Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, müşterek çocuk için iştirak nafakasının artırılması ile ilgili davalı vekilinin temyiz talebinin REDDİNE, Yoksulluk nafakası yönünden ise; Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyeti gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir (TMK.nun 176/4.md).Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Ayrıca, davalının...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/12/2013 NUMARASI : 2012/577-2013/867 Taraflar arasında görülen iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; davacı ve çocuk lehine hükmedilen (en son 2011 tarihinde) yoksulluk ve iştirak nafakalarının ihtiyaçların artması nedeniyle yetersiz kaldığını belirterek; yoksulluk nafakasının 280 TL'den 600 TL'ye, iştirak nafakasının 170 TL'den 400 TL'ye artırılmasını talep etmiştir. Davalı cevabında; gelirinde artış olmadığını, 2. evlilik yaptığını belirterek, davanın reddini dilemiştir....
Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı hükmedilen nafaka miktarının az olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; yerel mahkemece toplanan deliller neticesinde, nafakanın kabul edilen miktar üzerinden ödenmesine karar verilmesi halinde, nafaka alacağının icra sırasında öncelikli olduğundan, diğer alacaklıların alacaklarını tahsil edemeyecekleri, bu durumun hakkaniyete uygun olmadığı, bu sebeple davalının davayı kabulüne değer verilmemesi gerektiği, diğer yandan davalının eşinin ve evinin ihtiyaçları ile gereği gibi ilgilenmediği, aile yükümlülüklerini yerine getirmediği, davacı eşini mağdur ettiğinin açık olduğu, davacı eşin dava açmakta haklı olduğu kabul edilerek, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde, usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, davacı eş lehine takdir edilen nafaka miktarının yerinde olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun...
Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı", 328/1. maddesinde "ana ve babanın bakım borcunun, çocuğun ergin olmasına kadar devam edeceği", 329/1. maddesinde "küçüğe fiilen bakan ana veya babanın diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği", 330/1. maddesinde "nafaka miktarının, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirleneceği, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun giderlerinin de göz önünde bulundurulacağı" ve 331. maddesinde "durumun değişmesi halinde hakimin istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyeceği" hükme bağlanmıştır. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır....
hükmedilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Somut olayda dosya içeriğinden; tarafların 2003 yılında boşandıkları; en son 13.01.2010 günü açılan nafaka artırım davası ile davacıya ödenen nafakanın aylık 200,00 TL'ye; müşterek çocuğa ödenen nafakanın 225,00 TL'ye çıkarıldığı, iş bu artırım davasının 30.04.2012 günü açıldığı, nafaka yükümlüsü davalının aylık 1.800,00 TL; nafaka alacaklısı davacının aylık 600,00 TL geliri bulunduğu; velayeti davacı annede bulunan 15.03.1998 doğumlu müşterek çocuğun öğrenci olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında mahkemece takdir edilen iştirak nafakası artırım oranında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının iştirak nafakası artırım oranına ilişkin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir....
Hukuk(Aile) Mahkemesinin 17.02.2009 tarihinde kesinleşen ...sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma kararına rağmen birlikte yaşamaya devam ettiklerini, davalı kocanın tayini çıktıktan sonra yaklaşık 1 yıldır fiilen ayrı olduklarını, davacı anne ve çocukların düzenli bir geliri olmadığını, boşanma davasında nafaka talebi olmasa da davacı ve çocukların yardıma muhtaç olduklarını belirterek; davacı kadın için 1.000 TL yoksulluk, çocuklar için ayrı ayrı 1.000 TL' den 2.000 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddini istemiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 18/12/2014 NUMARASI : 2014/666-2014/1049 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı dava dilekçesi ile; ödenen yoksulluk ve iştirak nafakalarının yeterli olmadığını ileri sürerek, 300.00 TL olan yoksulluk nafakasının 700.00 TL'ye, Büşra için 175.00 TL olan iştirak nafakasının 750.00 TL'ye, Emin için 150.00 TL olan iştirak nafakasının 500.00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı, boşanma davası ile hüküm altına alınan yoksulluk ve iştirak nafakalarının yetersiz kaldığını ileri sürerek, davacı için hükmedilen 300 TL yoksulluk nafakasının 500 TL'ye, müşterek çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının 250 TL'den 500 TL'ye çıkartılmasını istemiştir. Davalı, talep edilen nafakanın fahiş olduğunu ve bu miktarı ödeyecek ekonomik gücü olmadığı belirterek davanın reddini talep etmiştir....
Her ne kadar davalı/birleşen davalı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı birleşen davada davacı kadın lehine yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; yerel mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumlarına göre, davacı kadının düzenli bir işi ve gelirini bulunmadığı, davalı erkeğin ise, asgari ücretli olarak çalıştığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kocanın tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına ve velayeti anneye verilen müşterek çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yerinde olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin yoksulluk ve iştirak nafakasına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği...