Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK.nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, yıllık ÜFE artış oranı, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları nazara alındığında mahkemece takdir edilen nafaka yüksektir....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; Tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında artırılan nafaka miktarı azdır. Bu nedenle kadın lehine hükmedilen nafakanın aylık 800 TL artırılarak aylık 1.500 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası....’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından; tarafların 30/11/2001 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, son nafaka artırım kararından bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık 14 yıllık süre geçtiği, davacının 1/4/2007 tarihinde emekli olduğu, kendisine ait evde oturduğu, davalının ise Türkiye ve Almanya’dan ayrı ayrı emekli olduğu, beyanına göre Almanya’dan 697 euro, Türkiye’den 1.000,00 TL emekli maaşı aldığı, üç katlı evinin bulunduğu, 400,00 TL kira geliri elde ettiği, yeniden evlendiği anlaşılmaktadır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.Somut olayda; tarafların boşanma sırasında ve eldeki davanın açıldığı sıradaki sosyal ve ekonomik durumlarında olağanüstü bir değişiklik olmadığı gibi, olduğu da ileri sürülmemiştir.Davacı kadının süreklilik arzeden bir gelirinin olmadığı sabittir....
Davalı cevap dilekçesi ile; tarafların sosyal ve içtimai durumlarının incelendiğinde davacının durumunun kendisinden iyi olduğunu, halen bakmakla yükümlü olduğu iki çocuğunun bulunduğunu, davalının 470 TL nafaka 150 TL birikmiş nafaka borcu olmak üzere toplam 620 TL nafaka gideri bulunduğunu, elinde kalan maaşın 440 TL olduğunu bu nedenle geçinmesinin çok zor olduğunu bildirerek, davanın reddini istemiştir....
Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Aynı kanun'un 327/.... maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı, 330. maddesinde; nafaka miktarının, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirleneceği, 331. maddesinde de; durumun değişmesi halinde hakimin, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur....
Somut olayda mahkemece çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının başlangıç tarihi belirtilmemiştir. 28/11/1956 tarih ve 15 E.-15 K.sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, nafakaya dava tarihten itibaren hükmetmek gerekirken; nafakanın hangi tarihten itibaren ödenmeye başlayacağının belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.Ayrıca nafakanın niteliği iştirak olduğu halde tedbir olarak nitelendirilmesi ve nafakanın davacıya değil de davalıya ödenmesine karar verilmiş olması da isabetli bulunmamıştır . Ne var ki; bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve "hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün HUMK 438/7, C2 hükmü ve 6100 sayılı HMK 370/2 ek 3/1 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Türk Medeni Kanununun 175.maddesine göre, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Aynı şekilde, 176/....maddesinde de; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, tarafların mali durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde artırılıp azaltılabileceği kabul edilmiştir. Yoksulluğun ortadan kalkması halinde ise, mahkeme kararı ile nafakanın kaldırılabileceği öngörülmüştür. (TMK. md.176/...) Somut olayda; taraflar, 03.03.2009 tarihli kararla boşanmışlar ve davacı lehine 200 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davacı ev hanımı olup, öncesinde ayda bir annesiyle birlikte yaklaşık 250 TL civarında dul ve yetim maaşı almakta iken, annenin de ölümü ile aldığı aylık 680 TL'ye çıkmış bulunmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir....
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacının kızı ile birlikte büfe işlettiği, aylık 1000 TL gelirinin olduğu, kızı ile birlikte oğluna ait evde yaşadığı; davalının ise, emekli olduğu aynı zamanda pazarda sebze sattığı, aylık 1300 TL gelirinin olduğu, kendisine ait evde kaldığı, üzerine kayıtlı motosikletinin olduğu tespit edilmiştir. Davada tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu da ileri sürülmemiştir. ./.....