Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası ...’in yayınladığı ...oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir....
Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Tarafların 26.12.2012 tarihinde boşandıkları, boşanma kararının iştirak nafakası yönünden 14.03.2014 tarihinde kesinleştiği, iş bu nafaka artırım davasının ise 01.10.2014 tarihinde açıldığı görülmüş olup, nafakanın takdir edildiği tarihten itibaren eldeki dava arasında geçen süre içerisinde müşterek çocuğun yaşı ve eğitim durumu dikkate alındığında ihtiyaçlarının da doğal olarak arttığının kabulü gerekmektedir. Hal böyle olunca, davaya konu nafakanın niteliği, tarafların boşanmaları ve nafaka takdiri sonrasında aradan geçen süre, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçlarındaki artış, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsü davalı babanın ekonomik durumu ve ödeme koşulları hep birlikte, dikkate alındığında takdir edilen ve artırılan nafaka miktarı azdır....
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve ilk nafakaya hükmedildiği tarihten itibaren geçen süre nazara alındığında, takdir edilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu'nun ....maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. O halde, mahkemece yapılacak iş; çocukların ihtiyaçlarının karşılanması için nafaka yükümlüsü babanın geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek, biraz daha fazla miktara hükmetmek olmalıdır....
Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır. ./.. -2- Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası .. oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar .ve 25.11.2013 tarihli ilamıyla boşanmışlar, davacı lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakasına ve velayeti davacıya bırakılan iki müşterek çocuk lehine aylık 150,00'şer TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, karar 20.01.2014 günü kesinleşmiş, eldeki artırım davası 06.10.2015 tarihinde açılmıştır....
Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin her ne kadar nafakanın arttırılması davası açmış ise de işbu davayı açma hak ve yetkisi bulunmadığını, nafaka alacaklısı olmadığı halde nafakanın arttırılması davasını açtığını, nafaka alacaklıları Ayşe Hiranur ve Senanur Esila AYDEMİR olduğunu, davacı T1 hiçbir nafaka hak ve alacağı bulunmadığını, dava dilekçesinden de nafaka alacaklıları olan Ayşe Hiranur ve Senanur Esila adına velayeten açıldığında dair bir ibare bulunmadığından, davacının nafaka alacaklısı olmamasına rağmen kendi adına işbu davayı açma hak ve yetkisi bulunmamakta olduğunu, iş bu nedenle dava açma hak ve yetkisi bulunmadan kendi adına açılan işbu davanın reddine karar verilmesini, davacı vekilinin iddia ettiği gibi bir durumun asla söz konusu olmadığını, kendisinin çocuklarına her ay düzenli bir şekilde ve hiç aksatmadan ve her yıl da arttırım yaparak eksiksiz bir şekilde ve düzenli olarak ödeme yaptığını, hiçbir nafaka borcunun da da bulunmamakta olduğunu, nafaka...
Aile Mahkemesinin 2013/445 Esas 2013/714 Karar sayılı kararı ile artırılmasına karar verildiğini, ilgili karar ile nafakanın artış oranının belirlendiğini ve davacıya halen 466 TL yoksulluk nafakası ödendiğini, davalının iştirak nafakasının kaldırılması davası açtığını ve oğluna ödediği nafakanın kaldırıldığını ve kısa bir süre sonra 2009 model Mercedes C220 D 2009 model araba aldığını, müvekkilinin babasından dolayı SGK'dan 570,00 TL aylık aldığını, 2020 yılında nafaka ile eline 1036,00 TL geliri olduğunu, 500 TL kira ödediğini, ev ve yiyecek masrafının 1.000,00 TL olduğunu, davalının fazla mesai ile aylık 6.000- 7.000 TL aldığını , aradan geçen süre içinde davalının ekonomik durumunun iyileştiğini, nafaka miktarının aylık 1400 TL'ye çıkartılmasını karar verilmesini istemiştir....
Davacı vekilinin yoksulluk nafakasının artırım oranına ilişkin temyiz itirazına gelince; Yoksulluk nafakasının artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; yoksulluk nafakasının ÜFE verilerine göre hesaplandığı belirtilmiş ise de hesaplama doğru yapılmamıştır. Mahkemenin endeks hesaplama şekli hatalıdır....
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı için aylık 550 TL yoksulluk nafakası takdirine ve nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, nafaka alacaklısının istemi halinde, takdir olunan nafakanın gelecek yıllarda TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artışa karar verilmesi gerekirken, mahkemece, takdir edilen nafaka miktarının yıllık TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Nafaka takdir edilirken, tarafların ekonomik, sosyal ve mali durumları ile davacının ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır. Dosya içeriğine göre, davacı ev hanımı olup, gelirinin olmadığı, davalının ise 1500 TL emekli maaşı aldığı, bu davasının ise 2 yıl sonra 31.07.2012 günü açıldığı anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, hali hazırda ödenen nafakanın belirlendiği tarihle eldeki davanın açıldığı tarih arasındaki süre, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında; artırılan nafaka miktarı yüksek olup, TMK'nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir....