Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı tarafından davacı aleyhine iştirak nafakası alacağı için icra takibi başlatıldığını, davalının reşit olduğunu, iştirak nafakası talep edemeyeceğini belirterek 6.205 TL nafaka borcunun bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevabında, davalının öğrenci olduğunu, nafakanın reşit olduktan sonra da devam edeceğini beyan etmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile davalının reşit olması nedeniyle davacının nafaka borcunun olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. ... Aile Mahkemesinin 17.06.2005 tarih, 2004/1251 E.- 2005/801 K.sayılı ilamı ile davalı lehine iştirak nafakasının 40 TL’den 175 TL’ye artırılmasına karar verilmiş, hüküm 13.12.2005 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı ...’nin nüfus kaydına göre 30.10.1988 doğumlu olup, 31.10.2006 tarihinde reşit olduğu ve ......
Somut olayda dosya içeriğinden; tarafların 2003 yılında boşandıkları; en son 13.01.2010 günü açılan nafaka artırım davası ile davacıya ödenen nafakanın aylık 200,00 TL'ye; müşterek çocuğa ödenen nafakanın 225,00 TL'ye çıkarıldığı, iş bu artırım davasının 30.04.2012 günü açıldığı, nafaka yükümlüsü davalının aylık 1.800,00 TL; nafaka alacaklısı davacının aylık 600,00 TL geliri bulunduğu; velayeti davacı annede bulunan 15.03.1998 doğumlu müşterek çocuğun öğrenci olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında mahkemece takdir edilen iştirak nafakası artırım oranında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının iştirak nafakası artırım oranına ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir....
Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabiidir. TMK'nun 328. maddesinde, anne ve babanın çocuğuna bakma mükellefiyetinin onun reşit olmasıyla sona ereceğinin, küçük reşit olduktan sonra eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabileceği açıklanmıştır. Somut olayda; iştirak nafakası alacaklısı Doğukan İlkgül 01.01.2000 doğumlu olup 01.01.2018 tarihinde 18 yaşını ikmal ederek reşit olduğundan, bu tarihte iştirak nafakası son bulmuştur. Bu nedenle Mahkemenin 01.08.2019 tarihli müdürlük kararının kaldırılmasına ilişkin şikayetin kabulü kararı yerindedir....
Her ne kadar ilk emekli maaşına haciz konulması talep tarihi 29/12/2020, borçlunun emekli maaşından kesinti yapılmasına muvafakat tarihi daha ileri bir tarih olan 16/04/2021 ise de davacı borçlu tarafından 5.386,07TL nafaka borcu bitene kadar emekli maaşından kesinti yapılmasına dair bilirkişi raporu kabul edilmiş olup taleple bağlı kalınarak müşterek çocukların iştirak nafakası alacağı bitene kadar emekli maaşından kesinti yapılması, nafaka borcu bittiğinde emekli maaşındaki haczin kaldırılması için davanın kısmen kabulü ile davacı borçlunun yoksulluk nafakası borcu bulunmadığından 09/08/2021 tarihli icra müdürlüğü kararının gerekçesinin kaldırılarak "müşterek çocukların iştirak nafakası alacakları devam ettiğinden talebin reddine" olarak icra müdürlüğü kararının düzeltilmesine" dair karar verildiği görülmüştür....
Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; müşterek çocukların yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. (TMK. nun 330/1. maddesi). TMK.nun 176/4.maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davada; davacı anne evlilik dışı ilişkisinden doğan ve davalı baba tarafından tanınan 26/04/2010 doğumlu kızı için davalı babadan aylık 750,00 TL nafaka talebinde bulunmuş, Mahkemece; davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek, 300,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahiyeti itibariyle istenilen nafaka iştirak nafakasıdır. Mahkemece, yanlış nitelendirme sonucu "tedbir nafakası” olarak hüküm oluşturulması doğru görülmemiştir....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren müşterek çocuk 1999 doğumlu....yararına aylık 300 TL, müşterek çocuk 2006 doğumlu.....yararına aylık 150 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca, nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli de dikkate alınır. Davada, boşanma davasında velayeti davacı anneye bırakılan müşterek çocuklar için iştirak nafakası talep edilmektedir....
Tüm dosya kapsamından; davacı vekilinin dava dilekçesi ile davacı ve üç müşterek çocuk yararına aylık 5.000 TL tedbir ve iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği, buna ilişkin başvuru harcı ve peşin nispi karar ve ilam harcını yatırmasına rağmen yargılamada davacı annenin kendisi için herhangi bir nafaka talebinin olmadığını, çocuklar için aylık toplam 5.000 TL iştirak nafakası talep ettiğini beyan ettiği, yine davacının ilk derece mahkemesinin 29/09/2020 tarihli celsesinde verdiği beyanında kendisi için herhangi bir tedbir nafakası talep etmediğini, sadece çocuklar için aylık 1.000'er TL tedbir ve iştirak nafakası talep ettiğini beyan etmesi karşısında; davacının kendisi yararına yoksulluk nafakası yönünden talebini somutlaştırmadığı, bu haliyle davacının kendisi için nafaka talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına (HMK madde 119/2) karar verilmesi ve davalı yararına vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiği halde, ilk derece...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından "...denetime ve hüküm kurmaya elverişli, bilirkişi Hasan Ali Sağlam'ın 11/10/2021 tarihli raporunda; Çerkezköy İcra Müdürlüğünün 2020/3971 Esas sayılı tedbir nafakası dosyası için 23.800,00.TL iştirak nafaka alacağı, 2.725,00TL ilam vekalet ücreti, 6.255,51TL toplam işlemiş faiz olmak üzere 32.780,51TL takip toplamı üzerinden ödeme emri gönderildiği, Çerkezköy 2....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka (farkı) miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 5.390,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada; müşterek çocuk Denizhan yararına iştirak nafakasının aylık 750,00 TL' ye çıkarılması talep edilmiş, mahkemece 550,00 TL nafakaya hükmedilerek, aylık 200,00 TL yönünden davacının talebi reddedilmiştir. Reddedilen iştirak nafakası miktarının yıllık toplamı 5.390,00 TL'yi geçmemektedir. Hüküm, reddedilen yıllık iştirak nafakası miktarı itibariyle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların, istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir (6100 sayılı HMK m.352)....