Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda, tarafların 27.09.2012 tarihli karar ile boşandıkları, kararın 04.01.2013 tarihinde kesinleştiği, bu davanın 22.08.2014 tarihinde açıldığı, davacının, 35 yaşında olup, tekstil firmasında işçi olarak çalıştığı, aylık 910TL gelirinin buluduğu, 200 TL kira gideri olduğu; davalının ise 35 yaşında olup, taş ocağında çalıştığı, aylık 1.500 TL gelirinin, 450 TL kira giderinin bulunduğu, evli ve 2. eşinden 1 çocuğunun olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında, nafakanın belirlendiği tarihten sonra, olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir....
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Somut olayda, davalı taraf aleyhine artış yapılan yıllık iştirak nafaka miktarı ( 75 x 3 çocuk x 12 ay = 2.700 ) 3.110 TL sının altında olup, hükmün istinaf edilen kısmı davalı bakımından kesin niteliktedir. Bu nedenle davalı tarafın iştirak nafakası miktarına yönelen istinaf kanun yoluna başvurma talebinin usulden reddi gerekmiştir....
(TMK m.178) Yoksulluk nafakası, boşanma davası sonuçlandıktan sonra, bir yıllık süre içinde ayrı bir dava ile de istenebilir. Davacı kadının boşanma davasında yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından eldeki davada yoksulluk nafakası yönünden derdest bir dava söz konusu değildir. Bu durumda dava tarihi itibari ile boşanma kararı kesinleşmemiş ise de, karar tarihinden önce boşanma kararı kesinleştiğinden TMK.nun 175 ve 178.maddeleri de göz önününde bulundurulduğunda yoksulluk nafakası koşulları oluşmuştur. O halde mahkemece yoksulluk nafakası yönünden işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf itirazının kısmen kabulü ile yoksulluk nafakası yönünden HMK.nun 353/1- a-6 maddesi uyarınca mahkeme kararının kaldırılarak, gereği için dosyanın mahalline gönderilmesine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacının ev hanımı olup gelirinin olmadığı, davalının emekli olup 1200 TL aylık gelirinin olduğu kirada oturduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktarda artışa hükmedilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden ÜFE artış oranı üzerinde artırım yapılması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiş....
nun 175.maddesine göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir." Somut olayda; taraflar hakkında Zonguldak 2.Aile Mahkemesinin 2013/472 Esas- 2014/255 Karar sayılı ilamıyla boşanma kararı verilmiş, karar 20/06/2014 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava yasal 1 yıllık süre içinde 27/06/2014 tarihinde açılmıştır. Davacı kadın boşanma dosyasında yoksulluk nafakası talep etmemiştir. Zonguldak 2. Aile Mahkemesince verilen boşanma kararında tarafların kusur durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır....
ye hükmedildiğini, ayrıca müvekkili adına kayıtlı İzmir Karşıyaka Bostanlı Mahallesinde bulunan taşınmazın intifa hakkının davalıya verildiğini, boşanma döneminde bu taşınmazın tarafların anlaşması ile müvekkili tarafından bedel ödenmeksizin kuaför dükkanı olarak kullanıldığını, müvekkilinin 28/02/2019 tarihinde taşınmazı intifa hakkı sahibi davalıya teslim ettiğini, davalının 20/01/2020 tarihinde İzmir 27.İcra Müdürlüğünün 2020/1093 Esas sayılı dosyasında Nisan 2019 döneminden itibaren iştirak ve yoksulluk nafakası alamadığından bahisle icra takibine giriştiğini, müvekkilinin takipte talep edilen 9 aylık birikmiş nafaka borcunun bulunmadığını, iştirak nafakası olarak belirlenen 500,00- TL ve yoksulluk nafakası olarak belirlenen 1300,00- TL'ye karşılık davalının ev kirasını ve elektrik faturasını ödediğini, nafaka haricinde elden ödemeler ve giderler yaptığını, davalının intifa hakkına sahip olduğu taşınmazı 2019 yılının Nisan ayında 4.000,00- TL.'...
Nafaka meblağı,davacının belirlenen ekonomik durumu ile orantılıdır. Bu nedenle iştirak nafakasının azaltılması isteminin reddine " karar vermek gerekmiştir. şeklindeki karar ve gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu kanaatine varıldığından davacının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davacının aylık 200,00 TL olarak belirlenen artış oranı ile 266,20 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılmasına hükmedildiği, davanın kabul edilerek kaldırılmasına karar verilen yoksulluk nafakası yönünden nafaka değerinin yıllık (fiilen ödenen) 3.194,40 TL olduğu anlaşılmıştır. HMK'nın 341/2 " Miktar veya değeri 4.400,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir....
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili, tedbir ve iştirak nafakası, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden, davalı erkek vekili, davanın kabülü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur. 2....
Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. İştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, ihtiyaçları, okul seviyesi, sosyal çevreye göre yaşam seviyesi, velayet tevdi edilen tarafın ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun karar verilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma - Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davası ile kadın tarafından bağımsız "nafaka" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (koca) tarafından kusu belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden; davalı-karşı davacı (kadın) tarafından ise kocanın boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve boşanma davası sebebiyle takdir edilen nafaka ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-karşı davacı (kadın)'ın boşanmaya bağlı ve onun fer'isi niteliğinde olmayan maddi tazminat talebinin, usulü sebeple reddedilmiş olup, bu nitelikteki ret kararının aleyhinde "kesin hüküm" oluşturmayacağına...