"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakalarının arttırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili; davacı ile davalının boşandıklarını, müvekkili için aylık 150,00 TL, müşterek çocuklar için ise aylık ayrı ayrı 100,00'er TL nafaka bağlandığını, daha önce açılan nafaka artırım davası ile müşterek çocuklar için bağlanan iştirak nafakasının aylık ayrı ayrı 150,00'şer TL'ye, müvekkili için bağlanan nafakanın ise aylık 250,00 TL'ye yükseltildiğini, mevcut nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, iştirak ve yoksulluk nafakalarının aylık ayrı ayrı 500,00'er TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisinde olan anne tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. TMK'nun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisinden yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Bu nedenle küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Somut olayda takibe konu Aile Mahkemesi'nin 07.03.2007 tarih ve 2005/60 Esas, 2007/99 Karar sayılı ilamında; Aylık 150,00 TL iştirak nafakasının davalıdan (.....'ten) alınarak davacıya (.....'...
Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Hakim, nafaka takdirinde; nafaka alacaklısı çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalı babanın gelir durumu arasındaki dengeyi kurarak, hakkaniyet ölçüsünde nafakaya karar vermelidir. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların 2010 yılında boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin anneye bırakıldığı, mahkemece iştirak nafakası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmediği; davacının platez eğitmeni olduğu, asgari ücret aldığı 500 TL kira ödediği malvarlığının olmadığı, müşterek çocuğun 2005 doğumlu olduğu; davalı babanın ise, astsubay olarak görev yaptığı, 3200 TL maaş aldığı lojmanda oturduğu ve aylık 280 TL kira ödediği anlaşılmaktadır....
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1.maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi) TMK.'nun 331.maddesine göre; Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda, mahkemece, iştirak nafakası artırım oranı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. ./.. -2- Somut olayda; davalı babanın emlakçı olduğu, iş çıktıkça çalıştığı, 1000.-TL kira ödediği, yeniden evlendiği ve bir çocuğunun daha olduğu, iştirak nafakasına 09.06.2011 tarihli karar ile hükmedildiği, daha önce artırılmadığı, eldeki davanın ise 31.08.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....
Yoksulluk ve iştirak nafakaları aidiyetleri, nitelikleri itibariyle ayrı nafakalar olup, bu nedenle davacı eş ve çocuklar ihtiyari dava ortağıdır. Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2011/22147 Esas, 2012/4699 Karar ve 27.02.2012 tarihli kararı- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2012/4119 Esas, 2012/7991 Karar ve 26/03/2012 tarihli kararı) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka( farkı) miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri 5.880,00 Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (6100 sayılı HMK m.341/2). Davada, arttırılan iştirak nafakası aylık 200,00 TL, yoksulluk nafakası ise yine aylık 200,00 TL olup, ayrı ayrı yıllık nafaka farkının toplamları 5.880,00 TL'yi geçmemektedir....
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderleri de göz önünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi) TMK'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir....
Mahkemece; davanın kabulüne, iştirak nafakasının aylık 600.00.- TL'ye yükseltilmesine ve her yıl .. oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 327/1.maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. (TMK. nun 330/1. maddesi) TMK nun 331. maddesine göre; Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. Somut olayda; küçük ..'...
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, çocuğun yaşı ve ihtiyaçlarına, nafaka takdirine ilişkin ilamın kesinleşme tarihi ile eldeki davanın açılış tarihi arasında geçen süreye, Üfe artış oranına ve Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre müşterek çocuk için takdir edilen nafaka miktarı uygundur. Mahkemece artırılan nafakanın iştirak nafakası yerine yoksulluk nafakası olarak davalıdan alınmasına karar verilmesinin maddi hata niteliğinde bulunup mahallinde her zaman düzeltilebileceğinin anlaşılmasına göre istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiş ve aşağıdaki karar tesis edilmiştir....
Davacı dava dilekçesi ile iştirak nafakasının indirilmesi talebi kabul edilmediğinde, üfe oranında artış kararının kaldırılmasını talep etmiş ise de; nafakanın gelecek yıllarda artış oranının belirlenmesini isteme hakkının nafaka alacaklısına ait olduğu, nafaka alacaklısının her yıl nafaka artış davası açmak yerine nafakanın gelecek yıllarda üfe oranında arttırılmasına karar verilmesini istemesinde hukuki menfaatinin bulunduğu, nafaka artış davalarında aradaki dengenin korunması açısından nafakanın ÜFE oranındaki artış miktarının da dikkate alınması gerektiği yönündeki Yargıtay'ın yerleşik uygulamaları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocukların ihtiyaçları, ÜFE artış oranı dikkate alındığında, çocuklar için hükmedilen iştirak nafakasının yerinde ve yeterli olduğu anlaşıldığından; davacının üfe artış kararının kaldırılmasına ve iştirak nafakasının indirilmesine yönelik istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....