Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nafakanın miktarı tayin edilirken; tarafların ekonomik durumu ile nafaka yükümlüsünün mali gücü birlikte değerlendirilip, hakkaniyete uygun bir karar verilmelidir. Somut olayda, davacı kadın tarafından açılan önlem nafakası davasında verilen Tavas Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 06/11/2013 tarih, 2013/91 esas ve 2013/465 karar sayılı kararı ile "Davanın kabulü ile aylık 400 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren karar kesinleşinceye karar davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verildiği, daha sonra davacı erkek tarafından açılan Tavas Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 16/04/2014 tarih, 2013/278 esas ve 2014/120 karar sayılı boşanma davasında "DAVANIN REDDİNE, Mahkememizin 2013/91 esas 2013/465 karar sayılı ilamı ile dosyamız davalısı yararına aylık 400 TL tedbir nafakası verilmesi yönünden daha önce hüküm kurulduğundan davalının tedbir nafakası talebi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA," karar verilmiştir....

Ayrıca; davalı duruşmadaki beyanında, toplamda 2.000,00 TL nafaka ödemeyi kabul ettiğini belirtmiştir. O halde mahkemece; yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde olay değerlendirilip; boşanma kararından sonra davacının gelirindeki azalmanın, kararlaştırılan nafaka miktarını ödemede ne ölçüde etkisi bulunduğu tartışılması, başlangıçtaki denge durumu ve davalının duruşmadaki nafaka miktarına yönelik beyanı da dikkate alınarak, TMK'nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu mahkemece yapılan indirim miktarı mütenasip olmayacak şekilde fazla olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

    -TL iştirak nafakası ödenmesine hükmedildiğini, 27.04.2012 tarihinde açılan nafakanın artırılması davasında nafakanın 220.-TL'ye yükseltildiğini, aradan geçen zaman içerisinde çocuğun anaokuluna başladığını ve nafaka miktarının yetersiz kaldığını belirterek nafakanın aylık 500.-TL ye yükseltilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, 220.-TL olan iştirak nafakasını dahi ödemekte zorlandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tarafların sosyal ekonomik durumları, adalet ve hakkaniyet ilkeleri dikkate alınarak nafakanın aylık 300.-TL ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davalının temyiz itirazlarına ilişkin yapılan incelemede; 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK. nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2016 tarihinden itibaren 2.190 TL ye çıkarılmıştır. Hüküm, karar tarihi itibariyle kesin niteliktedir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın aşağıda belirtilen bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir. 1-Davacı ... reşit olup, eğitim ve öğreniminin devam ediyor olması nedeniyle nafaka talebinde bulunulmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle (TMK. nun 364/1 mad.) istenilen nafaka yardım nafakası niteliğindedir....

        Davalı vekili cevabında; davanın reddi gerektiğini, zira dayanak kararda gelecek yıllar için nafaka artırımı düzenlendiğini, nafakanın bugün 330 TL olduğunu, çocukların özel okula gönderilerek bunun karşılığında nafaka artırımı talebinin hakkaniyete aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, .....sayılı kesinleşen ilamı ile çocuklara ödenecek nafakanın .... oranında artırılarak devamına karar verildiği, geçen sürede hakimin müdahalesini gerektirecek nitelikte tarafların ekonomik durumunda bir değişiklik olmadığı (karar tarihinde ve halen ikisinin de eczacı oldukları) gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir. İştirak nafakası; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile genel ihtiyaçlar ve ana-babanın mali durumuna göre takdir edilir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli ve gelirleri de dikkate alınır....

          Ancak, bu durum bir eksiklik olmayıp nafaka hukukunun mahiyeti gereği nafaka miktarının tespitinde ve uyarlanmasında dikkate alınacak ölçütleri belirleme faaliyeti bilinçli olarak yargıya bırakılmıştır. Her ne kadar, mehaz kanun İsviçre Medeni Kanunu söz konusu ölçütlere yer vermiş olsa da esasen İsviçre hukukunda da nafaka miktarına ilişkin tespit ve uyarlamalar İsviçre Federal Mahkemesi'nin kararlarıyla şekillenmektedir. (Kocabaş, Gediz: Evlilik Sonrası Dayanışma İlkesi ve Bu İlkenin Sınırı Olarak Clean Break İlkesi Doğrultusunda Yoksulluk Nafakasını Belirleyici Ölçütler, MÜHF – HAD, C. 19, S. 1) Bu doğrultuda yerleşik Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ve müşterek çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayımladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....

          Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma - Tedbir Nafakası Taraflar arasındaki "boşanma" ve "nafaka" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davacı-davalı (koca) tarafından, birleştirilen nafaka davası yönünden; davalı-davacı (kadın) tarafından ise nafakanın miktarı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle koca tarafından açılan boşanma davası reddedilip, kadının açtığı birleştirilen nafaka davası kabul edilerek, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedildiğine göre, "kararın kesinleşmesinden sonra devamına" karar verilmiş olan nafakanın, yoksulluk değil, Türk Medeni Kanununun 197. maddesine göre tayin edilen tedbir nafakası olduğunun kabulü gerekmesine göre, davacı-davalı (koca)'nın bu yöne ve diğer yönlere ilişkin temyiz...

            Hukuk Dairesi'ne temyiz kanun yolu açık olmak üzere, asıl dava (önlem nafakası davası) yönünden KESİN olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....

            AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 06/09/2021 NUMARASI : 2020/885 ESAS 2021/1262 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli))|Nafaka (Önlem Nafakası) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının kusurlu davranışları nedeniyle tarafların evliliklerinin çekilmez hale geldiğini belirterek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            UYAP Entegrasyonu