Takibe konu ilamda, aylık nafakanın 785 TL. olduğu, bu miktarın 01.07.2001 tarihinden geçerli olacağı ve nafakanın her altı ayda bir TÜFE artış oranında arttırılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre altı aylık dönemlerdeki aylara karşılık gelen nafaka miktarı, her altı ayda bir TÜFE artış oranına karşılık gelen miktarın bir önceki dönemdeki nafaka miktarına eklenmesiyle oluşacaktır. TÜİK'in TÜFE endeksinde nafakanın başlangıç tarihi olan 01.07.2001 tarihindeki değeri 4.627,50 dir. Altı ay sonrası olan 01.01.2002 tarindeki endeks değeri ise 6062.40 dir. Orantı yapıldığında; endeks 4627.50 olduğunda nafaka miktarı 785 TL ise, endeks 6062.40 olduğunda nafaka miktarı 6062.40x785/4627.50= 102841 TL. olmaktadır. Aynı sonuca farklı şekilde de ulaşılabilir Endeks 01.07.2001 tarihindeki 4627.50 değerinden 01.01.2002 tarihinde 6062.40 değerine ulaştığına göre fark 6062.40-4627.50= 1439.90 dır. Bunun 4627.50 endeks değeri içindeki yüzdelik değeri ise 1439.90/4627.50x100= %31.11 dir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Dosya kapsamından; tarafların 09/12/2005 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine 250 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği, Kayseri 2....
O halde mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle nafaka takdiri sırasında kurulan dengenin yeniden sağlanması gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka takdiri doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Kabule göre de, taraflar boşanmış olup davacı kadın için arttırılması talep edilen nafaka, mahiyeti itibariyle yoksulluk nafakası niteliğindedir. Buna göre, mahkemece; davacı için hükmedilen nafakanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru değildir; ayrıca hükmün 1.fıkrasında davacı kadının davalı olarak geçmesi de yanlış olmuştur....
Davacı 16.06.2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle;mahkeme kararının hatalı olduğunu ,hükmedilen nafaka yetersiz olduğundan kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi "nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 8.000,00- TLdır. Buna göre; red edilen nafaka arttırım miktarı aylık 250,00- TL'dan yıllık 3.000,00- TL olup kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla red edilen nafaka arttırım miktarı yıllık sekizbin -TL'nı geçmemektedir. Hüküm, red edilen nafaka arttırım miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 06/04/2022 NUMARASI : 2021/1917 ESAS 2022/573 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka (Nafakanın Artırımı) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı dava dilekçesinde özetle; müşterek çocuk Yusuf Buğra için aylık 400,00 TL olarak belirlenen nafakanın artırılarak en az aylık 2.500,00 TL olarak belirlenmesini, nafakanın günümüz ekonomik şartları ve enflasyon oranı doğrultusunda her yıl düzenli olarak artırılmasını ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Buna göre nafaka anlaşmalı boşanma sonucu belirlense dahi; nafaka borçlusunun gelir ve mal varlığında, elinde olmayan çeşitli sebeplerle gerçek ve önemli ölçüde azalma olması sonucu ödemenin çekilmez bir hal aldığı durumlarda nafaka miktarında hakkaniyete uygun bir miktar indirim yapılabilir. Dosya içeriğinden; tarafların 1994 yılında evlenip; 2009 yılında anlaşmalı boşandıkları; davacının davalıya aylık 330,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiği, nafakanın her yıl Ocak ayından itibaren Tüfe oranında artırılmasının kararlaştırıldığı, davacının Vakıflar Bankası Fatsa Şubesinde kasa sorumlusu yardımcısı olarak görev yapmakta iken, kendi isteği ile kıdem tazminatını alarak 16.01.2012 günü işten ayrıldığı, 21 gün sonra eldeki davayı açtığı, davalı kadının merdiven temizliği yapmak suretiyle aylık 300,00 TL kazandığı anlaşılmaktadır....
Nafaka borçları için haczedilmezlik kuralı uygulanmaz. Bu nedenle işleyecek aylık nafakanın tamamı üzerinden maaş üzerine haciz konulmasında yasaya aykırılık yoktur. Ancak birikmiş nafaka alacağı için genel nitelikteki düzenleme olan İİK.nun 83.maddesinin uygulanması zorunludur. İcra takibi başlatıldıktan sonra birikmiş nafaka alacağı için maaştan 1/4 kesinti yapılabilir ise de işleyecek nafakanın tamamı için kesinti yapılır. İcra Müdürlüğünce borçlunun emekli maaşından öncelikle her ay için işleyen nafakanın kesilmesi, bakiye maaşın 1/4'ünün de birikmiş nafaka için kesilmesi gerekir. Borçlunun emekli maaşına nafakalar için konulan hacizler yasaya uygundur....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....