Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Somut olayda; ......
Tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların ekonomik durumlarına ilişkin belgeler, dava tarihinde müşterek çocuğun öğrenci olması nazara alınarak, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak davacı Bora lehine hükmedilen nafaka miktarının az olduğu kanaatine varıldığından, davacıların istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının tümüyle kaldırılmasına, davacı Bora lehine dava tarihinden reşit olduğu 05.10.2019 tarihine kadar aylık 700,00 TL iştirak nafakası takdiri ile davalıdan alınarak davacı Bora'ya verilmesine, reşit olduğu tarihten itibaren ise yardım nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 27/04/2021 NUMARASI : 2020/432 ESAS - 2021/299 KARAR DAVA KONUSU : Katılım Nafakası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; İzmir 15.Aile Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında davalı tarafından istinaf talebinde bulunulmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü; GEREKÇE : Dava; katılım nafakası istemine ilişkindir. Davacı 24.08.2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı ile; davalı ile Diyarbakır 2....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17/11/2020 NUMARASI : 2018/941 ESAS - 2020/568 KARAR DAVA KONUSU : Katılım Nafakası KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; Aydın 2.Aile Mahkemesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü; GEREKÇE : Dava; katılım nafakası istemine ilişkindir. Davacı vekili 31.07.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik dışında doğmuş velayeti davacıda olan 21/07/2006 doğumlu İrem Nur Kaçmaz ve 16/08/2002 doğumlu Muhammet Enes Kaçmaz adında çocuklarının bulunduğunu, tarafların ayrı yaşadıklarını, davalının küçükler İrem Nur ve Muhammet Enes’in hiçbir ihtiyacı ile ilgilenmediğini, maddi destekte bulunmadığını bu nedenlerle çocuklar için ayrı ayrı aylık 600,00'er-TL katılım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir....
nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır....
Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Kanun koyucu, aile bireylerinin birbirlerine yardım etmelerini sadece ahlak kurallarına bırakmayarak bunu TMK. nun 328/2 ve 364. maddelerinde yapılan düzenlemeler ile yasal bir ödev haline getirmiştir. Yoksulluğa düşen aile bireyinin, yaşamını sürdürebilmesi için zorunlu olan yardım isteğini içermesi de göz önüne alındığında, yardım nafakasının düzenlendiği anılan yasa maddeleri birbirini tamamlamaktadır. Bu nedenle, nafakanın bağlanmasında olduğu gibi kaldırılmasında da bu özellik dikkate alınarak araştırma ve inceleme yapılması, gerek hakkaniyete gerekse usul ekonomisi ilkesine uygun düşecektir. Bundan ayrı yardım nafakası, durumun değişmesi halinde mahkeme kararıyla yeniden belirlenebilecek veya kaldırılabilecektir....
TMK'nın 364/1. maddesine göre; "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür." Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Dolayısıyla, açıköğretim fakültesinde okuyor olmak, babanın yardım nafakası yükümlülüğünü ortadan kaldıran bir sebep olarak kabul edilemez (HGK, 2013/3-1627 E., Yukarıya alınan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, SGK kaydı bulunmayan davacının halen açık öğretim lisesinde öğrenci olduğu, Mahkemece 01.07.1996 doğumlu davacının ergin olduğu ve zabıta araştırmasında çalışıyor olduğunun bildirildiği gerekçesiyle yardım nafakası talebi yönünden davanın reddine karar verildiği anlaşıldığına göre, sadece müzekkere cevabı ile yetinilip davacının bu husustaki delilleri toplanmadan yardım nafakası talebinin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
TMK'nun 364.maddesine göre; “Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.” Yine aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında; “Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.” düzenlemesi yer almıştır. Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında da; ":...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların" yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır....