-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. ...- Dava, iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkin olup, nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş ... uygulamalarına göre, ... tarafından açıklanan... oranında artışa karar verilmesi gerektiği, diğer taraftan dava dilekçesinde nafakanın her yıl artırılmasına ilişkin bir talep bulunmadığından, Mahkemece nafakanın her yıl (... ....)/... oranında artırılmasına dair hüküm kurulması doğru değil ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının .... bendinde yer alan "nafakanın her yıl (... ....)/... oranında artırılmasına" ifadesinin çıkartılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde ... atfıyla 1086 sayılı...
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı için aylık 200,00 TL, müşterek çocuk için aylık 200,00 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir. Somut olayda, mahkemece davacı yararına hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihi belirtilmemiştir. 28/11/1956 tarih ve 15 E.-15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakaya dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın hangi tarihten itibaren ödenmeye başlayacağının belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır....
Somut olayda, davalının yoksulluğu sona ermekle nafakanın kaldırılması veya tarafların boşanma davasında kararlaştırdıkları %30 arbş şartı İle nafaka miktannın ulaştığı nokta itibari ile ödenemez "katlanılamaz" hale geldiği iddia olunarak, indirilmesi talep olunmuştur. Davadaki asıl istem; nafakanın, her yıl yapılan artış miktarının (%30 oranının) yüksekliği nedeniyle nafaka miktarı ve artış oranının günümüze uyarlanmasına yöneliktir. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle taraflardan biri aleyhine kaza-namayacak derecede bozulmuşsa, taraflar; artık o akitle bağlı tutulmazlar, değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasa'nın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler. Sözleşmede kabul edilen nafakanın her yıl %30 arttırılması şartı ile davalı (nafaka alacaklısı); ülkede seyreden yüksek enflasyonun etkilerinden kurtulmayı amaçlamıştır....
Aile Mahkemesinin 2017/133 Esas ve 2018/109 Karar numaralı dosyası ile sonra erdiği, müşterek çocuğun velayetinin bu sefer davalı babaya verildiği, davacı tarafından açılan velayetin değiştirilmesi davası sonucunda ilk derece mahkemesince yeniden müşterek çocuk Zeynep'in velayetinin anneye verildiği saptanmıştır. Gerek sosyal inceleme raporu, gerekse tarafların iddia ve savunmaları ile idrak çağında olan müşterek çocuğun tercihi gözetildiğinde müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesi müşterek çocuk Zeynep'in menfaatinedir. İlk derece mahkemesinin davacının velayetin değiştirilmesi talebinin kabulüne ilişkin verilen kararında dosya kapsamında toplanan deliller uyarınca isabetsizlik bulunmamaktadır....
Nafakanın kesinlik sınırının belirlenmesinde hükmedilen nafakanın her bir birey için yıllık nafaka miktarı ayrı ayrı değerlendirilir. Müşterek çocuklar 02/05/2006 doğumlu Sevim, 18/02/2010 doğumlu İlker yararına ayrı ayrı bağlanan iştirak nafakası yıllık miktarı 250,00TLx12=3.000,00TL'dir. Dolayısıyla bu rakamlar, karar tarihindeki 5.880,00TL olan kesinlik sınırının altındadır ve karar istinaf talebinde bulunan davalı yönünden HMK nun 341/4 maddesi gereği kesin niteliktedir. Bu nedenle davalı tarafın iştirak nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurma talebinin de kesin karara ilişkin olması dikkate alınarak, HMK.'nun 341/4 ve 352- (1)-b maddeleri gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin Osmaniye 1....
