Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA TÜRÜ :Nafakanın Artırılması- Velayet - Nafakanın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 79.50'ar TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.10.2011 (Pzt.)...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl davada nafakanın artırılması, birleşen davada nafakanın kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın yönünden kısmen kabulüne-birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 1,50 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 25.04.2016 günü oybirliğiyle karar verildi....

      O halde tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasındaki süre, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; mahkemece davacı kadının geçimi için gerekli ,davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK'nın 4. maddesindeki hakkaniyete ilkesi dikkate alınarak, az da olsa nafakanın bir miktar artırımına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 7 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

        Aile Mahkemesi’nin 2019/707 E., 876 K. sayılı kararı ile anlaşmalı olarak (TMK md.166/3) boşanmalarına, davalı kadın yararına aylık 1000,00TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, kararın 18/02//2020 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 23/06/2020 tarihinde açıldığı, mahkemece nafakanın değişen koşullar dikkate alınarak 800,00 TL’ye düşürüldüğü anlaşılmıştır. Somut olayda yoksulluk nafakasının kaldırılması şartları oluşmamakla birlikte tarafların sosyal ekonomik durumu, nafakanın niteliği, davacının azalan gelir durumu ve Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında mahkemece hükmedilen nafakanın miktarında bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle karar usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

        Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 2 yıldan fazla bir süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

        İştirak nafakasına hükmedilen nafaka arttırım davasının kesinleşme tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 1 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları, davalı babanın geliri, ekonomik sosyal düzeyi, davalı babanın da ortak çocuğun bakım masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunması, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen zaman, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; çocuğun menfaati üstün tutularak, nafakanın artırılmasında ve miktarında bir isabetsizlik bulunmamış, davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

        GEREKÇE : Dava, yoksulluk nafakasının kaldırılması ve müşterek çocuk Gizem için ödenen iştirak nafakasının iadesi ya da mahsubu talebine ilişkindir. Davalı kadın istinafında, yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluşmadığını, iştirak nafakasının kaldırılmasına yönelik bir dava yokken ayrıca icra dosyası getirtilmeden hiçbir hesaplama yapmadan gerekçesiz şekilde mahsup kararı verilmesinin de hatalı olduğunu bildirmiştir. 1- 492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Taraflar arasındaki dava anlaşmalı boşanma sonucu kadın yararına bağlanan nafakanın indirilmesine ilşkindir. Davada, anlaşmalı boşanma ile kabul edilen aylık 200- TL yoksulluk nafakasının, davalının yetim maaşı alması nedeniyle kaldırılması, olmazsa azaltılması istenilmiştir. Bilindiği üzere, TMK.mad.176/lV hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Aynı şekilde 331.madde uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” Somut olayda, taraflar anlaşmalı olarak 10/09/2015 tarihinde boşanmış ve onaylanan anlaşma gereğince aylık 600- TL yoksulluk nafakası verilmesi kararlaştırılmış, aradan yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra işbu nafakanın kaldırılması olmazsa azaltılması istemiyle dava açılmıştır. Kadının babası tarafların boşanma davası tarihinden önce 2009 yılında ölmüştür....

        Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davacıdan boşandıktan sonra yeni bir evlilik yaparak yoksulluk nafakasından muaf olduğunu, nafakanın kendiliğinden ortadan kalacağına sebep olacak bir durum olduğunu bildiğini, müvekkilinin davacıdan boşandığı tarihten itibaren hiçbir zaman nafaka talebi olmadığını, davacının ödemediği nafakanın kaldırılması talebinde bulunduğunu, nafakanın kaldırılması yönünde talepte bulunmasının usul noktası yerinde olsa dahi müvekkilinin vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacıdan nafaka alacağı olmasına rağmen bir kez dahi talepte bulunmayan müvekkilinin yoksulluk nafakasının kaldırılması davasında yüksek tutarla mağdur edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3- 169 E- 235 K....

        UYAP Entegrasyonu