Davalı vekili cevap dilekçesinde; talep edilen nafakanın fahiş olduğunu, şayet nafaka miktarında artış yapılacak ise nafakanın ÜFE-TÜFE oranında artırılması gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden geçerli olmak üzere müşterek çocuk 2003 doğumlu ... yararına aylık 500 TL olan iştirak nafakasının aylık 900 TL'ye yükseltilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. TMK.'nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/12/2022 NUMARASI : 2022/1663 ESAS 2022/2138 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının Konya 2. Aile Mahkemesinin 2018/246 ESas 2018/948 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini, müşterek çocuk adına 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, mevcut nafaka miktarının günümüz şartlarında çok yetersiz kaldığını, bu nedenle nafaka miktarının 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamalarına göre; nafaka alacaklısı davacı ve müşterek çocuğun ihtiyaçları, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; nafakanın en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; davacı kadının ev hanımı olduğu çalışmadığı,%90 oranında görme engelli olduğu, erkeğin ise özel sektörde işçi olduğu, asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiği kadının görme engeli nedeni ile sürekli tedaviye ihtiyaç duyduğu, bu nedenle davacı kadına takdir edilen yoksulluk nafakanın yetersiz olduğu anlaşılmakla, davacı kadının istinafının kısmen kabulüne, aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir....
Bu doğrultuda ; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olarak artırılmalı böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosyanın incelenmesinden, tarafların 29/03/2019 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşandıkları, davacı lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği anlaşılmaktadır....
TMK'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilerek belirlenecek nafakanın davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir. Somut olayda; davacının anne ve babasının Küçükçekmece 5.Aile Mahkemesinin 2012/799 Esas-2014/581 sayılı kararı ile boşandıkları ve davacı için 750 TL iştirak nafakasına karar verildiği ve bu nafakanın davacı reşit olduktan sonra kesildiği, davalı babanın emekli askeri personel olup, 5130 TL maaş aldığı, davacının üniversite sınavlarına hazırlık aşamasında olup, dersaneye gittiği dosya içeriği ile anlaşılmaktadır. Buna göre, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafaka yükümlüsü davalı babanın gelir durumu, nafakanın niteliği ve davacının yaşı ile ihtiyaçları nazara alındığında takdir edilen nafaka miktarının az olduğu açıktır....
Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2005 tarihli ve 196-239 sayılı kararıyla, nafaka davalarında temyiz edilebilirlik sınırının belirlenmesinde, bağlanan nafakanın bir yıllık tutarının esas alınacağı benimsenmiştir. Benimsenen bu ilke doğrultusunda nafaka davalarında gerek temyiz, gerekse karar düzeltmelerde, kararın temyiz ve karar düzeltmeye tabi olup olmadığı, bağlanan nafakanın bir yıllık tutarına göre belirlenecektir. Davacı, açtığı nafaka davası ile aylık 300 lira tedbir nafakası talep etmiş; mahkemece, davacı lehine aylık 200 lira nafakaya hükmedilmiştir. Hüküm davacı-davalı (kadın) tarafından lehine hükmedilen nafakanın miktarı yönünden temyiz edildiğine göre, reddedilen miktarın bir yıllık tutarı 1200 lira olup, bu miktar az önce açıklanan “temyiz edilebilirlik sınırının” altındadır. Bu itibarla karar kesindir. Davacı-davalı (kadın)'ın temyiz isteğinin açıklanan sebeple reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
Bu nedenle mahkeme, nafaka alacaklarının ihtiyaçlarını karşılayacak nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde nafaka artırılmalıdır.Somut olayda; ... Aile Mahkemesi'nde görülen boşanma davasında 20.06.2008 tarihinde verilen hükümle beraber dava tarihinden itibaren 400 TL tedbir nafakasına, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği anlaşıldığına göre; önceki nafakanın takdir edildiği tarih (20.06.2008) ile bu davanın açıldığı tarih arasında geçen süre, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alındığında takdir edilen miktar çok olup, TMK 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır....
TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.'' TMK.nun 176/4.maddesine göre de; tarafların, mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre; iradın arttırılması veya azaltılması için, ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda, yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 14.02.2012 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlardır....