iadesiyle, nafakanın kaldırılmasını, bu talep yerinde görülmezse nafakanın aylık 5.000,00 TL'ye indirilmesini talep etmiştir....
Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi talebine ilişkindir. TMK'nın 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde; nafaka miktarının değiştirilmesi yada kaldırılması istekle rinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Davacı, yukarıdaki yasa hükmü gereğince davalının çalışmaya başladığı ve yoksulluğu nun son bulduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını,mümkün olmadığı takdirde indirilmesi talebinde bulunmuştur. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir....
ilişkin talebin reddiyle ilgili verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olup, davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının reddi ile artırıma ilişkin verilen hükmün ONANMASINA, 2) Birleştirilen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;Tarafların gelir durumları, çocukların yaşları, eğitim durumları ve genel ihtiyaçları doğrultusunda, ödenen iştirak nafakasının indirilmesi hakkaniyete uygun bulunmamış, davanın iştirak nafakasının indirilmesi yönünden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Hal böyle olunca mahkemece; öncelikle nafaka yükümlüsü davacının ekonomik ve sosyal durumu etraflıca araştırılarak, davacının ekonomik durumuna ilişkin sosyal ekonomik durum araştırma sonuçları ile tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi, ardından davalının asgari ücret düzeyinde gelirinin olmasının yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmeyeceği göz önünde bulundurularak, davacının nafakanın kaldırılmasına yönelik talebinin reddine karar verilmesi, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı (çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince) nazara alınarak, nafakanın indirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak, gerekli görülür ise nafakada makul oranda bir indirime gidilmesi gerekirken; eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçeyle yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir....
Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması-indirilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesinde; Kadıköy 2. Aile Mahkemesinin 11.10.2011 tarih, 2011/496 Esas ve 2011/890 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, Mahkemece davalı lehine aylık 2.600 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar Mert Baran ve Ata Berk lehine ayrı ayrı 1.200 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ancak işsiz olduğunu geçimini ailesinin yardımı ile sağladığını, 5.000 TL nafakayı ödeyebilmesinin mümkün olmadığını belirterek nafakanın kaldırılmasını, olmadığı takdirde 1.000 TL ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, nafakanın indirilmesi için gerekli yasal koşulların oluşmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı TMK.nun 175.maddesi gereğince, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Aynı kanunun 176/4.maddesinde ise; “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir”. Anılan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir....
Şimdi ise, bu dava ile ödeme güçlüğü içinde bulunduğunu ileri sürerek nafakanın indirilmesini talep etmektedir. Davaya konu edilen nafaka, taraflar arasındaki boşanma davası sırasında mahkemece kabul edilen protokol ile belirlendiğine göre taraflar bu protokol esaslarına uymakla yükümlüdürler. Bu protokolün değiştirilebilmesi için, ekonomik şartlarda, tarafların kendilerinden beklenemeyecek derecede olağanüstü değişikliklerinin olması gerekmektedir. ./.. Somut olayda, tarafların durumlarında yukarıda açıklanan değişiklikler bulunmayıp, protokolün yapılmasının üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olması da düşünüldüğünde, davacının, nafakanın indirilmesi talebinde bulunması, iyiniyet kuralları ile bağdaşmamaktadır. O halde mahkemece, yukarıdaki ilke ve esaslar gözetilerek, iştirak nafakasının indirilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....
Davacı vekili, davacının davalıdan alacaklı olduğunu, borçtan kurtulmak ve alacaklı davacının zarara uğraması amacıyla davalının, dahili davalı olan eşinden ... 6.Aile Mahkemesi’nin 2013/401 esas 2013/561 karar sayılı ilamıyla 28/05/2013 tarihinde boşanmasına rağmen daha sonra davalı aleyhine boşandığı eşi tarafından açılan nafakanın artırılması davasının davalı tarafından kabul edildiğini, davalının maaşının tamamını karşılar nitelikte hüküm altına alınan nafaka nedeniyle davacının alacağına kavuşmasının engellendiğini, davalı ile dahili davalının aralarında anlaşarak muvazaalı olarak nafakanın artırılması davasını ikame ettiklerini belirterek davalının ödediği nafakanın indirilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; muvazaa iddiasının ispatlanamadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dava; nafakanın kaldırılması olmadığı taktirde indirilmesi talebine ilişkindir. Nafaka davaları, Adli Tatilde de görülen davalardandır. (HMK md. 103/1-b). Mahkeme hükmü davalı tarafa, 19.07.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 05/08/2016 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafakanın indirilmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK. nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2012 tarihinden itibaren 1.690 TL. ye çıkarılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3-169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır.Hüküm, yıllık nafaka (farkı) miktarı itibariyle kesin niteliktedir....