Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ın dinlenmediğini, derdestlik itirazlarının olduğunu ve değerlendirilmediğini, davacıların 9 yıldır torunlarını arayıp sormadıklarını, kişisel ilişkinin çocukların psikolojilerini bozacağını, boşanma kararında dahi babaları ile kişisel ilişki kurulmadığını, çocuklar ile davacılar arasında kişisel ilişki düzenlemesinin müvekkilinin ve çocukların hayatını tehlikeye sonuçlarının olduğunu, davacıların müvekkili ve çocukları kaçırmakla tehdit ettiğini, onları takip edip huzurlarına kaçırdığını, dava dilekçesindeki iddia ve vakıaların aynen tekrar ederek davanın basit bir kişisel ilişki tesisi davası olmadığını, bir annenin çocuklarının hayatta kalması ve sağlıklı bireyler olması için tek başına mücadele verdiğini, çocukların üstün menfaatinin kişisel ilişki tesisine yer olmadığına dair verilecek karar olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1....

    Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, tarafların ortak çocukları ... ve ... ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasının çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı, babanın çocuklarla kişisel ilişki kurmasına engel teşkil edecek ve davanın reddini gerektirecek bir durumun ispatlanıp ispatlanmadığı ve kişisel ilişki sürelerinin uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 182 nci, 323 üncü ve 324 üncü maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 3....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, çocuğun annesi ile birlikte kaldığı, davacının işbu davayı açarak kişisel ilişkinin belirgin ve düzenli olmasını istemekte hukuki menfaatinin olduğu, bu nedenle çocuk ile babası arasında kişisel ilişki tesis edilmesinde hata olmadığı, ancak İlk Derece Mahkemesi tarafından çocuk 2 yaşına gelene kadar ve 2 yaşından sonrası için aşamalı kişisel ilişki tesis edilmiş ise de, değişen koşullara göre müşterek çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebileceği, gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceği için bu şekilde yaşa bağlı olarak kademeli kişisel ilişki kurulması hatalı olduğu gibi her hafta pazar günü olacak şekilde kişisel ilişki tesisinin de annenin velayet hakkına engel olacağı, ancak gün içinde 3 saat kişisel ilişki tesisinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince...

      Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ortak çocuğun henüz çok küçük olduğu, bu nedenle baba ile yatısız olacak şekilde kişisel ilişki kurulması yerinde ise de, ortak çocuğun babadan uzun süre ayrı kalmasının çocuktaki aidiyet duygusunun sarsılmasına neden olabileceği, yatısız şekilde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatleri dikkate alındığında, ilişki süresinin yetersiz olduğu, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisini ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun saatleri kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerektiği, çocuk ile baba arasında yatısız olacak şekilde kişisel ilişki kurulması yerinde ise de, her hafta sonunu kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının hem çocuğun yararına olmayacağı, hem de velâyet sahibi olan annenin velâyet hakkını kullanmasında zorluklar çıkacağı, bu nedenle her hafta sonunu kapsayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle, tarafların...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Taraflar kişisel ilişki düzenlenmesini hakimin takdirine bırakmışlardır. Mahkemece düzenlenen kişisel ilişkinin temyiz edilmesi anlaşmalı boşanma koşullarının ortadan kalktığı anlamına gelmez. Velayeti anneye verilen müşterek çocuk 4.4.2002 doğumludur. 4 yaşındadır. Küçükle baba arasında kurulan kişisel ilişki yetersizdir. Baba ile küçük arasında onun bedeni ve fikri gelişimine zarar vermeyecek biçimde gece yatısına kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmaması doğru olmamıştır....

          Üçüncü kişilerin koşulları gerçekleştiği taktirde çocukla kişisel ilişki kurma hakkı mevcut ise de; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan genişlikte olması beklenemez. Ancak kişisel ilişki süresi aile bağlarını güçlendirmek ve geliştirmeye elverişli olacak yeterlilikte olmalıdır. Davacı amca ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması, her ne kadar babanın ölümünden sonra anne ile amca arasında babadan miras kalan taşınmazlarla ilgili sorun yaşandığı belirtilse de, kişisel ilişkiye dair ilamların maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmadığı, kişisel ilişki nedeniyle çocuğun huzurunun tehlikeye girmesi veya davacının bu hakkı amacına aykırı şekilde kullanması durumunda kişisel ilişkinin kaldırılması veya koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebileceği hususları dikkate alındığında ve de uyuşmazlığın çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini tehlikeye düşüreceğine ilişkin bir delil dosyada bulunmadığından doğrudur....

          Bu nedenle, davacı-karşı davalı babanın iştirak nafakasının arttırılması davasına ve ferilerine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Tarafların kişisel ilişki yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a-Davacı-karşı davalı babanın kişisel ilişki yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir....

            babaanne ve dedeyle görüşmesinin gelişimini olumsuz etkileyeceğine dair bir kanaatin oluşmadığının bildirildiği, çocuk ile davacılar arasında kişisel ilişki kurulmasına engel somut bir olgu veya iddia bulunmadığı gibi çocuğun anne ve babası arasında devam eden boşanma davasının davacılarla torunları arasında kişisel ilişki kurulmasına engel teşkil etmeyeceğinden, davacıların davasının reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava kişisel ilişki kurulmasına ilişkin olup, davacı taraf, kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını, amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK. md. 324/2). Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1). İlişkide anne/babalık duygularının tatmini yanında çocuğun bedensel, fikri, ruhsal, eğitsel, kültürel gelişimine yönelik yararı da gözetilir....

              Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı davalı baba ile çocuk arasında tesis edilen görüş günlerinin ve sürelerinin usul ve yasaya aykırı olduğu, söz konusu şahsi ilişki kararının hükümden çıkartılması yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece davanın kabulü ile davaya konu küçük Beren'in velayetinin davacı anneye verilmesine ve davalı baba ile çocuk arasında şahsi ilişki tesisine karar verilmiş ise de; davalı babanın yargılama sırasında velayet ve şahsi ilişki talebinin bulunmadığı gözetilmeden, mahkemece davalı baba ile küçük arasında şahsi ilişki düzenlemesi yapılmasının hatalı olduğu, ayrıca davalı babanın velayet ve şahsi ilişki konusunda her zaman dava açabileceği hususu göz önüne tutulduğunda, davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkeme kararının hüküm bölümünde bulunan, şahsi ilişki düzenlemesine ilişkin 2. maddesinin hükümden çıkarılmasına karar verilmesi...

              UYAP Entegrasyonu