Yoksulluk durumu, günün ekonomik koşulları ile birlikte tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki; bilimsel öğretide, evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. (Akıntürk Turgut : Aile Hukuku 2. Cilt İstanbul 2002.8.294) Mersin 5.Aile Mahkemesinin 2012/815 Esas 2012/839 Karar sayılı kararı ile tarafların boşanmalarına ve davalı-kaşı davacı lehine aylık 500 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk Bennu Melek Dilmaç lehine aylık 250 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir. Somut olayımızda, davalı kadın boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Kendisine aylık 500,00 YTL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir....
Mahkemece boşanma davasının henüz kesinleşmediği, yoksulluk ve iştirak nafakalarının ancak boşanmadan sonra verilen kararlardan olduğu gerekçesiyle yerinde görülmeyen talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, daha önce 10. Aile Mahkemesinin 2004/391 esas sayılı dosyası ile davacı ve müşterek çocuk için verilen (26.04.2004 tarihinde) 150.00'şer TL tedbir nafakasının artışına, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bu nafakanın davacı için yoksulluk, çocuk için iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesini istemiştir. 6. Aile Mahkemesinin 2008/816-2009/398 karar sayılı boşanma davasında tarafların Mk. 166/4. maddesi gereğince boşanmalarına 07.04.2009 tarihinde karar verilmiş, davacı kadının temyizi üzerine Yargıtay'a gönderilmiş, henüz kesinleşmemiştir. Boşanma davasında yoksulluk nafakası talebi ve bu konuda verilmiş bir hüküm yok ise de, davacı, önceden verilmiş olan tedbir nafakasının artırılmasını istemiştir....
ve yoksulluk nafakası ile 250.000,000 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
in ihtiyaçları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu karşısında ortak çocuk lehine iştirak nafakasının az olduğu, davalı kadının sigortalı çalışma kaydının bulunmaması, sürekli bir işinin olmaması, zaman zaman günlük işlere gitmesi karşısında İlk Derece Mahkemesince davalının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, davalı cevap dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinde bulunmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince davalının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu, tarafların kusur dereceleri, davalının sabit gelirinin bulunmaması, boşanma ile yoksulluğa düşmesi karşısında davalı lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile davalının müşterek çocuk ... için hükmedilen iştirak nafakası miktarı, ortak ... için iştirak nafakası talebinin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi ve davalının tedbir nafakası talebinin reddi ile yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmemesine...
tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 450,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 19.000,00 TL maddî ve 18.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakası 200,00 TL, iştirak nafakaları 150,00 Şer TL’ye çıkarılmıştır. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığı halde gerekçeli hüküm başlığında bu hususun belirtilmemesinin yerinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, maddi olguları anlatmak taraflara, hukuken yorumlamak ise hakime aittir. Her ne kadar dava dilekçesi sonuç bölümünde “tedbir nafakalarının artırılması” denilmiş ise de, istem Bergama Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/30-190 sayılı boşanma kararı ile hükmedilen “yoksulluk ve iştirak nafakalarının artırılmasına” ilişkin olduğu halde, hükümde tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi ve bu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir....
Asıl dava anlaşmalı boşanmada belirlenen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması/indirilmesi davasıdır. Karşı dava ise yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasıdır. İlk derece mahkemesince asıl dava kısmen kabul edilerek yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, iştirak nafakasının indirilmesi talebinin reddine, karşı davanın ise tümden reddine karar verilmiş, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosya kapsamına göre tarafların 24.06.2006 doğumlu Melis Suzan adında bir çocukları olduğu, 11.09.2017 tarihinde boşandıkları, velayetin annede olduğu, İstanbul Anadolu 6....
Somut olayda;davacı dava dilekçesinde, kendisi için 500 TL yoksulluk nafakası ve müşterek çocukların her biri için, Sincan 4.Aile Mahkemesinin 2014/92 Esas, 2014/102 Karar sayılı ilamı takdir edilen 150 TL iştirak nafakasının 500,00 TL 'ye yükseltimesini istemiştir. İştirak nafakasının artırılması ve yoksulluk nafakası istemine ilişkin bu davalar arasında fiili ve hukuki irtibat vardır. Zira davacının kendisi için talep ettiği yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar için artırılmasını talep ettiği iştirak nafakasının borçlusu davalı olacaktır. Bu nedenle davalardan biri hakkında verilecek hüküm, diğerini etkileyecek nitelikte olduğundan,mahkemece, her iki isteme yönelik davanın, birlikte görülmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karara ulaşılması gerekirken,mahkemece yanılgılı değerlendirilme ile yoksulluk nafakasına ilişkin istemin tefriki ile iştirak nafakasının hükme bağlanması usul ve yasaya uygun değildir....
Dairemiz kararı, davacı kadın tarafından yoksulluk ve iştirak nafakasının, tazminatların miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik temyiz edilmiştir. YARGITAY KARARI: Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 06.07.2021 tarih, 2021/4278 Esas ve 2021/5852 Karar sayılı ilamı ile “iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve maddi tazminatın az olduğu” gerekçesiyle bozmuş, sair yönlerden ise kararı onamıştır. Dairemizce, usul ve yasaya uygun Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyulmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, evlilik birliğinin sarsılması (TMK md.166/1,2) hukuki sebebine dayalı boşanma talebine ilişkindir. Boşanma yüzünden beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu diğer taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir (TMK md.174/1)....