HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/8 KARAR NO : 2021/117 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BURDUR AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/11/2020 NUMARASI : 2020/44 ESAS-2020/466 KARAR DAVA KONUSU : Nafaka KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların 2016 yılında ayrıldıkları, Burdur Aile Mahkemesi tarafından hükmedilen nafakanın ihtiyaçlarını karşılamadığı ve başkaca da bir geliri olmaması nedeniyle aylık 650,00- TL ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yardım nafakasının arttırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili lehine hüküm altına alınmış olan aylık 500 TL yardım nafakasının yetersiz kaldığını ileri sürerek; nafakanın 500 TL'den 900 TL'ye yükseltilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın müvekkilinin yerleşim yerinde açılması gerekirken, davacının dahi gerçek yerleşim yeri olmayan yerde açıldığını, nafakanın yeterli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafaka Arttırımı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozmasına-kısmen onamasına dair Dairemizin 22.05.2018 gün ve 2016/18787-2018/6482 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bent dışında kalan karar düzeltme itirazları yersizdir. 2- Hükmün davalı-davacı kadın...
kararı konusu ve amacı itibariyle dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, zira bu durumda çoğunluk pay sahiplerinin sermaye arttırımı hakları azınlık pay sahiplerinin zararına olacak şekilde hakkın kötüye kullanılması şeklinde ortaya çıkmakta olduğunu, ortaklığın mali durumu gerektirmediği halde veya gerektiğinden fazla arttırım yapılarak azınlık pay sahiplerinin ortaklıktaki sermaye ve pay oranlarının küçültülmesi/azaltılmasının amaçlandığını, sermaye arttırımında vergisiz kullanılabilecek iç kaynaklar var iken, bedelli yeni pay alma haklarını kullanamayacakları bilinen azınlık pay sahiplerinin ödemesiz pay alma oranlarını düşürmek amacıyla yapıldığının kuşkusuz olduğunu, sırf dış kaynaklardan sermaye arttırımı yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararının çoğunluk pay sahiplerinin sermaye arttırımı haklarını kötüye kullandıklarını ve dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarının göstermekte olduğunu, davalı şirketin kasasında para varken (256 milyon kar ve önceki dönemden gelen 400...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibe konu ilam aile hukuku ile ilgili bir ilam olmasından ziyade nafaka arttırımı ile ilgili bir karar olup nafaka alacaklarının nafakanın verildiği tarihten itibaren ödenmesi gerektiğinden ilamın kesinleşmesi beklenmeden icra olunabileceğini, ilama dayalı hesaplama yapılmış olduğunu, ödenmememiş alacağın tahsili istendiğini ve herhangi bir hesap hatası olmadığını, Aile Mahkemesi tarafınca hükmedilen nafaka miktarı kat'i suretle ödenmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince;" İstanbul 23. İcra Dairesi'nin 2020/4341 sayılı icra dosyasının kapak hesabının ve borçluya ait ödemelerine ilişkin dekont, bilgi ve belgeleri celbedilmiş, dosya borcunun hesaplanması yönünden dosya hesap uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiştir....
Davalı vekili; Sicil Memurluğunun; davaya konu sermaye arttırımı kararına ilişkin esas sözleşme değişikliğinin tescil işlemlerini, o dönem yürürlükte bulunan mevzuat gereği Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın, davaya konu sermaye arttırımı işlemini inceleyerek verdiği onayın ardından gerçekleştirdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, dava dışı şirketin ortağı olarak Ticaret Siciline tescilinde davalının kusurlu bir eyleminin söz konusu olmadığı, davalının kararı tescil ve ilan mercii olduğu, kaldı ki dava konusu işlemin o dönem Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın onayı doğrultusunda yapıldığı gerekçesiyle, davanın reddine, karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Mahkemece faiz başlangıcı yönünden dava tarihi ve ıslah(talep arttırımı) tarihi ayrımı yapılmaksızın ve ''yasal faizden düşük olmamak üzere'' denilerek faize hükmedilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2 maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Bu itibarla kıdem tazminatı dışındaki alacaklar bakımından dava dilekçesi ile istenen kısma dava, ıslah (talep arttırımı) ile artırılan miktarlar bakımından ise ıslah (talep arttırımı) tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Mahkemece faiz başlangıcı yönünden dava tarihi ve ıslah(talep arttırımı) tarihi ayrımı yapılmaksızın ve ''yasal faizden düşük olmamak üzere'' denilerek faize hükmedilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3/2 maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Davalı-karşı davacı kadın istinafında, az kusuru kabul etmediklerini, asıl davanın reddini, nafaka ve tazminatların düşük olduğunu, nafaka konusunda ÜFE arttırımı talep ettikleri halde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, yine ev eşyaları, ziynet ve katkı payı alacağı ile ilgili olarak davaları hakkında dava açmakta muhtariyetine şeklinde usul ve yasaya aykırı karar verildiğini belirterek kararın lehine kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı-k.davalı erkek istinafında, davalı kadının ağır ve tam kusurlu olması nedeni ile karşı davanın ve fer'ilerinin reddine karar verilmesini, kendisine yüklenen şiddetin ve diğer kusurların ispatlanmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması Anayasa hükmüdür (m. 141/3). Mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesi hukuki dinlenilme hakkının da (HMK m. 27) gereğidir....
-Ancak, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin .../... maddesi gereğince nafaka davalarında reddedilen kısım için avukatlık ücretine hükmedilemeyeceğinden davada reddedilen nafaka kısmı için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değilse de, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün ....fıkrasından "davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki ....... ....m. gereğince maktu ....800,00 TL vekalet ücretinin maddi tazminat davası için davalı ......