"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından; kocanın boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, boşanma davasında tedbir nafakasına hükmedilmemesi, nafaka miktarları ve birleşen nafaka davasında koca lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-davalı koca 11.9.2014 tarihinde davasından feragat etmiştir. Davadan feragat, davaya son veren bir taraf işlemidir....
Mahkemece, davacı ... ......... tarafından açılan nafakanın artırılması davasının reddine, davalı karşı davacı ... tarafından açılan nafakanın kaldırılması davasının reddine, davalı-karşı davacının nafaka miktarının azaltılması talebinin kabulü ile davacı ... .........'a ödenen aylık 175,00 TL yoksulluk nafakasının karşı dava tarihi olan 09.01.2013 gününden itibaren 50,00 TL indirimle aylık 125,00 TL olarak ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK'nın 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2013 tarihinden itibaren ....820,00 TL'ye çıkarılmıştır. ... ... Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/...-169 E- 235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Hüküm, yıllık nafaka (farkı) miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
Hukuk Dairesinin süregelen kararlarında, objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan indirilmesinin hakkaniyet kuralına uygun düşeceği kabul edilmiştir. Borçlu tarafça açıkça sebebi belirtilerek yapılan ödemelerin, nafaka borcundan indirilmesi mümkün değildir....
Somut olayda; borçlu kabahatli aleyhine başlatılan icra takibi nedeniyle çıkarılan icra emrine birikmiş nafaka alacağının faizi ile birlikte hesaplanan miktarı ile tahsilinin talep edildiği dikkate alındığında, takibin adi alacak hükmünde olduğu ve bu paranın ödenmemesinin nafaka hükümlerine aykırı davranmak suçunu oluşturmayacağının kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 13/05/2014 tarihli ve ... değişik iş sayılı kararının CMK'nın 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, kabahatli hakkında nafaka borcunu ödememek eyleminden dolayı hükmolunan tazyik hapsinin kaldırılmasına, 18/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda davalı -davacı kadının birleşen nafaka davasında kabul edilen yıllık toplam nafaka miktarı 7.200,00 TL, reddedilen yıllık toplam nafaka miktarı ise 4.800,00 TL'dir. Bölge adliye mahkemesince verilen karar miktar itibariyle kesindir. Bu nedenle tarafların birleşen nafaka davasına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2014/14902 sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikâyette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip, adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem birikmiş nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, bu sebeple itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; İstanbul Anadolu 2....
Bu hükümler, madde gerekçelerinde de belirtildiği gibi ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklılarının her yıl dava açmak suretiyle emek sarfından ve masraf yapmaktan kurtarılmaları amacıyla getirilmiştir. Şu halde, nafakanın gelecek yıllarda da artırılmasına karar verilmesini isteme hakkının nafaka alacaklısına ait olduğu gözetilmeden nafaka yükümlüsünün bu yöndeki isteminin kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, nafaka davalarında miktarı takdir hâkime aittir. Bu nedenle iki tarafında kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılacağına ilişkin HUMK. md. 417,I c.2 hükmü nafaka davalarında uygulanmaz. Mahkemece bu husus gözetilmeden davanın reddedilen bölümü gözetilerek yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılması usul ve yasaya uygun değildir....
Alacaklı müşterek çocuk adına banka hesabına yapılan ödemelere itirazının olmadığını bu ödemelerin toplam nafaka alacağından mahsup edilerek takip başlatıldığını belirtmesi karşısında, banka aracılığıyla müşterek çocuk adına yapılan nafakaya ilişkin olan ödemeler ile yine PTT aracılığıyla müşterek çocuk ve alacaklı adına gönderilen havalelerin nafaka borcundan mahsubu gerekir. Mahkemece dosyanın bilirkişiye tevdi edilerek, hakkın doğum tarihinden itibaren alacaklının hak kazandığı nafaka alacaklarından yukarıda belirtilen nafaka ödemelerinin mahsubu ile nafaka alacağının tespit edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru değildir....
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalı babanın gelir durumu, adına nafaka talep edilenin rahatsızlığı nedeniyle çalışamayacağı nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun .... maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; adına nafaka talep edilenin giderleriyle, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek daha ... miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yine birikmiş nafaka borçları için emekli maaş haczinde de uygulanması gerekli, İİK'nun 83. maddesinde; borçlunun ve ailesinin geçimi için icra müdürlüğünce zorunlu olarak taktir edilen miktar tenzil olunduktan sonra kalan bölümünün haczedilebileceği ve bu miktarın maaşın ¼'ünden az olamayacağı belirtilmiştir. Somut olayda takibe konu edilen alacağın nafaka alacağı olduğuna ve aylık nafaka miktarı Mahkeme tarafından belirlendiğine göre, işleyen aylık nafakanın tamamı için ve birikmiş nafaka alacağı için de bakiye maaşın ¼’ü oranında haczinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde Mahkemece şikayetin reddi yerine yazılı şekilde şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....