Sayılı ilamı ile nafakanın 125TL'ye çıkartıldığını, küçük Raziye'nin lise üçüncü sınıfa gittiğini, ihtiyaçlarının müvekkilince karşılandığını, küçük çocuk lehine hükmedilmiş olan 125TL nafakanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılama noktasında yeterli olmadığını, müvekkilinin mevsimlik işçi olarak asgari ücretle çalıştığını, müvekkilinin annesi ve babası ile birlikte yaşadığını, evin ihtiyaçlarına katkıda bulunduğunu, müvekkilinin bakmakla yükümlü olduğu 21 yaşında geliri olmayan Hatice isminde bir kızının daha bulunduğunu, küçük Raziye'nin üniversiteye hazırlandığını, değişen ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nedeniyle nafakanın artırılmasının gerektiğini belirterek küçük T1 lehine hükmedilen nafakanın aylık 1.000TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda; Davacı yan nafakanın kaldırılmasını/bu olmadığı takdirde indirilmesini talep etmiştir. Taraflar arasında daha önce Aydın Aile Mah.nin 2010/1337 E-2011/1549 K.sayılı ve 21.03.2013 kesinleşme tarihli boşanma ilamı ile birlikte kadın lehine aylık 250 TL.yoksulluk nafakasına ve nafakanın gelecek yıllarda dava tarihi esas alınmak suretiyle her yıl üfe oranında artırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.Dolayısıyla eldeki dava tarihi itibarı ile nafakanın ulaştığı miktar aylık 250 TL.den daha fazla olmasına hatta mahkemece nafakanın kaldırılması ya da indirilmesi talebi reddedilmesine rağmen fiilen indirilmesi anlamına gelecek şekilde aylık 250 TL.üzerinden gelecek yıllarda artırılması şeklinde karar verilerek kendi içerisinde çelişkili ve infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm tesisi uygun olmamıştır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının anlaşmalı boşandıklarını ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, çocuk için aylık 1500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, nafakanın boşanmadan 2 yıl sonra yıllık TEFE oranında otomatik artırıma tabi tutulmasına karar verildiğini, davalının nafakayı 2019 yılı için 1780 TL ye 2020 yılı için 1975 TL'ye çıkardığını, oysa 2019 Haziran itibariyle nafakanın 1992,75 TL 2020 Haziran itibariyle nafakanın 2174,89 TL olarak ödenmesinin gerektiğini, çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, nafakanın çocuğun alışkın olduğu hayatı sağlayacak düzeyde olmasının gerektiğini, paranın alım gücünün düştüğünü belirterek nafakanın 2500 TL'ye çıkarılmasına, gelecek yıllar için artırım kararı verilmesine, davalının eksik ödediği nafaka miktarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2019/665 Esas 2019/643 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocuğun velâyetinin annesine verildiği, müşterek çocuk lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafakanın her yıl Ocak ayında TÜFE oranında arttırılmasına karar verildiği, davacı kadının asgari ücretle çalıştığı, davalının aylık 3.620,73 TL gelirinin bulunduğu, çocuğun aylık okul ödemesinin 1.000,00 TL olduğu, yıllık 800,00 TL kırtasiye ücreti verildiği, çocuk lehine hükmedilen nafakanın TÜFE artışı ile birlikte 590,00 TL olduğu, çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, tarafların sosyal ekonomik durumları gözetildiğinde nafaka miktarının yeterli olduğu, nafaka arttırım talebinin yerinde görülmediği" gerekçesiyle, davanın reddine, davalı lehine 4.080,00 TL vekâlet ücretine ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir....
.- 2012/137 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşandıktan sonra kendisinin yeniden evlendiğini, boşanma kararı ile davalıya yoksulluk nafakası ödediğini, bu nafakanın maaşından icra kanalıyla kesildiğini ve aylık 210 TL ödediğini, davalının özel bir işyerinde 2013 yılı Temmuz ayından beri sigortalı işçi olarak çalıştığını, buna rağmen halen nafaka almaya devam ettiğini ileri sürerek davalıya ödediği nafakanın iptaline ve 5 aylık nafakanın iade edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davalının asgari ücret seviyesinde gelir elde etmesinin kendisini yoksulluktan kurtaracak nitelikte olmadığını savunurak davanın reddini talep etmiştir....