Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesi'nin 2011/249 Esas sayılı dosyasından nafaka artırım davası açıldığı, mahkemenin 05/05/2011 tarih, 2011/371 Karar sayılı ilamı ile davacı için bağlanan yoksulluk nafakasının aylık 300,00TL'ye yükseltildiği, daha sonra davacı kadın tarafından yeniden Hatay 1....

Buna göre somut olayda; nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği 2012 yılına göre olağanüstü bir değişiklik bulunmadığından, yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması gerekmektedir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "Davanın KISMEN KABULÜ ile; Perşembe Asliye Hukuk Mahkemesi(Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2010/169 Esas 2012/260 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine hükmedilen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 500,00 TL artırılarak aylık 800,00 TL olarak devamına, aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden (07/02/2020) itibaren her ay davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine," karar verilmiştir. ÜFE oranı hesaplanırken önceki nafaka davası dosyasının kesinleşme tarihi ile yeni nafaka davasının açıldığı tarih dikkate alınır....

Temyize konu yoksulluk nafakasının yıllık tutarı 96.000,00 TL olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı 107.090.00 TL'yi aşmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kaldığından yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkin karar kesindir. Açıklanan sebeple, davacı kadının, yoksulluk nafakasının artırılması talebi yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Birikmiş nafaka alacağı talebinin reddi yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

    Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....

      Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde...

        Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

          Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile ....’in yayımladığı... (......) artış oranı nazara alındığında mahkemece takdir edilen yoksulluk ve iştirak nafakası artırım oranları fazla olup, mevcut gelir durumuna göre nafaka yükümlüsünden aylık toplam ....500,00 TL nafaka ödemesi beklenemez. Mahkemece; önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, hakkaniyete uygun oranda artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu'nun .... maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerekmiştir. O halde, Mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik durumları; nafaka alacaklılarının ihtiyaçları ve Medeni Kanunu'nun .... maddesindeki hakkaniyet ilkesini de dikkate alarak nafakalarda daha az oranda artırım yapmak olmalıdır....

            Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlâki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 5....

              Temyize konu edilen karar 5219 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden sonra verilmiş olup, iştirak ve yoksulluk nafakaları nitelikleri aidiyetleri ve sonuçları itibariyle farklı nafakalar olup, herbir nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Somut olayda asıl davada iştirak nafakası 100 TL'den aylık 200 TL'ye yükseltilmiş, karşı davada yoksulluk nafakası 200 TL'den aylık 100 TL'ye indirilmiştir. Artırılan iştirak nafakası miktarı olan 100 TL ve en son kalan yoksulluk nafakası miktarı 100 TL'nin yıllık toplamları ayrı ayrı miktarları 1.540 TL'yi geçmediğinden 01.06.1990 gün ve 1989/3-E, 1990/4-K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                Sayılı ilamında belirtildiği üzere, nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin (ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin) davalı tarafa yükletileceği, ayrıca davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı lehine yargılama giderine (ve vekalet ücretine ) hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Ancak, ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326. maddesinin uygulanması gerekmektedir....

                UYAP Entegrasyonu