WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Asıl davanın önlem nafakası, birleşen davaların ise evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı karşılıklı boşanma davası ve ferilerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Resen kamu düzenini ilgilendiren haller ile tarafların istinaf başvuru sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda ilk derece mahkemesi tarafından tüm delillerin toplandığı, usul hükümlerinin uygulanmasında hata edilmediği, tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve boşanma davalarının kabulü yönünde kurulan hükmün doğru olduğu ancak mahkemece belirlenen kusur tespiti, hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarında hata edildiği görülmüştür. Dosya kapsamına göre erkeğe yüklenen şiddet ve tehdit vakıaları sabittir. Şiddet vakıasını tanıklar teyit etmiştir. Tehdit vakıasının ise ceza dosyası ile erkeğin mahkum edilmesi nedeniyle sabit olduğu anlaşılmıştır....

Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere, yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde değildir. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysa ki, maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk T.: Aile Hukuku, C. 2, 15. Bası, İstanbul 2013, s. 302). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır....

    Nafaka talep edilen eşin kusursuz da olsa nafaka ödemekle yükümlü kılınması, yoksulluk nafakasının tazminat ya da cezadan farklı bir nitelik taşıdığını göstermektedir. Yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması, diğer bir ifadeyle kendi kusurundan kaynaklanmamak koşuluyla yoksul olmaması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlâki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir....

      gerekçesinin hatalı olduğu,kadın lehine boşanma istemli davalarda tedbir nafakasına hükmedilmesi bağımsız açılan önlem nafakası davasında nafakaya hükmedilmesini engellemediği gibi, talebi konusuz da kılmadığı, her iki davanın hukuki sebeplerinin ayrı olduğu, kadının ayrı yaşamada haklılığını ispat ettiğinden kadının birleşen önlem nafakasının reddine yönelen istinafının kabulü ile kadının birleşen önlem nafakası davasının kısmen kabulüne, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına, nafaka alacaklısının yaşına ve ihtiyaçlarına göre aylık 900,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir....

        Aile Mahkemesinin 2022/463 Esas sayılı dosyasında 21.09.2021 tarihinde nafaka davası açtığını, davanın halen derdest olduğunu, davacı erkeğin kusurlu olduğunu belirterek öncelikle yetki itirazlarının kabulüne, davanın esastan reddine, boşanma kararı verilmesi halinde çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine, çocuk için aylık 3.000,00 TL iştirak nafakası, davalı kadın için aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi tazminatın davacıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir....

        Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; tarafların 17/11/2011 tarihinde boşandıkları ve boşanma ilamı ile birlikte davalı lehine aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacının 08/04/2014 tarihinde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin davada mahkemece verilen kaldırma kararının Yargıtay 3....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafaka-Kişisel İlişki Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından, yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların boşanmasına ilişkin ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/275 esas, 2001/325 karar sayılı dava dosyası incelendiğinde; davacı vekilinin 14.06.2001 tarihli celsede davalıdan masraf, vekalet ücreti ve nafaka taleplerinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmaktadır. Bu beyan yoksulluk nafakasından da feragat niteliğindedir. Feragattan feragat mümkün değildir. Bu durumda davacının yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesi gerekirken kabulü doğru olmamıştır....

            Davacı, anlaşmalı olarak boşanacağı düşüncesi ile nafaka talebinin bulunmadığını bildirmiş ise de, davalı boşanma isteğini kabul etmediğinden, dava çekişmeli boşanmaya dönüşmüş, davacı 14.07.2011 tarihli dilekçe ile yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Davacının dava dilekçesinde yer alan nafaka talebi olmadığına ilişkin beyanı anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi halinde geçerlidir. Davaya çekişmeli boşanma olarak devam edildiğine göre, davacının yoksulluk nafakası talebinin olmadığı söylenemez. Toplanan delillerden, davacının sürekli bir işinin ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. madde koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile davacının yoksulluk nafakası isteğinin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

              Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar Bursa 1. Aile Mahkemesinin 28.06.2012 tarihinde kesinleşen 2009/1143 E. 2011/21 K. sayıl ilamı ile boşanmışlar ve davacı kadın lehine 100 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir. Eldeki dava ise 22.02.2016 tarihinde açılmıştır....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet - Nafaka Artırımı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Aylık 240.000 YTL. olan yoksulluk nafakası, 275.00 YTL. ye artırılmıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 14.07.2004 gün ve 5219 sayılı yasa ile değişik 427/2. maddesi ile taşınır mal ve alacak davalarında temyiz sınırı 21.07.2004 tarihinden itibaren 1000 YTL’ye ( 1.000.000.000 TL. ) çıkarılmıştır. Belirtilen konularda değer itibarıyla bu miktarların altında kalan kararlar kesindir. Hukuk Genel Kurulu 30.03.2005 gün ve 196-239 sayılı kararında da açıklanan gerekçelerle temyiz ve karar düzeltmede de bağlanan yıllık nafaka miktarının gözetileceğini açıklamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu