Aile Mahkemesi'nin 02/10/2020 tarih, 2020/317 Esas, 2020/445 Karar sayılı ilamında özetle; davalının 18/07/2020 tarihinde ölümü ile dava konusuz kaldığından nafakanın kaldırılması konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, davacı aleyhine yargılama giderine hükmedildiği anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesi'nin 2009/869 Esas, 2011/579 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Ecrin'in velayetinin davalı anneye verildiğini ve müşterek çocuk lehine aylık 175,00 TL, davalı lehine 200,00 TL nafakaya hükmedildiğini, davalının boşandıktan sonra İstanbul'da annesinin yanına yerleştiğini, davalının 2015 yılı Ocak ayında yeni bir evlilik yaptığını, bu nedenle davalı lehine hükmedilmiş olan aylık 200,00 TL nafakanın kaldırılması gerektiğini, davalının 2015 Ocak ayıdan bu yana evli olmasına, sosyal ve ekonomik durumunda pozitif değişiklik yaşamış olmasına rağmen icra kanalıyla nafaka alacağını tahsil ettiğini, davalının evlenmesine rağmen müşterek çocuk Ecrin'in anneannesinin yanında kalmaya devam ettiğini, annesinin müşterek çocukla ilgilenmediğini, davalının velayet hakkını gereği gibi yerine getirmediğini, bu nedenle davalı lehine hükmedilen nafakanın kaldırılması ve müşterek çocuk Ecrin'in velayetinin davacı babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu durum, ancak; nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davalının aldığı nafaka miktarı ile çalıştığı işten elde ettiği gelir toplamının, onu, yoksulluktan kurtarmayacağı kabul edilmelidir. Bununla birlikte, davacının; yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin içinde (çoğun içinde azın da olduğu ilkesinden hareketle) nafakanın indirilmesi isteğinin de bulunduğu gözetilerek, bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmalıdır. Mahkemece; davalının, işe girip gelir elde ettiği dikkate alınarak, nafakanın hakkaniyete uygun bir miktar indirilmesine karar verilmesi gerekirken, nafakanın tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında birleştirilerek görülen nafaka davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, nafakanın kaldırılması istemli asıl davanın kabulüne, birleşen nafakanın arttırılması istemli davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-birleşen dosyada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 33.60.TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde ... atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren ... günlük süre içerisinde karar...
Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; davacının Almanyada fırın işlettiği, aylık gelirinin 2200 euro olduğu, malvarlığının ve üzerine kayıtlı aracının olmadığı, davalının ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında temizlik görevlisi olarak asgari ücretle çalıştığı, 13.01.2012 tarihinde 44.500 TL'ye satın aldığı tespit edilmiştir. Nafaka alacaklısı kadının aldığı asgari ücretin; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının asgari ücret ile çalışıyor olması ve 44.500,00 TL bedelle taşınmaz satın alması ,nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Dava, nafakanın kaldırılması talebine ilişkindir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle, mahkemeye açılan davanın nafakanın iptaline yönelik olduğunu, ilgili nafakanın tedbir nafakası olduğu nu, kararın kesinleşmesi ile birlikte kendiliğinden sona erdiğini belirterek yerel mahke me kararının kaldırılmasına, nafakanın iptaline karar verilmesini ya da kararın lehe bozulmasına karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesinin karar tarihi itibariyle uygulanması gerekli HMK nun 341.maddesi uyarınca miktar veya değeri 3.560 TL sını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas 2005/235 Karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Somut olayda, davalı taraf lehine verilen yıllık nafaka miktarı toplamı (250x12=3.000) 3.560 TL sının altında olduğundan hüküm kesin niteliktedir....
Mahkemece; müşterek çocuk Sedat lehine bağlanan iştirak nafakasının kaldırılması talebi reddedilerek davalı kadına bağlanan yoksulluk nafakasının davalının tüm yıl asgari ücret düzeyinde geliri olduğu gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması yönünde hüküm tesis etmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.TMK 176/3 maddesine göre; “irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.Mahkemece de kabul edildiği gibi davalının bir başkasıyla evliymiş gibi yaşamadığı anlaşıldığından bu gerekçeyle nafakanın kaldırılmasında bir isabetsizlik yoktur.Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
Anılan ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/04/2005 tarihli ve 2005/17-7 esas, 2005/37 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikayete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerekmesi karşısında, somut olayda .....
Anılan ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19/04/2005 tarihli ve 2005/17-7 Esas, 2005/37 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5358 sayılı Kanun’la değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 344. maddesinde düzenlenen ve şikâyete tabi bulunan nafaka hükmüne uymamak suçunun oluşabilmesi için, nafaka ödenmesinin kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanması, aylık nafakanın tahsili için icra takibine başlanılmış ve icra emrinin borçlu-sanığa tebliğ edilmiş olması, borçlunun ilamda yazılı ödeme koşullarına uymaması, aylık nafakaya hükmedilmesi halinde icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması, borçlu-sanık tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması hususunda açılmış bir davanın bulunmaması, dava açılmış ise sonuçlanmış olması ve şikayet hakkının suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 3 ay ve her halde işlenmesinden itibaren 1 yıl içinde kullanılması gerektiği, somut olayda müşteki vekili...