Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2011/22147 Esas, 2012/4699 Karar ve 27.02.2012 tarihli kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2012/4119 Esas, 2012/7991 Karar ve 26/03/2012 tarihli kararı) 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 17.830,00- TLdır. Buna göre; kaldırılması istenen yoksulluk nafakası miktarı yıllık 15.120,00- TL olup kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla kaldırılması reddedilen nafaka yıllık onyedibinsekizyüzotuz-TL'nı geçmemektedir. Hüküm, kaldırılması reddedilen nafaka bir yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakasının kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 5. Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14.10.2014 tarihli ve 2014/463 E., 2014/771 K. sayılı karar, davalının temyizi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 29.09.2015 tarihli ve 2015/11821 E., 2015/14632 K. sayılı kararı ile: “...Davacı dava dilekçesinde, davalı ile 2008 yılında boşandıklarını, davalıya tüm mal varlığını hibe ettiğini, çalışamadığını belirterek davalıya verilen 500 TL yoksulluk nafakasının iptali ile kendisine 2.500 TL yoksulluk nafakasının bağlanmasını ve davalıya nafaka borcu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı cevabında, davacının avukat olduğunu boşanma sırasında protokole bağlı olarak taşınmazlarını verdiğini, ancak kiralarının davalı tarafından alındığını beyan etmiştir....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak işin; davalının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasının kaldırlması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Somut olayda; tarafların 21.11.2012 tarihinde kesinleşen karar ile boşandıkları, davalı lehine 250,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği görülmüştür. Davalının, boşandıktan sonra asgari ücret seviyesinde bir gelirle çalışmaya başladığı anlaşılmıştır. Nafaka alacaklısı kadının, elde ettiği gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve ihtiyaçları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının gelirinin bulunması, hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır....
O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle yoksulluk nafakasının kaldırılması talepli karşı davaya yönelik davalı/karşı davacının temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle yoksulluk nafakasının artırımı talepli asıl davaya yönelik temyiz edilen hükmün davalı/karşı davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak işin; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi olması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasının kaldırılması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada, 2001 yılında anlaşmalı boşanma sırasında protokol ile belirlenen aylık 1500 USD yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, nafakanın kaldırılması isteminin reddine; indirilmesi davasının kısmen kabulü ile aylık yoksulluk nafakasının 1000,00 TL olarak belirlenmesi cihetine gidilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/07/2014 NUMARASI : 2013/646-2014/484 Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması, iştirak nafakasının indirilmesi ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davacı-karşı davalının yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi ile iştirak nafakasının indirilmesi talebinin kabulüne, davalı-karşı davacının davasının reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-k.davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı-karşı davalı vekili, dava dilekçesinde, davalının boşanma davasından sonra, SSK'lı işe başladığını, gelir elde ettiğini, kendisinin ise işten çıktığını hiç bir gelirinin olmadığını belirterek, aylık 500 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, aylık 250 TL olan iştirak nafakasının düşürülmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 1- Davacının yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik istinaf isteminin incelenmesinde; Dava konusunun yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkin olduğu; Mahkemece, davanın reddine karar verildiği ve anılan hükme karşı davacı tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. 6763 sayılı yasa ile değişik HMK. 341. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2022 tarihinden itibaren 8.000,00 TL'ye çıkarılmış olup, karar tarihinde kesinlik sınırı 8.000,00 TL. dir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Davacı tarafından kaldırılması talep edilen ve mahkemece reddedilen yoksulluk nafakasının yıllık miktarı (500,00 TL X 12) 6.000,00 TL olup 8.000,00 TL'nin altındadır. Hüküm, davacı yönünden yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir. (Yargıtay 3....
Nafaka meblağı,davacının belirlenen ekonomik durumu ile orantılıdır. Bu nedenle iştirak nafakasının azaltılması isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. Yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine gelince; nafakanın hüküm alındığı tarihte davalının çalışmadığı, gelirinin bulunmadığı belirlenmiştir. Boşanma ve nafaka tayini sonrasında ise davalının çalışmaya başladığı keza SGK kaydının sonlandığı 30/11/2018 tarihine kadar çalışma yaşamının devam ettiği,bu ay itibari ile 12.000.-TL nın üzerinde aylık gelir elde ettiği sübut bulmuştur.Bu haliyle boşanma sonrasında davalı kadının yoksulluğunun sonlandığı anlaşılmıştır.Bu nedenle yoksulluk nafakasının kaldırılması cihetine gidilmiştir. Açıklandığı üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği vicdani kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm tesis olundu.'' gerekçesiyle; davalı lehine İstanbul Anadolu 15....