Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Nafakanın Artırılması ve Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * asıl dava iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması birleşen dava yoksulluk nafakasının kaldırılması istemine ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 01.02.2002 tarihli kararının 1. maddesi de gözetilerek inceleme görevi Yargıtay * 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay *3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 10.04.2008...

    Aile mahkemesinin 2015/957 Esas-2017/289 Karar sayılı ilamı ile belirlenen aylık 2.400,00- TL iştirak nafakasının iş bu dava tarihinden itibaren aylık 2.100,00- TL arttırılarak toplam aylık 4.500,00- TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine , Karşı davada yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin davanın kabulüne, davacı kadın eş lehine Bakırköy 1.Aile Mahkemesinin 2010/979 Esas - 2012/322 Karar sayılı ilamı ile belirlenen 1.000,00- TL olarak hükmedilen yoksulluk nafakasının işbu dava tarihinden itibaren kaldırılmasına, karar verilmiştir. Davacı vekili, iştirak nafakasının artırım miktarının az olması, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi, yoksulluk ve iştirak nafakası davaları arasında bağlantı olmamasına rağmen ayırma talebi reddedilerek davaların birlikte görülmesinin yasaya uygun olmadığı yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

    Dava; iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafça yoksulluk nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TMK'nın 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir. Yasanın bu hükmü gözetildiğinde; nafaka miktarının değiştirilmesi yada kaldırılması isteklerinin, gelişip değişen şartlar ve hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Davacı, yukarıdaki yasa hükmü gereğince davalının babasından kalan yetim maaşını almaya başladığı ve yoksulluğunun son bulduğu iddiasıyla yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir....

    Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. Öte yandan, nafa miktarı belirlenirken davacının 255,00 TL ölüm aylığı aldığının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir....

      Mahkemece; davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava yoksulluk nafakasının kaldırılması talebine ilişkindir. Kural olarak, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. (TMK m. 176/4) İrat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, alacaklı tarafın yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. (TMK m.176/3) Eldeki davada davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir....

        Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2005 gün ve 196-239 sayılı kararında nafaka davalarında temyiz edilebilirlik sınırının belirlenmesinde, bağlanan yıllık nafaka miktarının gözetileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda kadının arttırılmasına karar verilen yoksulluk nafakası yıllık miktarının 60.000TL, iştirak nafakası yıllık miktarının ise 18.000TL olup, karar tarihindeki kesinlik sınırı 78.630,00TL TL'yi aşmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-a maddesi gereğince temyiz sınırının altında kaldığı için kesindir....

          Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı boşandığı davalı eşinin ödemekte olduğu yoksulluk ve iştirak nafakasının yetersiz olduğunu ileri sürerek, kendisi ve müşterek çocuk için ödenmekte olan nafakanın 700 TL'ye artırılmasını talep etmiştir.Mahkemece, takdir olunan önceki nafaka miktarları şimdilik uygun olup nafakaların artırılmasını gerektirir olağanüstü değişiklikler olmadığı, kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.TMK 182/2 maddesine göre, boşanma veya ayrılık vukuunda "velayet kendisine verilmeyen eş, küçük çocuğun bakım ve eğitim giderlerine" gücü oranında katılmak zorundadır.Yine aynı yasanın 330.maddesi uyarınca da; nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir....

            AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 27/12/2022 NUMARASI : 2022/376 ESAS 2022/765 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili lehine bağlanan aylık 270 TL yoksulluk nafakası ile müşterek çocuklar Ömer Ali ve Muhammed Emin lehine bağlanan 300'er TL iştirak nafakasının aradan geçen süre paranın alım gücünün düşmesi nedeni ile iştirak nafakalarının ve yoksulluk nafakasının aylık 2000 TL ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir....

            Davalı vekili duruşmadaki beyanında; müvekkilinin aylık gelirinin 1.500,00 TL olduğunu, bunun 600,00 TL'sini davacıya yoksulluk ve iştirak nafakası olarak ödediğini, müvekkilinin yeniden evlendiğini, bir çocuğunun daha olduğunu savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile aylık 200,00 er TL olarak ödenmekte olan iştirak nafakasının her bir çocuk için aylık 350,00 şer TL'ye çıkarılmasına ve nafakaların her yıl Tüfe oranında arttırılmasına karar verilmiş, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir. Kural olarak, nafaka miktarında yeniden belirleme yapılabilmesi için belli bir sürenin geçmesi aranmaz. Nafaka miktarında artırım yapılabilmesi için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerekli kılması gerekir....

              Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında, nafakanın takdir edildiği boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ./.. TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                UYAP Entegrasyonu