TMK'nun 176/son maddesine göre; Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Davacı, dava dilekçesinde; gelecek yıllara yönelik nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasını talep etmiştir....
Mahkemece; nafakanın arttırılması davasının kısmen kabulü ile, davacı kadının halen almakta olduğu 100 TL yoksulluk nafakasının 350 TL'ye yükseltilmesine, öte yandan nafakanın kaldırılmasına ilişkin karşı davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı (karşı davacı) vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK.'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen nafaka miktarı ... olup, TMK'nun ....maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....
Mahkemece, davacının talebi olmadığı halde nafakanın "ÜFE" oranında artırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 2. fıkrasındaki "ileriki yıllarda nafakanın TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılarak davalı tarafından davacıya ödenmesine" cümlesinin hükümden çıkarılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 3.00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 09.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece; aylık 75 TL iştirak nafakasının aylık 275 TL artırılarak, 350 TL olarak tespiti ile nafakanın dava tarihinden itibaren davalıdan tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemenin kısa kararında; ''Belirlenen bu nafakanın her yıl %10 oranında artırılarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine'', gerekçeli kararın gerekçe kısmında da, nafakanın ''sonraki yıllara ilişkin olarak da %10 oranında artırılmasına dair karar verilmek suretiyle'' ibareleri bulunmakta, ancak gerekçeli kararın hüküm fıkrasında nafakanın sonraki yıllara ilişkin olarak %10 artırılmasına dair herhangi bir ibare yer almamaktadır. Bu haliyle gerekçe ile hüküm arasında sonuca etkili çelişki bulunmakta olup, bu durum usul ve yasaya aykırıdır. 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas- 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunması hali bozma nedeni oluşturmaktadır....
Ancak, hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin davacı tarafından herhangi bir talep olmaksızın nafakanın tefe- tüfe oranında oranında her yıl artışa karar verilmesi doğru değilse de; bu konunun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 1. maddesindeki son cümle olan “nafakanın TEFE-TÜFE oranında her yıl arttırılmasına,” ifadesinin çıkartılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Aile Mahkemesi'nin 2015/116 esas sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiğini belirterek müşterek çocuk için aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı erkek vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk için 23.12.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir. Davalı erkek vekili; hükmedilen iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı kadın vekili, katılma yoluyla sunulan istinaf dilekçesinde; hükmedilen iştirak nafakası miktarının az belirlendiğini ve nafakanın gelecek yıllarda artırılması hususunda hüküm kurulmamasının hatalı olduğunu ileri sürmek suretiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; iştirak nafakası istemine ilişkindir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Protokolünün Uyarlanması (Nafakanın Kaldırılması) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından açılan nafakanın kaldırılması davasında, ilk derece mahkemesince anlaşmalı protokolde kararlaştırılan aylık 1.000Euro nafakanın 200 Euroya düşürülmesine ve protokoldeki diğer hususların kaldırılmasına karar verilmiş, tarafların istinaf kanun yoluna başvurusu üzerine kadının vekalet ücretine ilişkin istinafı kabul edilerek, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. Taraflar hükmü temyiz etmiştir. Ne var ki, davalı kadının, temyize konu miktar üzerinden nispi harcı yatırması gerekirken maktu harç yatırdığı anlaşılmaktadır....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davalının (nafaka yükümlüsünün) tespit edilen aylık gelir durumu nazara alındığında; takdir edilen tedbir nafakası miktarı çok az olup, TMK’nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "aylık 250 TL nafakanın" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık 400 TL nafakanın" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 30.40 TL.bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.07.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına,nafakanın niteliğine ve özellikle de davalının ödeme gücüne göre hükmedilen nafaka miktarı fazla olup, TMK.’nun 4. maddesinde vurgulanan “hakkaniyet”ilkesine uygun değilse de,bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 2 nolu paragrafında yer alan “ aylık 300 TL. tedbir nafakası “ sözlerinin yerine “aylık 200 TL. tedbir nafakası “ sözlerinin yazılarak , aynı paragrafta yer alan “ 500 TL. nafakanın “sözlerinin yerine “ 400 TL. nafakanın “ sözlerinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 30.40 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve özellikle boşanma davasına ilişkin hükmün kesinleşmesine kadar davacının ayrı yaşama hakkına dayalı olarak tedbir nafakası alabileceği gözetildiğinde nafakanın, boşanma kararının kesinleşmesinden önce açılan nafakanın kaldırılması dava tarihinden (20.03.2008) itibaren kaldırılması yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “dava tarihi olan 20.03.2008 tarihinden” ibarelerinin karar metninden çıkartılıp yerine “boşanma kararının kesinleştiği 13.05.2009 tarihinden” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 1.55 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 25.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....