Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

(Ek cümle: 24/11/2016- 6763/41 md.) " Davacı kadın aylık 750,00'şer TL olan nafakaların aylık 1.500,00'er TL'ye yükseltilmesini talep etmiş, bu haliyle aylık her bir nafaka yönünden 750,00'şer TL artış talebinin 150,00 TL'lik kısmı kabul edilmiş, 600,00 TL'lik kısmı reddedilmiştir. Aralarında mecburi dava arkadaşlığı bulunmayan çocuklardan her biri için istinafa konu hükmedilen nafakanın artış miktarı ayrı ayrı 150,00'şer TL olmakla yıllık nafaka artış miktarı 1.800,00'er TL, davacının reddedilen aylık 600,00'şer TL'lik talebinin yıllık miktarı da 7.200,00'er TL'dir. Bu haliyle; asıl davada reddedilen yıllık nafaka miktarı itibariyle hüküm kesin nitelikte olduğundan davacı-davalı kadının asıl dava yönünden istinaf dilekçesinin reddine, asıl davada kabul edilen yıllık nafaka miktarı itibariyle hüküm kesin nitelikte olduğundan davalı- davacı erkeğin asıl dava yönünden istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir....

Davalının günümüz ekonomik koşullarında aldığı nafaka ile geçinmesi mümkün olmadığına göre; işe girip çalışması zorunluluk arzetmektedir. Hal böyle olunca mahkemece; davalının çalıştığı işin, elde ettiği gelirin yoksulluk durumunu ortadan kaldırmayacağı, ancak çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözönünde bulundurularak, nafaka miktarında hakkaniyete uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin bütün, davacı vekilinin, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir....

      Ancak, ekonomik yönden daha güçlü olan nafaka yükümlüsü tarafından nafaka alacaklısı aleyhine açılan nafakanın kaldırılması veya indirilmesi istemli davalarda ise, HMK’nun 326. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Buna göre, mahkemece; nafaka yükümlüsü davacı tarafından, nafaka alacaklısı olan davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabul edilmesi nedeniyle, reddedilen kısım yönünden vekille temsil edilen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple kaldırılması talebi reddedilen nafakanın bir yıllık tutarı üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan vekalet ücretinden az olamayacağından davalı yararına dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT'nin ikinci kısım ikinci bölümüne belirlenen 9.200 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir....

      Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 Esas 2005/235 Karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Somut olayda, davalı aleyhine kaldırılmasına karar verilen nafakanın yıllık miktarının toplamı (300x12=3.600 TL) 17.830 TL sının altında olduğundan hüküm kesin niteliktedir. Bu nedenle davalının istinaf kanun yoluna başvurma talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      Nafaka alacaklısı kadının eline geçen yetim aylığı miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının ölen babasından dolayı aldığı maaş nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır. O halde, mahkemece yapılacak iş; davanın açıldığı tarihteki tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, ancak ekonomik durumunda iyileşme olduğu kabul edilerek, nafakanın TMK'nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır. Bu nedenle; mahkemece, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

        Bu durumda, ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Dosyanın incelenmesinde; tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına göre; davacının serbest çalıştığı, kendine ait evde oturduğu, davalının şantiyede temizlik görevlisi olarak çalıştığı, sigortalılık kaydına göre Prime esas kazanç miktarının brüt (2015/10. ay itibariyle) 1.315,95 TL olduğu görülmektedir. Nafaka alacaklısı kadının, aldığı ücretin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Bu nedenle davalının geliri yoksulluğu ortadan kaldırmayıp, bu durumun sadece nafaka miktarının tayininde nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin, davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir....

          O halde, yoksulluk nafakasının kaldırılması koşullarının oluşmadığı dikkate alınmaksızın nafakanın kaldırılması doğru görülmemiştir. Mahkemece davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Bu doküman 5070 Sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır....

            Mahkemece; "Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması, olmadığı takdirde azaltılması, istemine ilişkindir.TMK.nun 176/3. maddesinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....

            Bendi ile müvekkilinin davalı T3 aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ödemesi hususunda anlaştıklarını, yine protokol doğrultusunda nafaka bedelini her yıl dolardaki artış oranında arttırma doğrultusunda anlaştıklarını, müvekkili ile davalının 22/06/2020 tarihinde yeniden bir anlaşma yaptıklarını ve bu doğrultuda anlaşma tarihinden itibaren T3'nın nafaka haklarından feragat ettiğini, tarafların ekonomik durumları ve kendi aralarında yapmış oldukları anlaşma nedeni ile nafakanın 26.06.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına, nafakanın kaldırılması hususunda Hakimliğinizce aksi kanaat olması halinde nafaka bedelinin müvekkilinin geliri ile orantılı makul bir seviyeye indirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların anlaşmayı boşanma ile boşandıklarını, protokolün 5....

            UYAP Entegrasyonu