TMK.nın 328.maddesinde "Ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder" aynı kanunun 330.maddesi gereğince, iştirak nafakası miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. 20.03.2009 dava tarihinde 16 yaşında olan müşterek çocuğun eğitim ve bakım giderlerinin arttığı davacı annenin emekli hemşire, davalı babanın ise muhasebe memuru olduğu anlaşıldığına göre davacı annenin bakım borcu devam etmektedir. Çocuğa ödenen trafik tazminatı TMK'nun 330.maddesine göre "gelir" kapsamında olmadığından, davacı annenin TMK'nun 328.maddesi gereğince iştirak nafakası sorumluluğu devam eder. Bu nedenle davada iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkin koşullar oluşmadığından, mahkemece; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile aylık 250,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak nafakası istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 182/2.maddesi ile velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen anne babanın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün geliri gözönünde bulundurulmalıdır. Diğer taraftan nafaka takdirinde velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Yoksulluk ve iştirak nafakaları, aidiyetleri nitelikleri ve sonuçları itibariyle ayrı nafakalardır. Ayrı ayrı değerlendirilir. Artıralan yoksulluk nafakası aylık 75 TL, artırılan iştirak nafakası aylık 100 TL, ayrı ayrı olarak yıllık toplamı 1.400 TL'den azdır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı yasa ile değişik 427/2 maddesine göre miktar ve değeri 1.430 TL'yi geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin olarak verilen kararlar kesindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.4.2005 tarih ve 2005/3-169 E- 235K....
Somut olayda; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında takdir edilen iştirak nafakası artırım miktarı Medeni Kanunu'nun .... maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun olup, mahkemece iştirak nafakasının aylık 200,00 TL'ye çıkarılmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece takdir edilen yoksulluk nafakası artırım oranı fazladır....
İştirak nafakası her an doğup işleyen haklardandır. Davalı annenin, ibraname konusu 15.000 YTL'yi almadığı halde, velayeti kendisine bırakılmış iki küçük çocuğu için almak zorunda olduğu iştirak nafakasından( daha doğmamış bir haktan )feragat ederek, bu ibranameyi imzalaması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Davalı, ibranamedeki imzayı inkar etmediğine göre; ibranamede ödendiği belirtilen paranın davalı tarafından alındığının kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece; bilirkişi incelemesi yaptırılarak, ibraname tarihinden takip tarihine kadar ki süre içinde, tahakkuk edecek iştirak nafakası tutarının belirlenip, takip konusu alacak tutarı ve ibranamede tahsil edildiği bildirilen 15.000 YTL tutar da dikkate alınıp, davacının nafaka borcundan, bu bedeller mahsup edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Velayeti davacı annede bulunan müşterek çocuklar lehine aylık 100,00 TL iştirak nafakası takdir edildiği, her bir çocuk için ayrı ayrı bir yıllık nafaka miktarının 100,00 (100,00x12=1.200,00) TL'ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince miktar veya değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu anlaşılmakla, HMK 352 maddesi gereğince kesinlik sınırında kalan davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; iştirak ve yoksulluk nafakalarının yetersiz olduğunu belirterek, iştirak nafakasının 100 TL'den 400 TL'ye, yoksulluk nafakasının 150 TL'den 500 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; iştirak nafakasının 400 TL'ye, yoksulluk nafakasının 300 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/01/2015 NUMARASI : 2014/512-2015/59 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını,davacının nafaka ve tazminat talep etmediğini,boşandıktan sonra çocuğunun dünyaya geldiğini ileri sürerek; 1.000.00'er TL yoksulluk ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; boşanma davası sırasında istenmediği belirtildiğinden yoksulluk nafakasının, ortak çocuğun velayeti düzenlenmediğinden iştirak nafakasının reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesinde; tarafların Vize Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/180 Esas- 2011/52 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, davacı lehine 200 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuklar lehine de 150'şer TL iştirak nafakası bağlandığını, hükmedilen nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakalarının 500'er TL'ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacı ... ev hanımı olup çalışmıyor olması nedeniyle herhangi bir gelire sahip değildir. Müşterek çocuk ile birlikte çiftçilikle geçimini sağlayan ailesinin yanında yaşamaktadır. Iştirak nafakasına hükmedilen müşterek çocuk ise 2000 doğumlu ve ilköğretim öğrencisi olup eğitimi devam etmektedir....