Davalı vekili duruşmada; kendilerinin ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davada nafakanın arttırılmasına ilişkin kararın kesinleştiğini, burada hükmedilen ayrı ayrı 100,00 TL'lik nafakanın bağımsız iştirak nafakası olarak değerlendirilebileceğini, her ne kadar hüküm kısmında arttırılması şeklinde söylenmiş ise de, bu nafakanın iştirak nafakası olduğundan 100,00 TL üzerinden devam etmesinin gerektiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir....
Somut dosyada, davacının davalı yayın kuruluşuna ait dergilerde art direktör olarak çalıştığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Kanun’un “Hukukun Uygulanması” başlıklı 33. maddesi ile hakimin Türk hukukunu re'sen uygulayacağı hüküm altına alınmıştır. Buna bağlı olarak hukukî tavsif hakime ait olup, tarafların talep ve iddiaları ile bağlı değildir. Başka bir değişle, hakimin uyuşmazlığa tatbikî gereken hukuk normunu re'sen dikkate alması gereklidir. Dosya kapsamından 5953 sayılı Basın İş Kanuna tabii çalıştığı anlaşılan davacının, taleplerinin bu Kanun kapsamında değerlendirilip hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece uyuşmazlığa tatbikî gereken mevzuatın hatalı tespiti ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir....
Katılan MSG Meslek Birliği ile şikayetçi MESAM Meslek Birliği'nin hak sahibi oldukları eserlerin, sanığın sahibi ve yetkilisi olduğu Uşak Art Reklam isimli kanalda hak sahiplerinin izni dışında umuma iletilmesi suretiyle atılı suçun işlendiği anlaşılmakla, sanık hakkında TCK'nin 43/2. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamış; Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas- 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı hükümler iptal edilmiş ise de bu hususun infaz aşamasında dikkate alınabileceği ve gerekçeli karar başlığında şikayetçi MESAM Meslek Birliğinin katılan sıfatıyla gösterilmiş olması hususunun mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olduğu kabul edilmiştir....
Ancak yukarıda ifade edildiği üzere, davacının toplu ... sözleşmesinin art etkisi nedeniyle ... sözleşmesi hükmü olarak sadece akçalı alacaklardan yararlanması mümkün olup yürürlüğü sona eren toplu ... sözleşmesinin art etkisi kapsamında ücret zammı talep edilemeyeceğinden, art etki dikkate alınarak zamlı ücret hesabı ile zamlı ücrete göre fark alacakların hesaplanıp hüküm altına alınması hatalı olmuştur. 4. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, talep konusu 01.01.2019-25.03.2019 tarihleri arasındaki dönem bakımından da işçilik alacaklarının, 03.09.2019 tarihinde Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan 01.01.2019-30.11.2020 yürürlük süreli toplu ... sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak hesaplandığı görülmektedir. Ne var ki dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş, sürecin anlaşamama ile sonuçlanması üzerine 17.05.2019 tarihli son tutanak dava dilekçesine eklenerek 10.....2019 tarihinde işbu dava açılmıştır....
Davacı lehine hükmolunan ilk nafaka tarihinin 19.01.2001 olup; sözkonusu ilamla davacı lehine aylık 50.000,00 TL, müşterek çocuk lehine aylık 30.000,00 TL ye hükmolunduğu, sözkonusu nafakanın 26.09.2002 tarihinde müşterek çoçuk için 50.000,00 TL, davacı için 75.000,00 TL ye çıkarıldığı; 3.artışın ise 29.03.2005 tarihinde yapıldığı ve sözkonusu tarihte davacı lehine hükmolunan nafakanın 125.00 TL; müşterek çoçuk için hükmolunan nafakanın 75.00 TL ye çıkarılmasına dair karar alındığı ve sözkonusu ilamla nafakanın her yı... tarafından yayınlanan... oranında arıtırılması yönünde karar alındığı anlaşılmıştır. Ancak, somut olayda; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile ...'in yayınladığı... artış oranları nazara alındığında takdir edilen miktar çok olup, TMK.'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....
Mahkemece; tarafların anlaşmalı boşandıkları, anlaşma protokolü gereğince çocuk için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafakanın müteakip yıllarda TÜFE-TEFE artış oranlarının toplamının yarısı oranında artırılmasına karar verildiği, anlaşma protokolünün mahkemece tasdik edildiği, davacının buna göre hesaplama yapıp icra kanalı ile nafakanın tahsilini isteyebileceği, bunun dışına çıkılarak artış yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir. Temyize konu uyuşmazlık; anlaşmalı boşanma protokolü ile miktarı ve gelecek yıllardaki artış oranı belirlenmiş nafakanın, sözleşme hükmünün dışına çıkılarak artırılıp artırılamayacağı noktasında toplanmaktadır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafların Ereğli (Konya)Aile Mahkemesinin 23.03.2021 tarih ve 2020/68 Esas 2021/304 karar sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek çocukları Alperen Göksel ile Serra Göksel'in velayetleri müvekkilime verildiğini, müvekkilim lehine 350,00TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuklar lehine ayrı ayrı 250,00'şer TL iştirak nafakası hükmedildiğini, hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını, müvekkil lehine hükmedilen nafakanın 750,00TL'ye müşterek çocuklar lehine hükmedilen nafakanın ayrı ayrı aylık 750,00'şer TL ye yükseltilmesini, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nafakanın Kaldırılması ve Artırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm asıl dava yönünden nafakanın kaldırılması veya azaltılması, karşı dava yönünden nafakanın artırılması istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.27.01.2013 (Pzt.)...
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının, 2011 yılında nafakanın arttırılması için.... 2. Aile Mahkemesine dava açtığını, bu dava sonunda ödenen nafakanın 225,00.TL'sına çıkarıldığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,.... 2. Aile Mahkemesinin 2011/175 Esas 2011/207 Karar sayılı hükmü ile nafakanın 225 TL ye çıkarıldığı, takip eden yıllarda nafakanın ÜFE oranında arttırılarak devamına karar verildiği, mahkeme kararına göre davacının ÜFE oranında nafakayı arttırarak davalıdan icra yoluyla talepte bulunabileceği, bu durumda davayı açmakta hukuki menfaati olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir. TMK.'nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacının branda ticaretiyle uğraştığı,aylık gelirinin 2000-2500 TL civarı olduğu,davalının ise bir tekstil firmasında asgari ücretle çalıştığı tespit edilmiştir. Nafaka alacaklısı kadının aldığı asgari ücretin; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının asgari ücret ile çalışıyor olması nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır....