Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesinde, davalı tarafa ödenmesine karar verilen nafakanın kaldırılması, aksi kanaat halinde nafakanın indirilmesi talep edilmiş, mahkemece Bodrum Aile Mahkemesinin 2018/915 Esas 2020/130 Karar sayılı 29/01/2020 tarihli ilamı ile davacı lehine hükmedilen aylık 850,00.-TL nafakanın 250,00.-TL indirilerek aylık 600,00.-TL'ye düşürülmesine karar verilmiş olup, nafaka indirim miktarı 250,00.-TL x 12 = 3.000,00.-TL'dir. Somut olayda; davalı taraf kabul edilen (düşürülmesine karar verilen) miktar yönünden (3.000,00.-TL) istinaf isteminde bulunmuş olup, istinaf konusu edilen nafaka indirim miktarı hükmün verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altındadır. Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen bu karara karşı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulamaz....

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 04/06/2021 NUMARASI : 2020/707 ESAS 2021/426 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Kaldırılması) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalarının kabulü ile ilgili nafakanın kaldırılmasını, bu taleplerinin kabul olmaması durumunda ise nafaka miktarının ölçülü bir şekilde azaltılmasını, Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin nafakasının kaldırılması halinde yoksulluğa düşeceğinin kesin olması göz önünde bulundurularak açılmış olan bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talebinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir....

Diğer yandan; nafakanın niteliğine ve özellikle de önceki nafakanın takdir edildiği 10.11.2006 ile bu eldeki davanın dava tarihi olan 30.12.2009 tarihleri arasında geçen zamandaki ekonomik göstergelerdeki değişim ve TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranı üzerinde nafaka artırılmış olup, mahkemece endeks üzerinde nafaka artırmanın gerekçelerinin de kararda gösterilmeden hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davada; tarafların 2002 yılında anlaşmalı boşanmayla müşterek çocukları... için hükmedilen 2000 TL iştirak nafakasının 2006 yılında 4000 TL'ye yükseltildiği davacı (baba) nın nafakayı mevcut haliyle ödemede zorlandığı, ekonomik anlamda zor durumda olduğu için iştirak nafakasının 500 TL indirilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece, tarafların birbirine yakın gelire sahip oldukları, çocuğun ihtiyaçları da değerlendirilerek aylık 4000 TL olan nafakanın aylık 1500 TL'ye indirilmesine karar verilmiş olup hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

      Somut olayda; çoğun içerisinde az da vardır kuralı gereğince, kaldırma indirmeyi de kapsadığından mahkemece nafakanın tamamen kaldırılmayıp, yazılı şekilde bir miktar indirilmesi doğru ise de, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına günün ekonomik koşullarına, nafakanın niteliğine, davacı kocanın önceye nipeten belirlenen gelirine, davalı kadına bağlanan emekli aylığına göre mahkemece nafaka miktarından fazla indirim yapılmış olup, TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilişkisine uygun bulunmamış, davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır....

        Aile Mahkmesinin 2014/618 E, 2015/14 karar sayılı ilamı ile boşandıkları, tarafların müşterek çocuğu Taha Eren ERGÖKÇEK'in velayetinin davalı anneye verildiği, müşterek çocuk lehine 400 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, nafakanın her yıl hüküm tarihi esas alınmak üzere % 25 oranında artırılmasına karar verildiğini, 13/01/2015 tarihinde 400 TL olarak başlayan nafakanın iş bu dava tarihi itibariyle 1220,70 TL olduğunu, davacının ekonomik durumu nedeniyle bu nafakayı ödeyemez duruma geldiğini, boşanma tarihinde çalıştığını ancak 2019 yılın Eylül ayından beri işsiz olduğunu, 27/01/2020 tarihinde yeniden evlendiğini, hem borçları hem de maddi yükümlülüklerinin arttığını, buna karşı davalının çalışmaya başladığı, boşanma tarihinden bu yana gelirinde artış olduğunu gerekçeleri ile müşterek çocuk yararına hükmedilmiş olunan nafakanın kaldırılması ya da azaltılmasını ayrıca boşanma ilamında belirlenen artım miktarının azaltılmasını talep etmiştir etmiştir....

        Somut olayda; tarafların Aksaray 1.Aile Mahkemesinin 2013/50 Esas, 2014/280 Karar sayılı ilamıyla boşandıkları; sözkonusu karar ile davalı lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiği; kararın 06/02/2015 tarihinde kesinleştiği, nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemiyle açılan iş bu davanın 06/07/2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davacının ekonomik durumunda herhangi bir kötüleşme olduğu, davalının da ekonomik durumunda herhangi bir artış ve iyileşme bulunduğu ispat edilemediği, dolayısıyla tarafların sosyal ekonomik durumunda nafakanın kaldırılmasını ya da azaltılmasını gerektirecek bir değişiklik yaşanmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda şartları itibariyle oluşmayan nafakanın kaldırılması veya azaltılması davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....

          Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacının emekli olduğu ve 1620 TL maaş aldığı evinin kirada olup aylık 700 TL kira geliri elde ettiği; davalının ise, emekli olup 940 TL maaş aldığı anlaşılmaktadır. Nafaka alacaklısı kadının, aldığı 250 TL nafaka ile aldığı emekli maaşının; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu, yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davacının, emekli olması nedeniyle ekonomik durumundaki kötüleşme ise; nafakanın kaldırılmasına değil, artırılması veya azaltılmasına etki edecek olgulardandır....

            Davacı dava dilekçesi ile iştirak nafakasının indirilmesi talebi kabul edilmediğinde, üfe oranında artış kararının kaldırılmasını talep etmiş ise de; nafakanın gelecek yıllarda artış oranının belirlenmesini isteme hakkının nafaka alacaklısına ait olduğu, nafaka alacaklısının her yıl nafaka artış davası açmak yerine nafakanın gelecek yıllarda üfe oranında arttırılmasına karar verilmesini istemesinde hukuki menfaatinin bulunduğu, nafaka artış davalarında aradaki dengenin korunması açısından nafakanın ÜFE oranındaki artış miktarının da dikkate alınması gerektiği yönündeki Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocukların ihtiyaçları, ÜFE artış oranı dikkate alındığında, çocuklar için hükmedilen iştirak nafakasının yerinde ve yeterli olduğu anlaşıldığından; davacının üfe artış kararının kaldırılmasına ve iştirak nafakasının indirilmesine yönelik istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            UYAP Entegrasyonu