi uyarınca tedbir nafakası istemine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 28.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; taraflar halen evli olup, davacı eş ayrı yaşamda haklılık nedeniyle kendisi ve fiilen baktığı müşterek çocuk için nafaka talebinde bulunmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle talep edilen nafakalar davacı kadın ve müşterek çocuk yönünden tedbir nafakası niteliğindedir. (TMK. md.197) Buna göre, mahkemece; davacı (kadın) ve müşterek çocuk yönünden hükmedilen nafakanın bakım nafakası olarak nitelendirilmesi doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükümde yer alan “...bakım nafakasının..." ifadesinşn çıkarılarak yerine "...tedbir nafakasının..." ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, HUMK'nun 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davada, ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak; davacı eş ve müşterek çocuk ... için ayrı ayrı aylık 350 TL tedbir nafakası istenilmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı eş için aylık 200 TL, müşterek çocuk için ise aylık 100 TL nafakaya hükmedilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyada davacı hakkında yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında; ev hanımı olduğu, çalışmadığı, gelirinin bulunmadığının tespit edildiği, müşterek çocuğun ise ..... .... ..... .....t Bölümü .... sınıf öğrencisi olduğu anlaşılmıştır. Davalının ise;...... emeklisi olduğu, emekli maaşının aylık 1300 TL olduğu, babasına ait evde kira ödemeden oturduğu, üzerine kayıtlı 2011 model aracının bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. TMK.nun 197. maddesi uyarınca, ayrı yaşamda haklı olan eş diğerinden tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği karı-koca birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır....
Aynı yasanın 197. maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanması halinde tedbir nafakası ile eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katkıda bulunmaları gerekir (TMK. Md.186 /son). Ayrı yaşamada haklı olan davacı eşin ekonomik durumunun daha iyi olması davalı (koca) yı tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmalıdır. Davada davacı kadının ev hanımı bulunduğu, davalının ise Almanya'dan emekli olup 930 TL maaş aldığı tespit edilmiştir....
O halde, davalı-karşı davacı (kadın) yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, mahkemece, tamamen kusurlu olduğu belirtilip, bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak yoksulluk nafakası (TMK.md.175) talebinin reddi doğru görülmemiştir. 3-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-karşı davacı (kadın) yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....
bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
Tüm bu kriterler ve Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmü dikkate alındığında davacı-karşı davalı-birleşen davacı kadın yararına aylık 1.000 TL tedbir-yoksulluk nafakası ve 25.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminat ile ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 600 TL tedbir-iştirak nafakası takdir edilmiştir. Birleşen dava TMK 'nın 197.maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakasına ilişkin olduğu, mahkemece de gerekçede doğru şekilde davanın bu niteliği kabul edildiği halde birleşen davada kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesi de doğru olmamıştır....
Bundan ayrı, ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK.nun 166.maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir (TMK. md.201). Diğer bir anlatımla, tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. O halde mahkemece, usulüne uygun birleştirme talebi bulunmadığından; talebin reddi ile davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davaların birleştirilmesine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir....
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 3-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....