Dairemizin kararlılık kazanan uygulamaları gözetilerek,davacının nafakanın kaldırılması olmadığı takdirde indirilmesi yönünde talebi olduğu da dikkate alınarak, TMK'nın 4. maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi nazara alınmak suretiyle, “çoğun içinde az da vardır ilkesi de nazara alınarak” davalının sosyo-ekonomik durumuna göre nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
-2- Davalı; boşanma ilamının 11/12/2013 tarihinde kesinleştiğini ancak davacının beyanında işten 08/12/2013 tarihinde işten çıkarıldığını beyan ettiğini, davacının buna karşın bu hususu temyiz konusu yapmadığını, davacının dava devam ederken mevcut olan ekonomik durumunun kötü olduğunu bu davada ileri süremeyeceğini, davacının geçici olarak bir kaç ay işsiz kalmasının nafakanın kaldırılması ve indirilmesi için geçerli bir neden olmadığını, davacının iyi niyetli olmadığını, alacaklar yönünden icra takibi başlattıklarını, davacının adresine tebligat yapamadıklarını, halen arkadaşının yanında kaldığını beyan ettiğini ve kira ödemesinin mümkün olmadığını, şahsi borcunun nafakanın kaldırılması ile irtibatlı olmadığını, ekonomik koşullar ve çocuğun ihtiyaçları dikkate alındığında nafakanın artırılması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir....
durum olarak da kabul edilmemiştir. (26.12.2001 gün ve 2001/2-1158 E.-1185 K.ve 28.2.2007 gün ve 2007/3-84 K.sayılı kararlarında olduğu gibi) Somut olayda davalının çalıştığı sabit ise de, çalışması karşılığında elde ettiği gelir asgari ücret seviyesinde olup, onu yoksulluktan kurtarmadığı, ancak mali durumunun olumlu yönde değiştiği dikkate alınarak nafakanın hakkaniyete uygun bir oranda indirilmesi gerekirken, nafakanın tümden kaldırılması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın kaldırılması - indirilmesi, nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-karşı davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 2.20 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.04.2017 günü oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar davacı vekili TÜFE oranındaki artış nedeniyle nafakanın aylık 2.550,00 TL'ye çıktığını, müvekkilinin Şubat 2017 maaşının döner sermaye ile birlikte 5.150,70 TL olduğunu ve aylık 3.663,69 TL kredi ödemesinin olduğunu, hayatını idame ettirebilmek için ayda 1.000,00 TL borçlandığını belirterek nafakanın indirilmesi talebinde bulunmuş ise de, davacının doktor olarak çalıştığı, dava dilekçesine ekli Şubat 2017 maaş bordrosunda davacının aylık maaşının ek ödemelerle birlikte toplam 8.132,98 TL olduğu, ekonomik ve sosyal durum araştırmasında da davacının kira vermediği, tek başına yaşadığının tespit edilmesi karşısında nafaka ve kredi ödemeleri çıktıktan sonra dahi davacıya maaşından 1.919,29 TL kaldığı anlaşılmakla, davacının iştirak nafakasının indirilmesi talebinin haklılığı, hakkaniyet ve ahde vefa ilkesine uyarlığı yönünde başkaca bir iddia ve delil bulunmadığı, müşterek çocuk için hükmedilen nafakanın miktar itibariyle öngörülemeyen, katlanılamaz nitelikte olmadığı, dolayısı...
Somut olayda; kararı temyiz eden davacı tarafça, müşterek çocuk lehine hükmolunan iştirak nafakasının artış şartının kaldırılması ve ödenen aylık 309 TL iştirak nafakasının aylık 100 TL'ye indirilmesi ya da mahkemenin belirleyeceği makul bir miktara indirilmesi talep edildiği halde, mahkemece; bu talep aşılmak suretiyle, aylık nafakanın 500 TL olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Oysa, HUMK.'nun 74. maddesi (6100 sayılı HMK'nun 26. maddesi) gereğince hakim, iki tarafın iddia ve savunmalarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Hal böyle olunca, mahkemece; davacı tarafın talebi ile bağlı kalınarak, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; talebin aşılması suretiyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup , bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece yoksulluk nafakasının indirilmesi talebinin reddine ve %50 artış oranının iptaline karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Somut olayda mahkemece nafakanın artış oranının iptalinin hangi tarihten itibaren geçerli olacağı belirtilmemiştir. 28/.../1956 tarih ve ... E.-... K. sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakanın artış oranının iptaline dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın artış oranının hangi tarihten itibaren uygulanmayacağının belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. ....
Asliye (Aile ) Hukuk Mahkemesinin 28/12/2006 gün 2006/711 Esas 2006/730 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları; sözkonusu karar ile müşterek çocuk Barış için aylık 200.TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafakanın boşanma protokü uyarınca yıllık %20 artışına karar verildiği; iştirak nafakasının kaldırılması veya indirilmesi istemiyle açılan iş bu davanın yaklaşık dokuz yıl sonra açıldığı, davalı annenin işçi olarak çalıştığı, aylık 940.TL gelirinin olduğu, aylık 1000.TL kira ödediği, davacının ise sosyal ve ekonomik araştırmasının adreste bulunmadığından yapılamadığı anlaşılmıştır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların anlaşarak boşandıklarını, bizzat davacı vekilinin hazırladığı protokolün sonuçlarının davacı tarafından bilinmemesinin mümkün olamayacağını, boşanma kararından sonra davacı tarafın nafaka yükümlülüklerini yerine getirmediğini, nafakanın yarısını ödediğini ve harici bir anlaşmada olmadığını, maddi durumunun sıkıntılı olduğunu iddia eden davacının bu süreçte yeni bir evlilik için para bulabildiğini, davacının seyahatleri ve yaşam tarzının maddi olarak yetersiz olmadığını da gösterdiğini, davalı annenin ise ekonomik kriz bahane edilerek işten çıkarıldığını halen müşterek çocuğun nafaka dışında herhangi bir gelirinin bulunmadığını, davacının maaş durumunun iddiasından daha yüksek olduğunu, yine davacının protokol de yazılmasına karşı çocuğun eğitim giderlerinin yarısını karşılamak konusunda üzerine düşeni de yerine getirmediğini, nafakanın indirilmesi ve protokol maddelerinin değiştirilmesi şartlarının gerçekleşmediğini belirterek...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Uyuşmazlık, nafakanın indirilmesi ile birlikte baba ile şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesinden ibarettir. Davalı, mahkemenin şahsi ilişki tesisine ilişkin hükmünü temyiz etmiştir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 2.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....