Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde; taraflarca başlangıçta kabul edilen nafaka yükümlüsünün çalıştığı sürece nafaka ödenmesi yönündeki protokol hükmü gereğince nafaka yükümlüsünün halen çalışıyor olması karşısında uyarlama koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, sadece nafaka alacaklısının tapu ve banka kayıtları dikkate alınarak yoksulluğunun ortadan kalktığı kanaati ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamı uyarınca; tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşları, eğitim durumu, ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında, nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, davacı tarafça nafakanın azaltılması koşullarının oluştuğunun ispatlanamadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı kanaatine varılmış ve davacının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Rize Aile Mahkemesinin 2016/417- 2016/504 E-K sayılı ilamının incelenmesinde; davacı T1 tarafından davalı T3 aleyhine açılan nafaka davasında çocuk lehine aylık 300,00 TL nafakaya hükmedilmesine,nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına dair karar verildiği, ÜFE artırımı sonucunda nafaka miktarının 897- TL.ye ulaştığı anlaşılmakta ise de; tarafların Rize Aile Mahkemesinin 2016/417- 2016/504 E-K sayılı nafaka ilamını tebliğ almadıkları, önceki nafaka ilamının kesinleşmediği, dolayısıyla nafakanın ÜFE oranında artırılmadığı anlaşılmaktadır.Davacı düzenli işi ve geliri bulunmadığını, kirada kaldığını, çocuğun büyümesi sebebiyle ihtiyaçlarının arttığını, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını beyan etmiştir....
Somut olayda, davaya konu nafakanın takdir edildiği önceki ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/106 E-56 K.sayılı dosyasında ve ilamında; davacının babası ile birlikte sebzecilik ve pazarlamacılık yaptığı ikinci bir kadın getirmesi nedeniyle nafaka alacaklısı kadına ayrı yaşamada haklı olduğu gerekçesiyle tedbir nafakası bağlandığı anlaşılmaktadır. Davalı kadının müşterek dört çocuğu olduğu babasının yanında kaldığı ve hiçbir yerden gelirinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, tedbir nafakasının niteliği, günün ekonomik koşulları, davalı kadının ve çocukların ihtiyaçları nazara alındığında toplamda halen ödenen 350 TL nafaka miktarı hakkaniyete uygundur. Nafaka indirim şartları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, nafakanın indirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında nafakanın takdir edildiği tarihten sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Anılan ihbarnamede; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.04.2005 tarihli ve 2005/17-7 Esas, 2005/37 Sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; Dosya kapsamına...
Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayımladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında, nafakanın yeniden belirlendiği artırım davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve yeniden belirlendiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle davalının (nafaka yükümlüsünün) tespit edilen aylık gelir durumu nazara alındığında; takdir edilen tedbir nafakası miktarı çok az olup, TMK’nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun değil ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün birinci maddesindeki "aylık 250 TL nafakanın" ifadesinin çıkartılarak yerine "aylık 400 TL nafakanın" ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 30.40 TL.bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.07.2010 günü oybirliğiyle karar verildi....
Ancak, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına,nafakanın niteliğine ve özellikle de davalının ödeme gücüne göre hükmedilen nafaka miktarı fazla olup, TMK.’nun 4. maddesinde vurgulanan “hakkaniyet”ilkesine uygun değilse de,bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 2 nolu paragrafında yer alan “ aylık 300 TL. tedbir nafakası “ sözlerinin yerine “aylık 200 TL. tedbir nafakası “ sözlerinin yazılarak , aynı paragrafta yer alan “ 500 TL. nafakanın “sözlerinin yerine “ 400 TL. nafakanın “ sözlerinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 30.40 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 12.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
takip tarihine kadar muaccel hale gelen 10 aylık birikmiş nafakanın muaccel olduğu, takipte de 10 aylık birikmiş nafaka alacağının talep edildiği, şu halde alacaklı tarafından fazladan talep edilmiş bir nafaka alacağının bulunmadığı, icra takip dosyasında dayanak mahkeme ilamı olarak 1....