Buna göre tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün (davalı annenin) gelir durumu, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları nazara alındığında, takdir edilen nafaka miktarının az olduğu açıktır. O halde, mahkemece; nafaka yükümlüsü annenin ekonomik durumu da dikkate alınarak, çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli ve TMK'nun ....maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun miktarda nafaka artışına hükmedilmesi gerekirken; müşterek çocuk lehine az miktarda nafakaya hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, bu husu bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bunun yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 177. maddesinde ise nafaka davalarında yetkili olan mahkeme düzenlenmiştir. Buna göre; "Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir" Bu düzenleme ile, genellikle ekonomik ve mali açıdan güçsüz durumda olan nafaka alacaklılarının; nafaka yükümlüsünün (davalının) bulunduğu yer mahkemelerinde masraf yapıp, gelerek dava açmaları ve bu suretle mağdur olmaları önlenmek istenmiştir. Burada zayıfı korumak amacı ile genel yetki hükmü getirilmiş ve seçimlik hak tanınmış bulunmaktadır. Nafaka alacaklısı (davacılar) isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabilecekler, isterlerse davalının ikametgahı mahkemesinde (HUMK 9. Madde - HMK 6.madde gereğince) dava açabileceklerdir. Mahkemece, 6100 Sayılı HMK'da veya Türk Medeni Kanunu’nda yetkili mahkemeye ilişkin özel hüküm bulunmadığı belirtilmiş ise de; yukarıda da açıklandığı gibi olayımızla ilgili yetki kuralı TMK.nun 177....
İcra Dairesinin 2015/12404 sayılı takip dosyasına konu edilen nafaka alacağının ise, kesinleşme tarihinden evvel bakiye tedbir nafakası ve 2015 yılı Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarına ait nafaka borcunu içerdiği, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının da tahsilinin talep edildiği ve anılan dosyaya dair icra emrinin sanığa 20/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla, bu haliyle sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Takip talebinde, 27/09/2015 tarihinden itibaren ... için işleyecek aylık 2500 TL yoksulluk nafakasının, 27/09/2015 tarihinden itibaren ... için işleyecek aylık 500 TL iştirak nafakasının tahsilinin de istenildiği...
İcra Müdürlüğü'nün 2020/2035 ve 2020/2036 Esas sayılı takip dosyalarında, borçlunun almakta olduğu ücretten her ay öncelikli olarak işleyen nafakanın kesilmesi, kalan ücretin 1/4'ünün birikmiş nafaka alacağı bitene kadar kesilmesinin talep edilmesi üzerine, İcra Müdürlüğü tarafından uyap sistemi üzerinden birikmiş nafaka bakımından yapılan kesintinin maaşın tamamı üzerinden 1/4 oranında hesaplanarak yapıldığı, yukarıda açıklanan şekilde, işleyen nafaka kesildikten sonra kalan maaştan birikmiş nafaka için 1/4 oranında kesinti yapılması kuralına uyulmadığı anlaşılmaktadır. İşleyen nafaka kesildikten sonra birikmiş nafaka alacağı diğer alacaklarla birlikte sıraya girer. Birikmiş nafaka alacağı için kalan maaştan ancak 1/4 oranında kesinti yapılabilir....
zaman veya yer, hatta ekonomik bakımından uygun olmadığı durumlarda nafaka ödemelerinin kardeşi SÜLEYMAN FARUK PAÇA tarafından yapıldığını, eğer davacı tarafın iddia ettiği gibi bu ödemeler nitelik bakımından nafaka ödemesi olmasaydı davalı müvekkilin SÜLEYMAN FARUK PAÇA vasıtasıyla ödeme yaptırmasının mümkün olmayacağını, müvekkili tarafından tüm nafaka ödemelerinin eksiksiz hatta fazlası ile yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Raporda bilirkişi tarafından nafaka ödemesi olarak yapılan ödemelerin nafaka borcundan mahsup edilmesinde usul ve yasaya uygundur. Nafaka dışında açıklamasız yapılan ödemelerin de, ödeme belgelerin göre aylık nafaka miktarı ve katları şeklinde olmayanlarının, davacının protokol gereği yüklenmiş olduğu masraflar dikkate alındığında nafaka borcundan mahsup edilmemesi de yerindedir. Yine bakıcı masrafı, nafaka sağlık masrafı açıklaması ile birlikte yapılmış ödemelerden bakıcı ücreti dışındaki kısmın, ödenen meblağ dikkate alındığında nafaka borcundan mahsup edilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmadığından davalı alacaklının istinafın da isabet bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesi'nin uygulamasına göre; nafaka yükümlüsüne göre ekonomik yönden güçsüz olan nafaka alacaklısı tarafından açılan nafaka bağlanması veya bağlanan nafakanın değişen şartlar nedeniyle artırılması istemli davaların kısmen kabul edilmesi halinde, yargılama giderlerinin (ve bu giderlere dahil olan vekalet ücretinin) davalı tarafa yükletileceği, ayrıca davanın reddedilen kısmı nedeniyle davalı lehine yargılama giderine (ve vekalet ücretine ) hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Ancak, ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326. maddesinin uygulanması gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Nafaka Taraflar arasındaki boşanma ve nafaka davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davalı tarafından dava ve birleşen nafaka davası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının, boşanma davasına ilişkin temyiz itirazları ile nafaka davasında davacı kadın yararına takdir edilen nafakaya ilişkin temyiz itirazları ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Bağımsız olarak 31.7.2009 tarihinde açılıp, daha sonra açılan boşanma davasıyla birleştirilen nafaka davasında, davacı kadın kendisi için tedbir nafakası talep etmiştir. Tarafların müşterek çocuğu daha sonra 18.10.2009 tarihinde doğmuştur....
Hukuk Genel Kurulu 30.03.2005 gün ve 196-239 sayılı kararında da açıklanan gerekçelerle temyiz ve karar düzeltmede de bağlanan yıllık nafaka miktarının gözetileceğini açıklamıştır. Benimsenen bu ilkeler doğrultusunda gerek temyiz, gerekse karar düzeltmeler de üst sınır yıllık nafaka miktarıyla belirlenmelidir. Somut olayda hükmedilen yıllık nafaka miktarı 1000 YTL’yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2. maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün l. bentte gösterilen nedenle şahsi ilişki yönünden ONANMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle nafaka yönünden miktarı itibariyle kesin hükme yöneltilen temyiz dilekçesinin REDDİNE, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.03.07.2006 pzt....
Hukuk Genel Kurulu 30.03.2005 gün ve 196-239 sayılı kararında da açıklanan gerekçelerle temyiz ve karar düzeltmede de bağlanan yıllık nafaka miktarının gözetileceğini açıklamıştır. Benimsenen bu ilkeler doğrultusunda gerek temyiz, gerekse karar düzeltmeler de üst sınır yıllık nafaka miktarıyla belirlenmelidir. Somut olayda hükmedilen yıllık nafaka miktarı 1000 YTL’yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2. maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir. SONUÇ:Temyiz olunan hükmün 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle miktarı itibariyle kesin hükme yöneltilen temyiz dilekçesinin REDDİNE, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna,işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12.06.2006 (Pzt.)...