TMK. nun 327. maddesinin 1. fıkrası; "Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.” hükmünü, 330. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesi; “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” hükmünü, 331. maddesi ise; “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” hükmünü düzenlemektedir. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, iştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana ile babanın mali durumlarına göre takdir edilir. Somut olayda; tarafların 19/10/2017 tarihinde kesinleşen ilam ile anlaşmalı olarak boşandıkları, 16/08/2012 doğumlu Rana Su'nun velayetinin babaya verildiği, çocuk lehine iştirak nafakası takdir edilmediği anlaşılmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/383 Esas, 2017/128 Karar sayılı ilamıyla çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının kaldırılması, çocuklar yararına aylık 600,00'er TL iştirak nafakasına hükmedilmesini istemiş, 14/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile nafaka taleplerini aylık 1.200,00'er TL'ye yükselttiklerini, ayrıca her yılın 9. ayında TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE oranlarının otomatikman uygulanarak nafakalar için artırım koşulu belirlenmesini talep etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiş talimatla alınan beyanında velayetlerin anneye verilmesini kabul ettiğini, aylık 300,00'er TL nafaka ödeyebileceğini bildirmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, velayetlerin değiştirilerek davacı anneye verilmesine, çocuklar için daha önce hükmedilen iştirak nafakalarının kaldırılmasına, dava tarihinden geçerli olmak üzere çocuklar yararına aylık 500,00'er TL iştirak nafakası ödenmesine, yargılama giderlerinin kabul ve ret oranında paylaştırılmasına, karar verilmiştir....
Somut olayda,yerel mahkeme; Ankara 8.Aile Mahkemesinin 2007/761 Esas ve 768 Karar sayılı dosyası kapsamında yer alan 10.07.2007 tarihli protokolün 4.maddesi gereğince, davalı babanın müşterek çocuğun eğitim ve öğretim masrafları için davacıya bıraktığı 156.000 TL tutarında parayı iştirak nafakasının toplu olarak ödenmesi şeklinde değerlendirmiş olsa da, TMK.'nun 182/2.maddesi gereği velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu yine anlaşmalı boşanma davasında davacının müşterek çocuk için nafaka istememiş olmasının daha sonra iştirak nafakası talep etmeye engel teşkil etmeyeceği , diğer taraftan müşterek çocuk için protokolle tazminat ödenmesinin davalı babayı iştirak nafakası ödemesi yükümlülüğünden kurtarmayacağı ancak bu husus nafaka miktarının tayininde göz önüne alınmalıdır. Mahkemece; yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
TARAFLARCA İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ ; Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin nafaka artırım kararının miktar itibarı ile fahiş olduğunu, istinaf konusu karar ile aylık 350,00 TL olan yoksulluk nafakasını aylık 2.000,00 TL'ye, yine aylık 150,00 TL olan iştirak nafakasını da aylık 1.500,00 TL'ye çıkarıldığını, söz konusu artışın gerek ülkemizdeki enflasyon oranı, gerekse müvekkilinin gelirinde meydana gelen artış göz önünde bulundurulduğunda orantısız ve fahiş olduğunu bu şekilde bir artış düşünüldüğünde yoksulluk nafakası 5,71 katına , iştirak nafakası ise 10 katına çıkarıldığını . Oysa müvekkilin gelirinin bu oranda artmadığını beyan ile ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE ; Dava; İştirak nafakası ve yoksulluk nafakası artırım istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Açıklanan nedenlerle, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası hükmedilmesinin ve miktarının yerinde olduğu değerlendirilerek davalının nafaka takdiri ve miktarına ilişkin istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı .. oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 13/01/2014 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar, yoksulluk ve iştirak nafakası bu karar ile takdir edilmiş, temyiz incelemesine konu nafaka artırım davası ise 02/09/2015 tarihinde açılmıştır. Ekonomik ve sosyal durum araştırma sonucuna göre davacı ev hanımıdır, baba yanında kalmaktadır; nafaka yükümlüsü davalı ise, elektrik teknikeridir, 1.200.00 TL maaş almaktadır. Boşanmadan sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat da edilmemiştir....
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi) TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda; Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında mahkemece hükmedilen nafaka miktarında isabetsizlik yoktur. Ancak hükmedilen nafakaya TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artışa tabi tutulması isabetsizdir....
Aile Mahkemesi'nin 2019/34 XX 459/97 K sayılı ilamı ile hükmedilmiş iştirak ve yoksulluk nafakalarının ÜFE artışı akabinde miktarlarının tespiti talebini içermekte olup, davacı tarafça yapılan ıslah akabinde iştirak nafakası yönünden iştirak nafakasının arttırılması davasına dönüştürülmüştür. Davacı tarafça iştirak nafakası yönünden ıslah talebinde bulunulmakla birlikte, yoksulluk nafakası yönünden ıslah işlemi yapılmamış, yoksulluk nafakasına ilişkin dava dilekçesindeki tespit talebinden açıkça feragat edilmemiş ya da açıkça vazgeçilmemiştir. Davacı tarafın yargılamanın 23/09/2021 tarihli celsesinde "iştirak nafakasının aylık 3.500,00 TL'ye yükseltilmesi olarak davanın ıslah edildiği, ancak yoksulluk nafakasına yönelik bir taleplerinin bulunmadığı" beyan edilmiş olup, söz konusu beyanın "yoksulluk nafakasına yönelik ıslah talebimiz yoktur" anlamı ile mahkemece değerlendirilmesinde isabetsizlik görülmemiştir....
Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisinde olan anne tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. TMK'nun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisinden yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Bu nedenle küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Somut olayda takibe konu Aile Mahkemesi'nin 07.03.2007 tarih ve 2005/60 Esas, 2007/99 Karar sayılı ilamında; Aylık 150,00 TL iştirak nafakasının davalıdan (.....'ten) alınarak davacıya (.....'...
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. (TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi ) TMK.nun 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır....