"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, tarafların .... Aile Mahkemesi' nin 2009/903 Esas sayılı dosyası ile boşandıklarını, davalının müvekkili ve müşterek çocuklara nafaka vereceğini söylediği halde nafaka vermediğini belirterek davacı anne için 250 TL yoksulluk nafakası, 2004 ve 2008 doğumlu müşterek çocuklar için 400' er TL iştirak nafakası istemiştir. Davalı, davacının boşanma protokolü ile nafaka talep etmediğini bildirerek davanın reddini istemiştir....
Davalının aylık gelir durumuna göre değerlendirildiğinde, çalışarak elde ettiği gelir ile aldığı nafaka miktarı toplamının, davalıyı yoksulluktan kurtaracak nitelikte bulunmadığı kabul edilerek lehine yoksulluk nafakası takdir edilen davalının aynı zamanda iştirak nafakası ödemesi beklenemez. Zira; yoksul olduğu kabul edilen şahsın nafaka ödeyecek durumu olması hayatın olağan akışına ters bulunmaktadır. O halde mahkemece; yukarıdaki gerekçeler ile davacının, davalıdan iştirak nafakası tahsili talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ......
TMK 176/3 maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar. Buna göre, mahkemece, yargılama sırasında yeniden evlenen davalının evlendiği tarih olan 19.05.2012 de yoksulluk nafakası kendiliğinden kalkacağından, yoksulluk nafakası yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile yoksulluk nafakasının davalının evlenme tarihi itibari ile kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Bundan ayrı; taraflar 10.10.2007 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmışlar, aralarındaki protokol uyarınca müşterek çocuk lehine aylık 400 TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. TMK'nun 328/1. maddesi gereğince ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder....
Örneğin velayet kendisinde bulunmayan taraf yoksulluk nafakası alıyorsa iştirak nafakası vermek başka bir anlatımla çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak zorunda değildir. Kendi geçimini sağlamaktan yoksun olanın katkısının beklenemeyeceği doğaldır. Velayet hakkına sahip olmayan eşin çalışamayacak durumda olduğu sağlık kurulu raporu ile ve gelirinin bulunmadığı soruşturma yazılarıyla anlaşılmış ise ödeme gücü bulunmayan ana ya da babanın iştirak nafakası ile yükümlü tutulması elbette olanaklı değildir. (Ö. U. G, Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, Ankara 2008, sayfa 1323-1324) Yargıtayın yerleşik görüşüne göre de, yoksulluk nafakası alan eşten iştirak nafakası talep edilemez. Somut olayda, dosyadaki belgelerden tarafların 27.12.2012 tarihinde boşandıkları, bu karar ile ortak çocukların velayetlerinin babaya verildiği, davalı kadın yararına aylık 250.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, B.'...
Somut olayda; davacılar ... ve ... dava dilekçesinde, kendileri için aylık 300,00'er TL yardım nafakası talep etmişlerdir. Ancak mahkemece kurulan hükümde talep aşılarak, davacılar ....ve .... lehine 350'şer TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece; taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca; olayları izah taraflara, hukuki niteleme hakime ait bir görevdir. Somut olayda, davacılar ....ve .... tarafından istenilen nafaka mahiyeti itibariyle TMK'nun 364/1. maddesi yardım nafakası niteliğindedir. Bu nedenle, davacılar ....ve .... lehine hükmedilen nafakaların gerekçe kısmında "iştirak nafakası", hüküm kısmında ise "yoksulluk nafakası" olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiştir....
Bu nedenle davacı kadın ve müşterek çocuğa takdir edilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının TÜİK tarafından belirlenen yıllık ÜFE oranı üzerinden artışı gerekir. İlk Derece Mahkemesince yapılan iştirak ve yoksulluk nafakası artışlarının ÜFE artış oranının altında kaldığı, bu nedenle davacının istinaf talebinin kısmen kabulü ile ÜFE artış oranına göre tespit edilen 990,00 TL yoksulluk nafakası ve 600 TL iştirak nafakasının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-)Davacı vekilinin, istinaf talebinin HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜ ile; İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILARAK, YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, BUNA GÖRE; 1- Davanın KABULÜ ile; Konya 5....
TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.'' TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası DİE’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir. Somut olayda dosya içeriğinden; tarafların 2007 tarihli karar ile boşandıkları; müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, boşanma ilamında; ....04.2006 tarihinden itibaren başlamak üzere davacı kadın ve müşterek çocuk için 150,00 TL'şer nafakaya hükmedildiği, nafakaların kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği; kararın 2008 yılında kesinleştiği; temyize konu nafaka artırım davasının 2011 yılında açıldığı; nafaka yükümlüsünün önceleri hayvan alım satımı ile uğraştığı ancak ... yıldır işsiz olduğu, köyde kendisine ait evde yeni eşi ile birlikte oturduğu; nafaka alacaklısı davacının ise ev hanımı olduğu; aylık 220,00 TL yetim aylığı aldığı; ... yaşındaki oğlu ile 400,00 TL kirası olan evde birlikte oturduğu anlaşılmaktadır....
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 28.07.2011 kesinleşme tarihli karar ile boşanmışlardır. Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nafaka ve Maddi - Manevi Tazminat Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ve iştirak nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacının maddi tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddi ile iştirak nafakası miktarına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Davacının talep ettiği maddi tazminat ve yıllık toplam yoksulluk nafaka miktarı ile kısmen reddolunan iştirak nafakası miktarları karar tarihindeki kesinlik sınırı 72.070 TL'yi aşmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/l-a maddesi gereğince temyiz sınırının altında kaldığı için kesindir....