Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir (TMK md.175). Somut olayda; davacı kocanın boşanma yüzünden yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmıştır. Bu durumda, koca yararına yoksulluk nafakası talebinin reddi doğru olmuştur. Velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK md.182/2). (1)Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. (2)Nafaka her ay peşin olarak ödenir. (3)Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir (TMK md.330)....

Buna göre tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun ihtiyaçları nazara alındığında, takdir edilen nafaka miktarı biraz az olup, Türk Medeni Kanunu'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için nafaka yükümlüsü babanın geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, biraz daha fazla miktara hükmetmek olmalıdır. Bunun yanında kabule göre de, mahkemece, tensip ara kararıyla hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakası ile, hükümde takdir edilen 200 TL iştirak nafakasının, tahsilde tekerrür oluşturacak şekilde her iki nafakanın da dava tarihinden itibaren hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir....

    Davalının asgari ücret ile çalışıyor olması nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacının ekonomik ve sosyal durumu ayrıntılı olarak araştırıldıktan sonra tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, nafakanın TMK'nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

      Somut olayda; davacı taraf, reşit olduğunu ve halen eğitimine devam ettiğini belirterek, davalı baba tarafından ödemeye devam olunan iştirak nafakanın yetersiz kalmasından dolayı artırılarak hükmolunmasını talep etmiş ise de, dosya muhteviyatına ve dava dilekçesindeki olayların açıklamasına göre davadaki istem; iştirak nafakasının artırılması talebi olarak değil, üniversite eğitimine devam eden davacının eğitimini sürdürebilmek için davalı babasından TMK.nun 328. 364. maddeleri uyarınca talep etmiş olduğu yardım nafakası istemi olarak kabul edilmelidir. Mahkemece nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. Buna göre, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir....

        Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda nafaka yükümlüsü davalının inşaat şirketinde çalıştığı, 3.000.00.-TL kazancı olduğu, yeniden evlendiği, davacının ise ev hanımı olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ise mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile geçim ihtiyaçları, nafakanın niteliği, hakkaniyet ilkesi ile ÜFE endeks artış oranları gözetildiğinde, uygun miktarda artış yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu fazla yoksulluk nafakası artışına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir....

          (TMK m. 328/2) Diğer taraftan; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (TMK m.364) Eğitimine devam eden reşit birey, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anne babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Bu bağlamda belirlenecek nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir. Mahkemece nafaka miktarı tayin edilirken; davacının ihtiyaçları ve anne babanın geliri göz önünde bulundurulmalı, TMK'nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilmelidir. Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların baba ile oğul oldukları, davacının Bülent Ecevit Üniversitesi Gemi Makineleri bölümü 1. sınıf öğrencisi olduğu, çalışmadığı, davalının ise emekli olduğu anlaşılmaktadır....

            Aile Mahkemesince 2011/994 Esas ve 2012/448 Karar nolu ilamı ile 160,00 TL iştirak nafakası bağlandığını, davacının ihtiyaçların arttığını, paranın alım gücünün azaldığını, nafaka miktarının ihtiyaçlarını artık karşılamadığını ileri sürerek, müvekkil için verilen 160,00 TL nafakanın artırılarak 400,00 TL’ye çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; yeniden evlendiğini, bu evliliğinden çocuğu olduğunu, kira ödediğini ve ailesini geçindirdiğini belirterek, makul oranda artırıma karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; mevcut nafakanın yetersiz kaldığı gerekçesiyle; tarafların sosyal ve ekonomik durumu, hakkaniyet ilkesi gözetilerek, dava tarihinden itibaren iştirak nafakasının aylık 400,00 TL'ye çıkartılmasına ve her yıl TÜİK tarafından açıklanacak olan ÜFE oranında otomatik olarak artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 07/02/2023 NUMARASI : 2021/185 ESAS, 2023/128 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Yardım Nafakası) KARAR : Muş 2....

              Yoksulluk nafakası bakımından yapılan değerlendirmede; TMK.nun 176/4.maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

              Bu durumda, davanın açıldığı tarih itibariyle kesinleşmiş bir yoksulluk nafakası mevcut olmadığından, bu nafakanın kaldırılmasının da talep edilemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçe davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de; sonucu itibariyle davanın reddi doğru olup hükmün gerekçesinin açıklandığı şekliyle değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, 17.06.2013 günü oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu