Ancak, mahkemece; hükmedilen iştirak nafakasının küçüğün reşit olduğu tarihten itibaren yardım nafakası olarak devamına da karar verilmiştir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre; ergin olan çocuk iştirak nafakası isteyemez. Koşulları varsa TMK'nun 328/2 ve 364.maddeleri gereğince yardım nafakası davası açabilir. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve babanın, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakım yükümlülüğü(TMK'nun 328/2.mad.), ergin olan çocuk tarafından açılmış bir nafaka davası varsa dikkate alınır. Ergin olan çocuk tarafından harcı yatırılarak açılmış bir nafaka davası bulunmamaktadır. Bu nedenle, müşterek çocuk Adalet için yardım nafakası takdir edilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür", TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır. Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davacının (nafaka alacaklısının) üniversitede okuduğu ve ihtiyaçları nazara alındığında; takdir edilen yardım nafakası miktarı az olup, TMK’nun 4. maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ikinci maddesindeki “aylık 250.00 TL yardım nafakası takdirine” ifadesinin çıkartılarak yerine “aylık 350.00 TL yardım nafakası takdirine” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 9.85 TL fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davalının (nafaka yükümlüsünün) tespit edilen aylık gelir durumu gözetildiğinde; takdir edilen yardım nafakası miktarı çok olup, TMK'nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "aylık davacıya 300 TL yardım nafakası" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık davacıya 225 TL yardım nafakası " ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 11.10 TL.bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 06.07.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....
Davacının annesininde nafaka ile geçindiği ve davacıya katkı yapabilecek geliri bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacının şehir dışında eğitim görmesi, paranın alım gücü ve davalı yanın dosyaya yansımış gelir durumu dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin takdir ettiği yardım nafakası miktarının yetersiz olduğu değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçe ile davacı yanın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile aylık yardım nafakası miktarının 1.200,00 TL olarak belirlenmesine karar verilmesi gerekmiştir....
Darülaceze Müdürlüğü tarafından yapıldığını, bakım ve korumasının kurum tarafından yapılması nedeniyle davalılardan nafaka talep etmelerinin gerektiğini belirterek, her bir davalıdan 600'er TL nafakanın tahsilini ve nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalılar cevap dilekçesinde; açılan nafaka davasını kabul etmediklerini, talep edilen nafakayı ödeyecek güçlerinin olmadığını, bu nedenle davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kabulü ile her bir davalının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 600 'er TL yardım nafakasını davacıya ödemesine ve kararın kesinleşmesinden itibaren nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası istemine ilişkindir.TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".TMK.'...
Hukuk Dairesi'nin 07.02 .2013 tarih ve 2013/157 — 1813 E-K sayılı ilamına göre; “Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerektiğini, zarurete düşme teriminin çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade ettiğini, hükmedilecek yardım nafakasının miktarının yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuf olduğunu, yardım nafakası luyla nafaka isteyenin iminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanmasının gerekmediğini, eğitimine devam eden reşit bireyin kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası talebinde bulunabileceğini, ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesinin asıl olduğunu, Yargıtay kararları incelendiğinde; lisans eğitimine başlayan ve daha çok harcama yapması gereken ergin çocuğun, eğitimi tamamlanıncaya kadar ana ve babasından nafaka isteyebileceğinin belirtildiğini, TMK...
Eldeki davada talep edilen nafaka, dava dilekçesinin içeriğine göre, yardım nafakasının istemine ilişkin dava mahiyetindedir. O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bütün bu anlatılanlara göre somut olaya bakılacak olursak; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, özellikle davacının öğrenci olması ve TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de nazara alındığında, mahkemece davacı lehine yardım nafakasına hükmedilmesinde ve takdir edilen nafaka miktarında isabetsizlik görülmemiştir. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 9. maddesi; "Tahliye davalarında bir yıllık kira bedeli tutarı, kira tespiti ve nafaka davalarında tespit olunan kira bedeli farkının veya hükmolunan nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden Tarifenin üçüncü kısmı gereğince hesaplanacak miktarın tamamı, avukatlık ücreti olarak hükmolunur....
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık yardım nafakasına ilişkin davanın, huzurevinde kalan ...’in asıl ve birleşen dava açıldıktan sonra ölümü nedeni ile konusuz kalıp kalmadığı ve yardım nafakası talebinin hangi tarihten itibaren hüküm doğuracağı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle uyuşmazlığın çözümü için yardım nafakasına ilişkin genel bir açıklama yaptıktan sonra konu ile ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar vardır. Nafaka, bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu kimseler lehine mahkemece takdir edilen aylık parasal katkı olarak tanımlanabilir. Yardım nafakası ise, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üstsoy, altsoy ve kardeşleri bulunan herkesin bu kişilere olan yükümlülüğünü ifade eder. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 364, 365, 366. maddelerine göre, herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek üst soyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Nafaka davası mirasçılıktaki sıra göz önüne tutularak açılır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez....